English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ T ] / Tecavüz

Tecavüz Çeviri Portekizce

6,040 parallel translation
Bir çeşit halüsinojen veya Votan tecavüz hapı mesela?
Algum tipo de alucinogénio ou um roofie Votan?
Bana tecavüz etti Dylan.
Ele violou-me, Dylan.
Bana defalarca yıllar boyunca her gün tecavüz etti.
Violou-me várias vezes todo os dias durante anos.
- Bana tecavüz etti Dylan!
- Ele violou-me, Dylan!
- Sana tecavüz etmedi! - Sen yoktun bile!
Ele não te violou!
- Bana tecavüz etti ve koruyacak kimsem yoktu!
- Ele violou-me e não tinha ninguém para me proteger.
- Haneye tecavüz ve dik kafalı protestocular mı?
- Invasão e protesto?
Haneye tecavüz.
Transgressão criminal.
Noel'de ona niye tecavüz ettiğin belli oldu.
Isso explica porque é que abusou dela no Natal.
Ama ona tecavüz etmedi.
Mas ele não a violou.
Tecavüz mü?
Violada?
Peki bundan başka... şu "neredeyse tecavüz" ve daha başka tacizler yüzünden acı çektiniz mi? Hayır.
E além dessa violação eminente, sofreu outros abusos?
Siz ise kralın yetkisini taşıyan bir adamın başıboş gezen bir kadın yolcuya tecavüz etmeye karar verip sebepsiz yere ormana geldiğini söylüyorsunuz.
E você está a dizer que um homem ao serviço do rei, decidiu violar uma viajante que encontrou no bosque sem motivo algum?
Tecavüz için hiç iyi bir neden var mıdır Efendi Mackenzie?
Já existiu algum bom motivo para violar, Sr. MacKenzie?
Bana tecavüz eden.
O homem que me violou.
Bu tecavüz suçlularına zorla verilen ilaç...
E a droga a que os agressores sexuais são obrigados a tomar.
- Haneye tecavüz demek?
- Entraram-lhe em casa?
Erkek kurbanda tecavüz izleri yokken kadın kurbanlarda var. Yani tecavüzler durumsal.
As mulheres foram violadas mas os homens não, ou seja, as violações são intencionais.
Tecavüz belirtileri de var.
Também existem indicadores de agressão sexual.
Adli geçmişlerine bakınca birbirlerine onlarca dava açmışlar hırsızlık ve haneye tecavüz iddiaları da bunlardan bazıları.
Vendo o histórico dos casos, ambos apresentaram dezenas de processos judiciais por assédio e incómodo, um contra o outro, inclusive falsas alegações de roubo e invasão.
Lonnie Rodiger'ı öldürecek olsaydım Ben Corson'a tecavüz edip öldürdüğü gece öldürürdüm.
Se eu fosse matar o Lonnie Rodiger, era na noite que violou e matou o Ben Corson.
Şüpheli bayan suçlular için alışılmamış olan tecavüz ediyor ve işkence yapıyor ama bu yıllar boyu öfke birbiri üzerine katlanınca görülür.
O suspeito exibe um grau de agressão sexual e tortura que é atípico para criminosos do sexo feminino, mas, é visto quando há vários anos de raiva e fúria guardadas.
Önceki raporda muhtemel tecavüz belirtileri olduğu yazıyor.
No relatório anterior, disse que havia possíveis provas de agressão sexual.
Seni tecavüz ve cinayetle suçlamak için yeterli delilimiz var.
Nós, realmente, temos o suficiente para condená-lo por violação e homicídio.
Tecavüz suçlamasından niye kaçtığı belli.
Isso explica porque é que ele queria que a acusação de violação desaparecesse.
Acil servis doktoru Calder Lauryn'e tecavüz edildiğini biliyordu. Michael Smith'i arayıp örtbas ettirdi.
Calder, o Dr. das Urgências, sabia que a Lauryn havia sido violada, por isso, chamou o Michael Smith e encobriu tudo.
Yanlış dediğin ona tecavüz etmeleri sonra da çöp gibi dışarı atmaları.
O erro foi eles a terem violado, e, depois, livraram-se dela como um saco de lixo.
tecavüz girişimi, uyuşturucu bulundurma, cinayete teşebbüs... ve Mara Noche'nin üyesi.
Assalto, posse de drogas, tentativa de homicídio... E é membro dos "Mala Noche".
- Tecavüz diyen sendin!
- Você é que disse que era violação.
Kocamın bana tecavüz ettiği fikrini aklıma sen soktun. Abby.
Pôs na minha cabeça que o meu marido me violava.
Haneye tecavüz gibi geldi.
Parece uma invasão de domicílio.
İhbara giden polisler haneye tecavüz olduğunu düşünüyor.
Os primeiros na cena pensam que foi uma invasão de domicílio.
Tecavüz mü düşünüyorsun?
Achas que foi agressão sexual?
Tecavüzü çıkardık ama yine de üstünde tecavüz izi aramalısınız.
Bem, já descartamos violação, mas, ainda precisa de lhe fazer um kit de violação.
- Burada tecavüz suçlaması vardı.
- Há uma acusação de violação.
Deliller arasında tecavüz kiti yoktu.
Não há kit de violação nas provas.
Öldürmeden önce Maya'ya tecavüz etmediği kesin.
De certeza que ela não violou a Maya, antes de matá-la.
Stephanie'nin babası Maya Zinkow'a tecavüz mü etmiş?
O pai da Stephanie violou a Maya Zinkow?
Yani birine tecavüz etmesini kıskandı mı?
Então estava com ciúmes por ele ter violado alguém? Isso.
- Asteğmen Tate tecavüz şüphelisi miydi?
- O Tate é um suspeito de violação?
- Bir çeşit tecavüz hapı. Hayır.
- Algum tipo de sedativo.
- Tek bir şeyden eminim. Holly'nin işbirliği olmadan tecavüz olayı ispatlanamaz.
Sei de uma coisa, sem a ajuda da Holly, o caso de violação fica mais difícil de provar.
Tecavüz kiti uyguladılar mı? Evet.
Deram-te um kit de violação?
- Tecavüz kiti hâlâ depolarında olmalı.
- O kit ainda está no armazém.
Tecavüz kitini alacaktır.
Ela vai buscar o kit.
Tek yapmamız gereken tecavüz kitini beklemek.
Agora é só esperar pelo kit de violação.
Tecavüz kiti şu anda yolda ama Key West'deki cinsel saldırılara bakan hemşirelerinden biri torpil yaptı.
Quer dizer, não pelo kit. Está a chegar. Mexi uns pauzinhos com o enfermeiro em Key West.
Haneye tecavüz. - Bravo.
Arrombamento e invasão.
- Tecavüz değil ikna.
Persuasão.
Kurbanların üzerinde tecavüz izi olmamasını açıklıyor.
Explicaria porque é que não há agressão sexual nas vítimas.
Bu şüphelinin istediği tecavüz değil, işkence etmek.
Não se trata de uma violação, isto é sobre a tortura.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]