Tek yapmanız gereken Çeviri Portekizce
485 parallel translation
Günümüzde böyle şeyler olmuyor. Tek yapmanız gereken yerlilerle uğraşmaktı.
A única coisa que tinham que fazer era lidar com os negros.
Tek yapmanız gereken biraz eğlendirmek.
Só terá que entreter pessoas.
Tabi.Bunun için tek yapmanız gereken yenileme formunu imzalamanız.
Claro. Basta assinar a solicitude de renovação.
O zaman tek yapmanız gereken nehri sağınızda tutup onu takip etmek.
Então, tudo o que tem a fazer é seguir pela sua direita ao longo do rio.
Tek yapmanız gereken avucunuzun içinde tutmanız. Herkesi inandırabilirsiniz.
Só tem de o segurar na mão, para fazer alguém acreditar.
Tek yapmanız gereken horozu indirip hedefe doğrultmak ve tetiğe basmak.
Mas no caso de não saberem... só têm que baixar o cão com o vosso polegar e... apertar o gatilho.
Tek yapmanız gereken bu fünyeyi ateşlemek olacak.
É só acender este rastilho.
Ama tek yapmanız gereken, herhangi bir kapıyı çalmak ve "Girmeme izin verirseniz..."
Mas, tudo o que tem que fazer é bater em qualquer porta e dizer...
Şansınızı deneyin. Tek yapmanız gereken vurmak ve parayı kazanmak.
Só tem que apostar no branco e ganhará dinheiro.
- Hayır, tek yapmanız gereken...
- Não, vocês só têm que...
Tek yapmanız gereken gidip onu almak.
Basta levá-las para casa.
Tek yapmanız gereken bu. Rahat olun, baylar.
Só isso, fiquem calmos, calma.
Tek yapmanız gereken düzgün konuşmak, böylece Fare Kapanı'ndan daha uzun süre oynarız.
A única coisa que têm a fazer é dizer claramente as deixas, não batam na mobília e ficamos mais tempo em cena do que "A Ratoeira".
Burada tek yapmanız gereken hızlı olmak ve otomobilinizin sorun yaşamamasını ummaktır.
A única coisa a fazer aqui e guiar o mais rápido que se saiba e esperar que o carro não parta.
Tek yapmanız gereken bu füzyonu ateşlemek olacak.
É só acender este rastilho.
Tek yapmanız gereken birine boşanmak istediğinizi söylemek.
Apenas teria de dizer a certa pessoa que quer o divórcio.
Sizi uyarıyorum, burayı milyonerle dolu bir metropole... dönüştürmek istiyorsanız,... tek yapmanız gereken, küçük iki katlı bir genelev inşa etmek!
Aviso-vos, se querem transformar-nos numa metrópole vibrante e enfadonha repleta de milionários, só têm de erguer um pequeno bordel de dois andares!
Tek yapmanız gereken adama o patlayıcıdan verip... onu deliğe sokmak, ta kayaların dibine... işte çinko elinizde. Tonu 65 sente gelir.
Tudo o que tens de fazer é dar ao otário uma caixa destes... colocá-lo dentro de um buraco no centro da pedra,... e lá está o teu zinco. a 65 centavos a tonelada.
Ondan sonra tek yapmanız gereken konuşarak onu oyalamak.
Tudo que tem a fazer depois disso, é mantê-la a falar.
Tek yapmanız gereken şey, benimle işbirliği yapmak. Sakin olun, bundan kurtulalım.
Só têm que colaborar comigo e não perder o sangue frio.
Tek yapmanız gereken beni kurtarmak.
Só têm de me soltar.
Tek yapmanız gereken onu uzaya bırakmak.
Tudo o que tem que fazer é colocá-la no espaço.
Tek yapmanız gereken, şu kapıdan hemen çıkmak ve Romalıları, onu çivilemeden durdurmak!
Só têm de sair por aquela porta já e impedir que os romanos o preguem!
Tek yapmanız gereken uyanmak.
Tudo o que tem a fazer é acordar.
Tek yapmanız gereken, diş fırçanızı çıkartıp, bu düğmeye basmak.
Basta só puxar da escova de dentes e carregar neste botão.
Tek yapmanız gereken, bu bardağı Thorne'un evine götürüp kan şekerini ölçmek için Ulusal Sağlık Kurumu'ndan geldiğinizi söylemek.
Tem que levar este frasco, ir à casa de Thorne e dizer-lhe que são da Saúde Pública, e que querem ver se ele tem açúcar no sangue.
Sonra tek yapmanız gereken işlemi tersine çevirip beni eve yollamak, değil mi?
