English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ S ] / Sıcacık

Sıcacık Çeviri Portekizce

345 parallel translation
Bunu al. Sıcacık.
Põe isto, está quente.
Bu korkunç yer bir anda sıcacık bir yere dönüştü.
Este lugar assustador tornou-se, de repente, muito acolhedor.
Beni çağırmamış olsan... şimdi sıcacık odamda rahat yatağıma kurulmuş... şarap şişesine sarılmış olurdum.
Se não me tivesses chamado, provavelmente estaria em casa, num belo quarto quente, numa cama confortável, com um ponche quente.
Sıcacık ve rahat.
Tão quente e aconchegante.
Sıcacık kürküm üzerimde olsaydı keşke.
Se ao menos tivesse o meu casaco de pêlo para me aquecer.
Sonra ufak bir alev şu kadarcık, nokta gibi bir ışık belirir ve birden her şey sıcacık, aydınlık ve huzur dolu olurdu.
E então... uma pequena chama tornava-se... apenas num ponto minúsculo tão forte... e súbitamente... tudo se fica confortável... luminoso e pleno de paz.
Çocuk sıcacık yatağında yatıyor olabilir.
Um rapaz pode estar quentinho na cama.
İnsanlar arabada sıcacık otursun diye ayarlayacaklar sanırsın.
Deviam fazer as coisas para estarmos sempre quentes.
Harvey ile benim yüreğim bu altın gibi anlarda sıcacık olur.
Eu e o Harvey ficamos todos enternecidos nestes momentos dourados.
Lucie ve Manfred'in hayatlarının... vatansever, yumuşak, kibar ellerde sıcacık ve güvende olduğunu... bilmek seni rahatlatacaktır.
E se algo acontecesse, você saberia que as vidas de Lucy e Manfred estariam seguras nas mãos carinhosas e gentis daquele bando de patriotas que o cercam.
Fakat bursumun meyveleriyle saat 9'a kadar okulda, sıcacık.
Mas quente, na escola, ás 9h00, graças á minha bolsa de estudo.
Üstelik, o sıcacık koynunuza bir saatliğine girebilme uğruna gerekirse tüm dünya âlemi öldürürdüm.
Sua beleza, que me incitou, em sonhos, a empreender a destruição do mundo a fim de ser capaz de viver uma hora em teu doce seio.
Sıcacık anıları olmayanlar için kışlar soğuk geçiyor olmalı.
O inverno deve ser frio para aqueles sem memórias calorosas.
Arkadaşlıklar da sıcacık.
Os amigos são igual carinhosos.
Sıcacık!
Já está, vamos.
Böylesi iyi ve sıcacık.
É bom e aconchegado.
Ne güzel burası sıcacık.
Que bom... tão quentinho.
Hafiften gözlerimi kısıp baktığımda, sıcacık hoş bir duygu içine yayılır!
Se fechar um pouco os olhos e Miro assim...
Bir kez daha Orly'deki ana iskelede ;.. ... fazla kalamadığı, bu sıcacık, savaş öncesi Pazar gününün ortasında. Kafasını karıştırsa da,..
De novo no terminal principal de Orly nesta calorosa tarde pré-bélica de domingo, onde não devia estar deu-se conta, algo confundido de que o miúdo que ele tinha sido estaria também ali a observar os aviões.
Sıcacık ha?
Quente, não é?
Seni kollarıma almamakla ve öpmemekle tamamen aptallık etmiş olurum. Birlikte olduğumuz bu anı sıcacık ve unutulmaz bir ana dönüştürmemekle ve sonsuzlaştırmamakla da aptallık etmiş olurum.
Eu seria um completo idiota se não quisesse abraçar-te, beijar-te e tornar o nosso tempo juntos um momento maravilhoso que poderá desenvolver-se em muitos momentos, muitas horas e em algo realmente importante.
Güzel, derin ve sıcacık bir kömür madeni.
- Agora até fazia jeito, funda e cómoda.
- Küçük sıcacık bir çiftliğim var.
Eu tenho uma pequena mas agradável herdade.
