English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ T ] / Tapınak

Tapınak Çeviri Portekizce

773 parallel translation
Shiva, bu gece senin için Java'daki tapınak dansçıları gibi dans edeceğim..
Shiva dançarei para si assim como as bayadères dançavam nos templos sagrados de Java.
Tapınak hazineleri.
Um tesouro do templo.
Müzedeki o mumya, Tapınak'taki Vesta rahibelerinden biriyken, Imhotep hayattaydı.
Imhotep estava vivo quando aquela múmia no museu era uma virgem vestal no templo.
Bu benim yatağım, ama burası ne tapınak ne de babamın sarayı.
Esta é a minha cama, mas isto não é o templo, nem é o palácio do meu pai.
Tapınak... tapınak...
Santuário. Santuário.
Kral bu belgeyi okuduğu zaman kimlerin imzaladığını gördüğünde tapınak konusunda üzerine düşeni yapacaktır.
O imbecil do corcunda toma a lei nas suas mãos... e o Rei aprova.
Denizde büyük tapınak kadar büyük balıklar var... küçük olanlar ise serçe parmağım kadar küçük ve kanatlı.
No mar, os peixes são grandes como templos, e os pequenos são mínimos como um dedinho, com asas.
Tapınak kalıntıları arasında, havuzun kenarında kamp kuracaklar.
Eles irão acampar perto da piscina nas ruínas do templo.
Tapınak mı?
É hoje? Sim.
Tapınak iki sütunun üzerinde mi duruyor?
Será que a casa do templo assenta sobre duas colunas? Oh, depressa, Sansão.
Çabuk ol Samson! Mısır'da bin tane tapınak var, hepsi de daha güzel.
Egipto tem milhares de templos, cada um deles o mais bonito...
Tapınak dolu mu?
Será que o templo se encheu completamente?
Bu tapınak bu sütunlar üzerinde mi duruyor?
A casa deste templo assenta nestas duas colunas?
Aklıma geldi, eskiden Five Points denen bir adam tanımıştım. Tapınak bölgesindeki sokağın ismi de buydu, hani bütün sokakların birleştiği yer.
Mas, a propósito disso, uma vez conheci um homem chamado Cinco Pontos... tirado da esquina do Bairro do Temple onde todas as ruas se juntam.
... White O ´ Mornin ´ i ulusal bir tapınak mı yapacaksınız?
Planeia converter o "White O'Morning" num santuário nacional?
Benim ailem, yüzlerce yıl önce Norman'lar geldiğinden beri İrlanda'da,.. ... ama bir anıt ya da tapınak yapmayı düşünmedik.
A minha família esteve na Irlanda desde a invasão dos Normandos, há centenas de anos, mas não é razão para erguer monumentos.
Tapınak manzarasına bayılırdık.
Gostávamos da vista do templo.
O tapınak duvarları içinde yaşıyor ve 1000 tane kılıç tarafından korunuyor.
Ela vive no Templo guardado por mil lâminas diabólicas.
Tapınak bahçelerin dolaşmak, bir ölümlü için unutamayacağı bir duygudur.
Um passeio pelo jardim do templo é uma sensação que jamias um mortal esquecerá.
Ama, Efendi, tapınak duvarlarının dışında,
Mas senhor, mesmo fora do templo,
Tapınak kapısındaki muhafızlardan birisi benim arkadaşım.
Um guarda do templo é meu amigo.
Ne için? Tapınak fahişesine harcamak için mi?
Para gastar no seu Templo sagrado.
Asla tapınak duvarları dışında bir erkekle beraber olmadım.
Nunca estive antes sózinha com um homem, fora das paredes do Templo.
Uzak Asya'da Efes Tapınağı'na yıldırım düştü, tapınak kül oldu.
E na distante Ásia... o templo de Éfeso ardeu, atingido por raios.
İşte tapınak burada.
Aqui está o templo.
Tapınak ambarları dolu.
Os celeiros do templo estão cheios.
Başları dik yürüyüp, tapınak tahılıyla beslendiklerinde.
Quando andam em pé e comem o cereal do templo.
Musa yüzünden tapınak ambarlarında buğday kalmadı.
Por causa de Moisés não há trigo nos celeiros do templo.
- Tapınak ambarlarını boşalttın mı?
- Arrombaste os celeiros do templo?
Evet. Bu, tapınak töreni için.
Sim, isto é para a cerimónia do templo.
Ruhuna ölüm gölünde rehberlik edip, yaşayanlar arasına getir, ben de sana piramitlerden daha yüce bir tapınak yaptırayım.
Guia a sua alma de volta através do Lago da Morte, até ao lugar dos homens viventes, e erguer-te-ei um templo mais grandioso que as pirâmides.
- Bir tane yap Harun. - Harun tapınak sanatını biliyor!
- Arão conhece a arte do templo!
Ayyaşları tedavi eden bir tapınak var.
Há um templo que cura os bêbados.
Gerçekten büyük bir tapınak.
Um grande templo.
O tapınak hikâyesini.
A história daquele templo.
Yaşlı şehre hakim iki şeyden biri olan Antonia Kalesi Roma iktidarının merkezi büyük altın tapınak ise yok edilemez bir imanın dış görüntüsüydü.
A velha cidade era dominada pela fortaleza de Antónia, símbolo do poder romano. E pelo grande templo dourado, afirmando uma fé imperecível.
Gençliğimde, rüyamda kutsal sandık için muazzam,... bir tapınak yapacağımı görmüştüm ama,... büyük günah işledim ve tanrının evini,... yapma görevimi yerine getirmedim.
Quando jovem, sonhei erguer um grande templo, para abrigar a Arca da Aliança. Mas pequei muitas vezes, e fui indigno de erguer a morada do Senhor.
Benden kraliyeti yönetip, büyük bir tapınak inşa etmemi istedi.
Governar o reino. Construir o templo de Jeová, e o aceitei.
Yakınlarda küçük bir tapınak var.
Há um pequeno templo aqui perto.
Bakın, tapınak bekçisi!
Cuidado, é um guarda do templo!
Kızıl tapınak, altıncı koğuş, tamam.
Templo vermelho a Able Seis, escuta?
Burası kızıl tapınak, tamam.
Aqui Templo Vermelho, passo.
Kızıl tapınak, ben Teğmen Driscoll.
Tempo Vermelho, fala o Tenente DriscoII.
Bir tapınak biliyor musunuz?
Conheces algum?
Tapınak üzerine ant içenin andı sayılmaz. Ama tapınaktaki altın üzerine ant içen, tutmak zorundadır.
Se alguém jura pelo templo, isto não é nada... mas sendo pelo tesouro do templo, é obrigado pelo seu juramento.
Altın mı, altını kutsal kılan tapınak mı?
O ouro ou o templo que santifica o ouro?
Tapınak üzerine ant içen de ondaki Kişi'nin üzerine ant içmiş olur.
E o que jura pelo templo, jura pelo que nele habita!
Tapınak...
Graças a Deus.
Soyluların, tapınak hakkımızı almalarına izin vermeyeceğiz.
Gringoire...
İşte bu, Hindistan'da neden bu kadar değişik şekillerde tapınak ve sembol olduğunu açıklar.
E por isso que por toda a India há os templos e as imagens mais diversos.
Ve senin adına bir tapınak inşa edeceğim,... o tapınakta senden başka hiçbir tanrı olmayacak.
E não haverá outros deuses senão Tu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]