- Para entrar naquela tal máquina laser, o que têm de fazer é invertê-la para me mandarem de volta para casa, certo?
Tek yapmanız gereken onay talep etmek.
Basta que os confirme.
Tek yapmanız gereken musluğu tamir etmesi için muslukçuyu eve almanız.
Foste um tigre nessa noite, Al.
Tek yapmanız gereken küçük kutuların etiketlerini okumak.
Tudo o que é preciso fazer é olhar para os rótulos dos frasquinhos.
O hâlde şunu doğru anlayın, Polis Quinn tek yapmanız gereken Maubee'yi tutuklamak.
Então vamos simplificar sr. policia. Só tem de me apanhar o Maubee.
Tek yapmanız gereken benim ve diğerlerinin arkasını korumak. Çöpü boşaltın.
Só o que têm a fazer é dar cobertura a mim e aos outros... e pôr o lixo fora.
Tek yapmanız gereken hangi baharatın nereden geldiğini hatırlamak. Sonrasında onlara çabucak ve verimli bir şekilde ulaşabilirsiniz.
Só precisava de se lembrar de onde veio cada artigo para lhe pôr a mão em cima, rápida e eficientemente.
Tek yapmanız gereken, biraz patlayıcıyı, yataklı vagonunuzun altına yerleştirmeniz.
Só lhe pedimos que coloque uma carga explosiva por baixo da sua carruagem.
Tek yapmanız gereken gelmek.
Só precisam aparecer.
Tek yapmanız gereken bu kapıyı açmak.
O senhor so precisa abrir esta porta.
Yapmanız gereken tek şey çenenizi tutmak.
Só devem manter a boca fechada.
Seni ABD'ye gönderme emri çıkaracağız ve karşılığında bizim için yapman gereken tek şey var.
Passaremos a ordem que o enviará de volta aos Estados Unidos e, em contrapartida, há algo que tem de fazer.
Yapmanız gereken tek şey 15 cent veya daha fazla paralık cömert bağışınızı... buradaki bayana vermek.
Dá-lhe uma limonada de 15 cents ou mais... neste lugar.
Evet, bir yolu var. Tek yapmanız gereken beni sergilemek ve insanlar beni görmek için para öderler.
Sim, posso.
Yapmanız gereken tek şey, buradan çıkıp hemen sessizce ailenizin yanına gitmek.
Seria só se levantar agora em silêncio e ir para casa.
Şimdi yapmanız gereken tek şey bu iftirayı kimin attığını arayıp, bulmak
A única coisa que me resta fazer é encontrar a pessoa que o tramou.
Yapmanız gereken tek şey şuraya imza atmak.
Basta assinar aqui...
Tek yapman gereken çıkıp ne kadar büyük bir sanatçı olduğunu göstermek. Önümüzdeki 20 yıl bir yıldız olacaksın.
Basta ires para Iá mostrar a grande artista que és... e serás uma estrela nos próximos 20 anos.
Sizin yapmanız gereken tek şey muayene odanızdaki koltuğu aşındırmak.
Só tem de dar uso à cadeira do seu consultório.
Yapman gereken tek şey benimle oraya geri girmek, ve biz seni buradan çıkarırız.
Tudo o que precisas de fazer é voltar lá para fora comigo e nós tiramos-te daqui.
Yapmanız gereken tek şey kadın ve erkek olarak, insan olarak... ona meydan okumak. Lanet sona erecek... ve bozulacak.
Só têm de o confrontar, como homem e mulher, em carne e osso, e a maldição será derrotada, desfeita.
Tek yapmanız gereken, bağışlarınızı vatanseverler vakfına gönderip bu TV kanalının sorumluluğunda... 3 2 1.
2, 1. Já está.
Onu ne yutuyorsunuz, ne de içiyorsunuz ne burundan çekiyorsunuz... ne de damardan alıyorsunuz "peki ne yapıyorsun?" dediğinizi biliyorum tek yapmanız gereken onu gözlerinize koymak ve o da size açıkça yalanlar söylüyor.
Ela não se bebe. Ela não se fuma. Ela não se snifa.
Yani, Elaine, tek yapman gereken adamın dairesine gidip, ev sahibine, onun kızı olduğunu söylemek ve ceketi ona götürmen gerektiğini söylemek.
Tu, Elaine, só tens de ir a casa dele, dizer ao senhorio que és a filha e que queres levar-lhe o casaco para a prisão.
Çünkü o gece içkiden sızıp kalmıştı tek yapman gereken bir kibrit çakmaktı.
Quando perdeu os sentidos embriagado, naquela noite. Encharcado em álcool. Tudo o que tiveste que fazer, foi acender um fósforo.