Sıcacık köşesinde bir adam yatmakta.
Vi-o arrumadino a um canto.
Aslına bakarsan şanslısın Miranda bu havada böyle sıcacık bir yatakta olmaktan.
De certa forma, tens sorte, Miranda, pois com um tempo destes, está-se bem é na cama.
- Şöyle sıcacık bir ateş ne güzel olurdu. - Evet, evet.
Uma boa fogueira quente é que lhe ia bem.
* Bir zamanlar sıcacık bir kalpten aldığımı *
What used to come from the warmest heart
Sıcacık, rahat yuvamız, içiyoruz bütün gece, hiç uyumuyoruz.
Uma adorável casa iluminada Bebendo a noite toda, nunca dormindo.
Ve şaşkınlıkla, acaba tekrar sıcacık kovuğuma, geri dönebilecekmiyim diye kendime sordum.
E de pronto me perguntei se voltaria a ver meu comodo lar de volta.
Gerçeklerden kaçmanın ışıltısı ile kargaşanın o sıcacık heyecanını hissetmek istedin.
Para vibrar com o calor da confusão Dos apertos e dos encontrões?
Gerçeklerden kaçmanın ışıltısı ile kargaşanın o sıcacık heyecanını hissetmek istediniz!
Para vibrar com o calor da confusão E dos encontrões
- Evet, sıcacık.
- Sim, é apetitosa.
Anacığımın pişirdiği gibi nefis, sıcacık bir lahana yemeği olsa.
Uma bela couve quente, tal como a minha mãe costumava cozinhar.
Sıcacık kuzu eti. Üstünde de biraz sos olsa.
Cordeiro quente com molho.
Güzel ve sıcacık olmasını istiyorum.
Eu só quero estar confortável e quentinha.
Burada sıcacık bir fincan kakao var.
Toma um chcolate quente. Penso que precisas.
Sıcacık...
Está quentinho.
Yataktan çıkıyor olacak tamamen sıcacık olarak.
Ela está mesmo a sair da cama, toda confortável e quentinha.
" Çocuklar sıcacık yataklarına sokulmuş uyuyorlardı..... tatlı eriklerin görüntüleri rüyalarında dans ediyordu.
"As crianças foram se aconchegando nas suas camas..." "... Enquanto visões de algodão de açúcar pairavam sobre as suas cabeças... "
"Sıcacık dokunuşlar ve gülüşler istiyorum " şarkılarla doldurmak için kulübemi "
Preciso do toque de alguém, e um sorriso, para encher a minha cabana, de canções.
İşte tam istediğim gibi kıçın buz gibi, memelerinse sıcacık.
Tal como eu gosto... O rabo frio e as maminhas quentes.
Şimdi seni evine götüreceğiz. Sıcacık ve güvenli yatağına.
Vamos levar-te para casa, segura e protegida para a tua cama.
Dudakları sıcacık ve çok tatlı.
Os seus lábios são quentes e doces.
Fıstığı sıcacık ve çıtır çıtırmış.
O amendoim estava quentinho e estaladiço.
# Yumuşak ve sıcacık # O cazibesini özlüyorum
# deliciosa e quente... # sinto saudades de seus encantos.
Bu çadırda mı, yoksa sıcacık evde mi?
Nesta tenda ou em casa a jogar hóquei?
Ama Punxsutawney halkı ve onların sıcacık evleri ve yürekleriyle birlikteyken başımıza gelecek en iyi kader uzun ve parlak kışlardır.
Ao estar aqui com a população de Punxsutawney junto ao calor dos seus lares e corações não podia imaginar um destino melhor do que um lnverno longo e resplandecente.
Evinizde kalmanızı ve sıcacık ev yemeği yemenizi öneriyoruz.
Aconselho vocês a ficarem em casa e comerem uma... comidinha caseira.
Göbeğinizi sıcacık tutacak.
Aqueçam o estômago!
Bir gül vardı ve sıcacık bir ses...
Antonio, havia uma rosa e uma vocecilla próxima me dizia :
Sıcacık.
Está quente.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]