Sos Çeviri Portekizce
1,424 parallel translation
İmdat! Güç kaybediyorum.
SOS!
Eğer beni duyuyorsanız iticilerle acil iniş yapıyorum.
SOS! Se me ouvirem, vou fazer uma aterragem de emergência.
2,5 cm.lik bir patatesin içine 5 cm.lik sos koyamazsın.
Não se põe uma concha de molho enorme num monte de batatas pequeno.
- Anne her yerine sos bulaştırmışsın.
Mãe! Sujou-se toda com o molho.
Daha fazla et, bezelye ve havuç var. İsteyen olursa daha fazla sos da yaparım.
Há mais carne, ervilhas e cenouras e posso fazer mais molho.
Ama çiğ sebzeler ve sos olacak.
Coisas cruas, aipo, molho...
Sos varsa asla kaçırmam.
Bom, desde que haja molho...
Çiğ sebzeler ve sos da olacak.
Vai haver vegetais crus. E molho.
İtalyanlar çok güzel sos yapıyorlar.
Os italianos são mesmo bons a fazer molhos.
Bugün, bisküvi ve sos günü mü?
Hoje é quê? Dia dos biscoitos e molho?
Bu sos kusmuk gibi.
Este molho sabe a vomitado.
Cips, sos, bir sürü bira.
Batatas fritas, molhos, montes de cerveja...
Ve gözyaşları en iyi sos.
E as lágrimas são o melhor molho.
Sos donmasaydı olabilirdi.
Teria sido, se não tivesse-mos deixado o molho coagular.
Mısırın üstüne sos dökmüşsün, kovuldun!
Cornflakes ou papas. Bacon ou salsichas. Ovos escalfados ou estrelados.
Bu sos kaşalı değil.
Não está com sabor de Kosher.
Hayır, bu bir imdat çığlığı.
Não, isso é um grito de SOS.
Biraz sıcak sos ister misin?
Queres molho picante?
O kıçın üzerine biraz sos döküp... ham, ham, ham.
Eu vou pôr molho de churrasco nele e morder-lhe.
Ama paltona biraz sos dökülüyor ve olana bak.
É só cair um pouco de molho no casaco e veja só.
Kebap üstünde sos gibisin.
Pareces molho picante numa espetada de carne de porco, deixa-me que te diga.
Daha fazla sıcak sos yok, tamam mı?
Nunca mais comes molho picante.
Güzel bir sos hazırlayacağız...
Vamos fazer um bom molho...
SOS! SOS dedim!
S.O.S. Eu disse S.O.S.
Teşekkürler. Sıcak sos da getir Iütfen.
Obrigado, arranja-me picante que eu vou já ter contigo.
Domuz yağlı patates ve sos.
Lard e batatas gratinadas, com creme.
- Ne? Balığın yanında sos olarak ne vardı?
- Qual é o molho que vem com o peixe?
Bu sos gerçekten baharatlıymış.
Este guacamole está um bocado picante.
Sahip olduğun herşeyin üstünde sos lekesi olacak.
Vai haver molho em tudo aquilo que é teu.
Lara Pekins, sos şefimiz.
Lara Perkins, a nossa sous-chef.
sos şefi mi?
- Sopa-chefe?
O, aa, evet sos şefi.
É a sopa chefe.
Sos şefi?
Uma sous-chef?
sos şefi.
- Sous-chef?
16 yıldır imdat çağrısı yollayan kadın mı?
Aquela que envia o SOS há 16 anos?
- Kör yayım yapabilirdik böylece birilerinin imdat çağrımızı alacağını umabilirdik.
- Pode-se transmitir às cegas, na esperança de que alguém, talvez um navio, apanhe o SOS.
Fransız bir kadının kaydettiği 16 yıldır tekrar eden bir imdat mesajı.
Uma gravação, um SOS, em que uma mulher francesa se repetia já há 16 anos.
Acil yardım çağrısının kaynağını bulmak için.
Descobrir a fonte do SOS.
"Meksika'da SOS oynayabilen bir tavuk varmış."?
"Há uma galinha no México que consegue jogar o jogo do galo."
Onlara bir ton ekstra sos eklettim.
Eles puseram uma tonelada de molho extra.
Acı sos ocağın üzerinde bir saat kadar kaldı.
O chili ficou em cima daquele forno durante uma hora.
Demek gizli sos.
Molho secreto.
Başka herkes sos aldı.
- Todos os outros levam molho.
Neden birazcık sos almıyorsun?
- Porque não leva algum molho?
Sos istemiyor adam.
- Ele não quer molho.
Bayana biraz sos ver.
Dá à mulher um pouco de molho.
Sos istememiş miydin?
Você não pediu molho?
Sen biraz sos al...
Você aceita um pouco de molho...
Kuşkonmazına sos konmuş gibi.
- Sim.
- Sos?
- Molho?
Sos istemiyorum.
- Eu não quero molho.