Taşlar Çeviri Portekizce
2,916 parallel translation
Taşlar işaretliyse kızını ölmüş bil.
Se as pedras tiverem marca d'água ou marcadas de alguma forma, sua filha vai morrer.
Böbrek taşlarıyla ya da prostatınla ilişkili olabilir.
- Pode ser cálculos renais ou próstata.
Bunlar yalnızca taşlar Pippa.
Sim, mas são tudo peças, Pippa.
O çakıl taşlarını görünce korktum açıkçası.
Quando vi os seixos, fiquei assustada.
Bir saniye belki de taşları moralim bozulmadan önce toplamışımdır.
Espera um pouco, talvez ele tenha junto os seixos - antes de ficar chateado.
Baba bir zamanlar hareketlerimizin göle düşen taşlar gibi olduğunu anlatmıştı.
Baba disse-me uma vez que as nossas acções eram como pedras a cair numa lagoa.
Hemen kırabiliriz de. Mecbur kalınırsa böbreğe ince bir tüple girerek taşları çıkarabiliriz.
Portanto, se for necessário, se for necessário, inserimos um tubinho no rim e tiramo-las.
Kardeşini altın, süs eşyalar ve kıymetli taşları alması için Borgia kiliselerine yolla.
"Envia o teu irmão às igrejas da família" "para recolher todo o ouro, ornamentos e pedras preciosas."
Taşlar, saatiniz ve cüzdanınızla aşağı yukarı aynı ağırlıktaydı.
As pedras tinham o mesmo peso da carteira e do relógio.
Taşların üstü yanıyor.
- Disparos nas rochas!
Taşların üstü yanıyor. Bunu istemiyorum.
- Não tenho que fazer isto.
Chankillo hala bir takvim vazifesi görüyor çünkü güneş bugün de aynı yerden doğuyor. Tıpkı bu taşlar ilk buraya konduğu zamanki gibi.
Chankillo ainda funciona como um calendário, porque o Sol ainda se levanta no mesmo lugar hoje que quando as primeiras pedras foram assentadas.
Birileri bu taşların arasına bir şey bırakmış.
Alguém deixou algo debaixo duma destas pedras.
Bu kilometre taşlarına ulaşamadıkça, Sam'la ilişkimiz seninkini hep gölgede bırakır.
Portanto, a menos que alguma vez faças isso, a minha relação com o Sam será sempre superior à tua.
Benim yüzümden domino taşları yıkılmaya başladı ve onlardan biri de senin annendi.
E isso iniciou a queda dos dominós e um deles foi a tua mãe.
Dünyadaki herşey atomlardan meydana gelmiştir. Ve 20. yy a kadar, maddenin en küçük yapı taşları olarak biliniyordu.
Tudo no Universo é feito de átomos, e até ao início do século XX, pensava-se que eles eram as partículas de matéria mais pequenas.
Kainat daha bir dakikalık olmadan önce kuarklar proton ve nötronların arasında sıkıştı kaldı ve tüm atom çekirdeklerinin, tüm elementlerin yapı taşlarını oluşturdular.
Antes do primeiro minuto de vida do Universo, os quarks ficaram trancados dentro dos protões e dos neutrões, e foram eles os blocos de construção de todos os núcleos atómicos, os blocos de construção dos elementos.
Kainatın başlangıcından birkaç saniye sonra her şeyin esas yapı taşları yaratıldı.
Apenas alguns segundos após o início do Universo, os blocos fundamentais de tudo tinham sido criados.
Bu kanıt güneş sisteminin oluşumundan arta kalan yıkıntıların oluşturduğu ve zaman zaman dünyaya çarpan gök taşlarından geliyor.
Essas evidências vêm de meteoritos, detritos que sobraram da formação do Sistema Solar e que por vezes colidem com a Terra.
Bu yüzden, yaşamın ana yapı taşları olan yeryüzündeki ilk amino asitler uzayın derinliklerinde oluşmuş olabilir ve sonra da meteorlarla yeryüzüne gelmiş olabilir.
Então, os primeiros aminoácidos na Terra, os blocos de construção fundamentais da vida, poderão ter-se formado nas profundezas do espaço, e caído na Terra à boleia de meteoritos.
