English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ S ] / Stalker

Stalker Çeviri Portekizce

80 parallel translation
Merhaba Teğmen. Özel memur Starker.
Ola Tenente Sou o agente Stalker.
STALKER
Inspirado na novela "Piquenique à Beira da Estrada"
Hoşça kal, dostum.
É realmente Stalker?
Üçümüz birlikteyken bile Kendimi garip hissediyorum.
Stalker é, em certo sentido, uma vocação.
STALKER
STALKER
Ama dünya üzerindeki tek iz sürücü sen değilsin.
Não é o único Stalker do mundo.
Hiçbir iz sürücü, önderlik ettiği kişilerin buraya ne getireceğini ve buradan neler götüreceğini bilemez.
E nenhum Stalker sabe com que ideias entram aqui e daqui partem as pessoas que conduz.
Bir iz sürücünün Oda'ya girmeye izni yoktur.
O Stalker não pode entrar na sala.
Bir iz sürücü Bölge'ye içinde gizli bir amaçla bile giremez.
O Stalker não pode sequer pensar no interesse próprio, ao entrar na Zona.
" O bir iz sürücü lanetli biri, o ebedi bir mahkum!
É Stalker, está condenado à morte, é um eterno prisioneiro.
Stalker zordur.
- O Stocker.
Stalker oynayarak para kazanabiliyor musun?
Consegues ganhar dinheiro a jogar Stocker?
Stalker ile neler yapabildiğimi söyleyeyim sana.
Eu digo-lhe o que ganho com o Stocker.
10 yıl içinde, Stalker'ın önemli bir oyuncusu Point'te kesin kazanacak.
Daqui a dez anos, quem der cartas no Stocker, é favorito em Point.
Stalker'dan başka mükemmel olduğun bir alan var mı?
Há alguma área na qual sejas especialista, para além do Stocker?
Bayan Stalker, sizi tekrar görmek güzel.
Sra. Stalker, prazer em vê-la de novo.
Bayan Stalker, bir dakika yalnız konuşabilir miyiz?
Sra. Stalker, podemos falar em privado?
Bunu biliyordum Bayan Stalker.
Sabia disso, Sra. Stalker.
Bayan Stalker, şöyle açıklayayım...
Sra. Stalker, deixe-me pôr nestes termos :
Sadece hayal edin Bayan Stalker. 65 modelinizin yanında fabrikadan yeni çıkmış bir Coup de Ville duruyor.
agora imagine, um Coup de Ville novinho em folha, acabado de sair da fábrica, ao lado do seu de 1965.
Yani Bayan Stalker pek çok şey söyledik ve bir kısmı şakaydı.
Quero dizer, Sra. Stalker, dissemos muitas coisas, e algumas eram meio a brincar... Porque é que não baixa a arma?
Sanıyorum Dr. Stalker da bu gruptaydı.
Imagino que o Dr. Tarado lá tenha estado.
Avcı olabilir.
Pode ser um stalker.
- Avcı mı?
- Um stalker?
- Tamam eğer bir avcıysa o şeytanı bir avcıdır.
- podem fazer com que estes tipos se passem. - Está bem, se for um stalker, é um stalker demoníaco.
Ama onun senin avcın olmadığını nerden biliyorsun?
Mas, como é que sabes que ele não é o stalker?
Biliyorum ama bunlar şeytani şeyler değil bunlar avcının yapabileceği şeyler tıpkı Moris'in dediği gibi.
Eu sei, mas essas coisas não são demoníacas, são coisas que um stalker faria, tal como o Morris disse.
Parmak izlerinin sahibini buldum.
Consegui descobrir uma coisa sobre o stalker.
Chock Full O'Drugs'ın hemen arkasında Stalker var! Old Levis hızla geride kalıyor.
Porque Cheio de drogas é seguido de perto pelo Perseguidor com o velho Levis a ficar para trás.
Stalker, molozlarla dolu, uzaylı istilasından arta kalanların bulunduğu,... girilmesi yasak bir bölgeyi anlatır.
"Stalker" é um filme sobre uma zona, um lugar proibido onde há destroços de alienígenas que nos visitaram.
Stalker ve Solaris arasındaki tezat belirgindir.
O contraste entre "Solaris" e "Stalker" é claro.
Stalker'da ise bunun tam tersidir. Bölgede arzularınız, en derin istekleriniz gerçekleşir, ancak bir şartla : Onları açık ve kesin bir biçimde ifade etmek gerekir...
Em "Stalker" é o oposto, uma zona onde seus desejos mais profundos são realizados sob a condição de que você esteja apto a formulá-los.
Şimdi neden Stalker'ların odaya asla yalnız başına girmediğini anladım.
Agora entendo porque vocês stalkers jamais entram na sala.
Stalker'in benzersiz yüzüne baktığımızda,... radyasyondan çürümeye yüz tutmuş, çürüyen, dökülen birinin yüzünü görürüz.
Se olharmos para o rosto ímpar do próprio Stalker, é o rosto de alguém exposto a muita radiação, como se estivesse se decompondo, se esfacelando em vida.
Hatta bazen, Stalker'da olduğu gibi, başlarını yeryüzüne dayarlar.
Chegam por vezes a pôr a cabeça no chão, como em "Stalker".
Yakın bir aile dostu veya bir röntgenci.
Amigo próximo da familia ou stalker.
Fark edilemeden bu kızları birinin gözetlemiş olması mümkün değil.
There's no way an outsider stalker stalked these girls without being noticed.
Buraya geleli daha bir hafta kadar olmuşken, şimdiden bir avcın mı var yani?
Estás aqui à uma semana e já tens uma STALKER?
Sinsice sokulma görevim burada sona eriyor.
Bem, a minha missão termina aqui, Stalker.
Asıl ben sana sokuluyorum zannetmiştim.
Eu pensei que eras o Stalker.
Stalker'ın eski kız arkadaşı mı?
Ex-namorada insistente?
You mean you're not being a creepy stalker?
Quer dizer que não estás a ser um perseguidor sinistro?
Ya Stalker?
- E sobre o perseguidor?
Fakat bu kendine güvenen klasik Stalker davranışıydı, Nasıl bitirdiklerini bilmem için gördüklerim yeterliydi.
Mas era um perseguidor clássico de poder assertivo, e já vi suficiente desses casos para saber como terminam.
Kurbanımızın bir takipçi bir sapık olduğunu seziyorum.
[Sniffs] Eu estou sentindo que a nossa vítima era algum tipo de stalker.
ANATOLY SOLONITSYN
STALKER
STALKER
"Uma visita de seres do abismo cósmico? " Fosse como fosse, no nosso pequeno país,
Nereye gidiyor?
É o encontro com a Zona. Ele é o Stalker.
Manson, Gece Takipçisi. Bu adamların hayranları vardı.
O Manson, O Night Stalker...
Stalker mıydı?
Foi o perseguidor?
- Takipçi bir sapık mı?
- Stalker?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]