Titreme Çeviri Portekizce
239 parallel translation
Titreme yok.
Não há sinal de tremuras.
Titreme nöbetine tutulmak istemem.
Não quero começar a tremer.
Böyle titreme.
Não tremas assim.
Kanama ve titreme olmadan.
Sem perda de sangue ou tremores.
Bu, çeşitli şekillerde titreme ve sinirsel ataklar olarak sonuçlandı.
O que resultou em tremores e ataques nervosos de vária ordem.
Titreme, Albay.
Muita calma, Coronel.
Titreme.
Calma.
Titreme, küçük peri. Önünde duran bitik bir oğlak.
Não tremas, pequena ninfa.
Mutlu olduğum zamanlar bana hep bir titreme gelir.
Bem, eu... tremo sempre que estou feliz.
- Titreme yüzünden.
- Vibração.
LP'de vurma olmasaydı titreme olmazdı.
Sem o golpe na biela, não haveria vibração.
Karım, zayıf bilekleriyle titreme halinde.
A minha mulher está a tremer e tem os tornozelos fracos.
- Titreme ve ateş?
- Arrepios e febre?
- Titreme mi?
- Formigueiros? - Quero ouvir sinos...
Evet, probleminiz... Daha fazla titreme istediğinizi söylemiştiniz.
O teu problema... então quer mais coisa não só formigueiros.
Titreme ve ürkme
Quando notar que minha mão Passa em seu cabelo
Titreme hissedersen söyle.
Diz-me se sentires uma vibração.
Rota sistemlerinde bir titreme var.
Está a começar a bloquear os sistemas de navegação.
Şimdi sallanma, titreme veya aksırma
Não trema nem espirre.
Bu tip ölçümler yıllarca tekrarlandığında Ay'ın hareketindeki en ufak bir titreme bile tespit edilebiliyor.
Quando tais medidas são efectuadas durante anos, até uma vacilação extremamente leve no movimento da Lua, pode ser determinado.
Güzel bir titreme.
É um tremor positivo.
Evet, şu pis herifin üzerine titreme sakın.
Sim, não preste atenção ao homem malvado.
Hiçbir basınç belirtisi var mı? Bulantı, titreme ya da konuşma güçlüğü.
Tenho alguns sintomas de pressão, enjoo, tremores, fala indistinta?
Titreme, görme sorunları, aşırı iyi hissetme.
Tremores, problemas de visão, euforia.
Hayır, bende titreme yapıyor.
Não. Ficava toda a tremer.
Hiçbir ses yoktu. Titreme yoktu.
Não havia qualquer som, nem qualquer tremor.
Sizce aşırı parkinson titremesi hiç titreme olmaması şeklinde ortaya çıkabilir mi?
Acha que um tremor de Parkinson no seu extremo passaria como se não fosse isso?
Titreme, kusma.
Agitação e vómitos.
Kuş hayali, istemsiz titreme... ölüm korkusu, dudak uyuşması... el tırnakları hassasiyeti... bel fıtığı.
Visão de pássaros, tremores involuntários Extremidades mortas, lábios ressecados, Sensibilidade nas unhas, desconforto na Pélvis,
Ciddi titreme var.
Batendo gravemente.
Dr Apollinaire hastanın titreme evresine girdiğini fark etti.
Dr. Apollinaire percebeu que ele entrou no estado gelado.
Gözlerindeki korku, sesindeki titreme.
Olha para o medo nos olhos dele, o tremor na sua voz.
Titreme ve terleme.
Tremores e suores.
Sadece ufak bir titreme.
Só uma ligeira tremura.
- Titreme sıkıntım olduğumu biliyorlar.
- Porque sabem que eu me calo.
NAS, nam-ı diğer kara titreme... ilk önce 2010'da küçük bir kitlede tanımlandı.
SDN, conhecida como o "Tremor Negro"... Apareceu em 2010 em analistas de dados noruegueses.
- Evet, kara titreme...
É o Tremor Negro.
- Hey, dostum, adam titreme krizine girdi!
Ei, pá, ele está a ter convulsões!
Ter, titreme, bulantı, ağrı ve kriz!
E os suores e os arrepios e as náuseas e as cãibras.
Eğer bu titreme ve öfke ile savaşmazsan düşman seni öldürür.
Se você não enfrentar seus temores, amigo, o nemesis vai anular você.
Titreme onun gelişinde.
Tremam com a sua chegada.
Bana gelince ise, üzerimde fena halde bir titreme vardı.
Quanto a mim, parece que apanhei uma ligeira constipação.
Titreme nöbetleri geçirirsin Çünkü ben bir kadınım Tekrar söyleyeceğim
Mulher, M-U-L-H-E-R
Virüs enfeksiyonunun yan etkileri ile boğuşuyor - ateş, ağrılar, titreme.
Ele está a sofrer os efeitos secundários de uma infecção viral : febre, dores, arrepios.
Bu bir titreme yarışması.
É um concurso de tremores.
Sadece içeri gireceğim, sonra bir an titreme olacak, ve muzaffer olarak çıkacağım.
Vou apenas entrar, haverá um pequeno estremecimento, e emergirei trinfante.
Bu titreme hareketine sebep olan şey hayal edemeyecekleri kadar tuhaftı. Yıldızın etrafında çok hızlı bir şekilde dönüyordu. Yörüngesini birkaç günde tamamlıyordu.
Mas era mais estranho que tinham imaginado, e girava à volta da estrela muito depressa, em apenas alguns dias.
Yüzeyde soğuk su ile sıcak suyun bir araya geldiği yerde tuhaf bir titreme olayı olur. Bu, güçlü akıntılar olduğunu gösterir.
Onde as águas frias se misturam com as águas mais quentes da superfície, existe um estranho efeito de luz, um sinal claro de que as correntes estão a fluir com força.
Biraz titreme olabilir.
É capaz de haver alguma agitação.
Hafif bir titreme oldu.
A mim o fresco tranquiliza-me.
- Titreme.
- Vibração...