Norn Taşları bizi kurtardı.
As pedras Norne trouxeram-nos.
Norn Taşları çok güçlü büyülerdir.
Uma pedra Norne é de grande magia.
Norn Taşları!
As Pedras Norne!
Norn taşları mı?
As Pedras Norne?
Ah, sözünü ettiğin norm taşları.
A Pedra Norne que tinha falado!
Bu taşlar sadece birinci adım, Chemistro.
A pedra foi o primeiro passo, Chemistro.
Neden Norm taşlarını Midgard'a getirdin?
! Porque trouxestes Pedras Nornes para Midgard?
Taşlar Asgard ve Midgard arasındaki duvarları yıkacak.
As pedras vão destruir as paredes entre Asgard e a Terra.
İntikamcılar, ne pahasına olursa olsun o taşları yok etmeniz gerekiyor.
Vingadores, custe o que custar... Precisais destruir as pedras!
Bunlar üzerine su dökünce buhar çıkan türde taşlar - öyle değil mi?
É o tipo de rochas que pões água a verter nelas para fazer vapor, certo?
Cebim dolduğu zaman taşları sana fırlatacağım!
Quando tiver o bolso cheio atiro-te com elas!
Garez taşları!
As pedras da raiva!
Ona taşları söylediniz mi?
- Disseste-lhes sobres as pedras? - Que pedras?
Yoluma koyduğunuz tüm o taşlar düşündüğünüz kadar da zorlamadı beni.
Todas as calúnias Que me tens lançado Não é tão difícil enfrentar
En sevdiğin taşları mı getirdin evden buraya?
As tuas pedras favoritas?
Fakat buradaki evin sahibi pencereleri için.. ... PVC kaplama yada taşları sarmak için izin alamamış ama evin önündeki park alanını bu iğrenç Chrysler PT Cruiser'la dolduruyor.
O dono desta casa não é autorizado pela camara a por janelas modernas mas é autorizado a decorar o estacionamento fora de casa com um Chrysler PT Cruiser horrivel.
Her neyse, ikinizin, arkadaş olarak baştan başlama şansınız var. O yüzden, neden eteklerinizdeki taşları döküp bundan sonra birbirinize karşı dürüst olmuyorsunuz?
Mas podem começar do zero como amigos, por que não esquecem tudo...
Taşlar kesinlikle binaya girdi.
- Vou abusar.
Göle taş atıyordum... Sonra iskeleye gittim ki taşları daha uzağa atabileyim.
Estava a atirar pedras para o lago e caminhei até à doca para poder atirá-las mais longe.
Katilleri satranç taşları gibi kullanmamalıyız.
Não penso que usamos assassinos como peças de xadrez.
Taşların olmayınca kemik torbasından başka bir şey değilsin.
Despido das tuas gemas, não serás mais do que um atrofiado saco de ossos.
Bu taşların gücünü senin bile hayal edemeyeceğin şekilde kullanabilirim.
Posso controlar os poderes destas gemas de formas que tu apenas podes sonhar.
Taşlar!
As gemas!
Demek ki, Mumm-ra sadece Thundera'nın Gözü'nün peşinde değil diğer taşların da peşinde.
Então o Mumm-Ra não está apenas atrás do Olho de Thundera... Está atrás de todas as gemas.
Ama unutma, bu canavarı yenebilmek için taşların gücü yeterli değil.
Mas lembra-te, irá ser preciso mais do que apenas o seu poder para derrotar este monstro.
Taşları yakut sanmıştım.
Eu pensei que fossem rubis.
Çukur kazıp, taşları ısıttım.
Foi só uma coisa que fiz.
Hep böyle patronluk taslar.
Ela é muito mandona.
Kafa taslarının içinde olanı görünce.. ... Hope a yönelmiş.
Quando viu o que havia dentro do crânio, continuou com a Esperanza.
Norn Taşları en güçlü Asgard büyücüler tarafından...
É uma pedra Norne.
Taşlar yerine oturmaya başladı şimdi.
Agora, começa tudo a fazer sentido.