Tomate Çeviri Portekizce
1,085 parallel translation
Domatesleri getiriyim, bay Statler.
Sem maionese. Vou buscar o tomate, sr. Statler.
Domuz eti, domuz pastırması yapmak için kullanılır. Domatesli pastırmalı sandviçte olduğu gibi.
Toucinho entremeado, usado para fazer bacon, o mesmo bacon que se mete numa sanduíche de alface e tomate.
Domatesler, ha?
É tomate.
- Domates ısmarlayan?
- Tomate para acompanhar?
Bir domates bir ay dayanır.
Um tomate dura um mês.
Önce lahana sonra domates sonra soğan.
Primeiro a alface, depois o tomate e só então a cebola.
Domates suyuyla votka ve biberi karıştır, olsun bitsin.
Ponha um copo com sumo de tomate, vodka e pimenta.
Yapmayın, bu domates sosu.
Venha já, isto é salsa de tomate.
Bulabildiğin en kötü çöpleri alırsın. Kokmuş artıklar, terlemiş sosis parçaları biraz domates, güzel, taze spagetti eski bir peynir kabuğu, iyi ve çürümüş kıvırcık bir zeytin ve tamam!
Escolhemos a pior porcaria que encontramos, lixo mal cheiroso, bocados de salsicha gordurenta, um bocado de tomate, espaguete fresquinho, uma casca velha de queijo, alface bem podre,
Bitki, sebze, domates.
Planta, vegetal, tomate.
Kopya çıkarmak, aynı domatese tekerlekler takmak gibi, zaman kaybı ve tamamıyla gereksiz.
Fazer uma cópia é como por rodas num tomate, leva tempo e é completamente desnecessário.
Domates suyumuz var.
Temos sumo de tomate.
Görüşürüz.
- Queijo e tomate...
Porto Rikolu bir kadın garson, domates çorbası getiriyor. Renkli televizyondan daha fazla para ödediğiniz pantolonunuza döküyor.
Uma criada porto-riquenha traz uma sopa de tomate e entorna-a nas vossas calças de gabardine, que custaram mais do que uma televisão a cores.
Ben domates diyorum, sen "keytouma".
Eu digo "tomate" tu dizes "xioh phoung".
Belki de makarna yerim. Fesleğenli, domates soslu.
Ou talvez massa com molho de tomate e basílio.
O da her zaman domatesleri yürütürdü.
Era o rei dos ladrões de tomate.
6 dolar ve sağ hayama bahse girerim ki Chicago'ya inmiyoruz.
Seis dólares e o meu tomate direito em como não aterramos em Chicago.
Tabii güzel bir BMD dışında. Biftek, marul ve domatesli sandviç biftek güzel ve yağsız, domates de olgunlaşmış olmalı.
Excepto por um bom MLT, uma carne de carneiro, alface e uma sanduíche do tomate, onde a carne é boa e tenra e o tomate é maduro.
Yağ. Yağ. Domates.
Óleo tomate amendoim... saladas
Domates peynir size, fare ise bana.
Queijo e tomate para si, rato para mim.
Senin gibi genç ve akıllı birinin önünde sonsuz fırsatlar var. Yani istersen... 10 sent mi?
Tomate, cebola, ketchup, pickles e um bocado de carne.
Baba. Bir saniye, Bud. Babanın biraz düşünmesi gerekiyor.
Nos teus tens posto primeiro e isso tem tirado a cor ao tomate.
Domates çorbası, ve böğürtlen parçalı biftek ve böbrek böreği...
Puré de tomate, enchido de bife e rins, e empurrou tudo para baixo com bolo de amoras silvestres.
Bakın, orada küçük bir domates var. Umutsuz vaka.
Olhe, ali está um pequeno tomate.
O deliği marul, domates, soğan, baharat ve gizli sosumuzla dolduruyorum. Üstünü de turşuyla kaplıyorum.
Encho o buraco com alface, tomate, cebola, ervas, o nosso molho secreto... cubro tudo com picles.
Şimdi, Mitchel, koyun taşağı yemiş oldun!
Portanto, Mitchel, tu acabaste de comer um tomate de carneiro.
Balina, tavuk ve Japonların aksine domates bir sebzedir.
O tomate, contrarimente à baleia, à galinha o ao japonês, é um vegetal.
Solanaceae bitki familyasının bir üyesi olan domates besleyici özelliklerinden dolayı 1800 yılından beri yetiştirilmektedir.
Fruto do tomateiro, o tomate é cultivado pelas suas propriedades alimenticias desde 1800.
Domatesin esas kullanım amacı insan beslemektir.
O principal uso do tomate é na alimentação dos seres humanos.
Buna karşılık çokça çöp vardır ve onların arasında da Bayan Anete'in domuz eti sosu yapmak için yeterince iyi olmadığını düşündüğü domates.
Mas há muito lixo, como o tomate que não serviu para o molho da carne de porco.
Ailesine servis yapacağı domuz eti için Bayan Anete'in uygunsuz olduğunda karar kıldığı domates domuz ile ailesi için enfes bir gıda olacak, domuzun bakış açısından.
O tomate que não serviu para o porco que ia alimentar a família de Anete, poderá vir a ser um excelente alimento para o porco e para a sua família, segundo o julgamento do porco.
Bay Suzuki tarafından ekilen, süpermarkette para karşılığında takas edilen çiçeklerden elde edilen parfümler karşılığında Bayan Anete'in takas ettiği parayla takas edilen domuz eti sosuna kabul edilmeyen ve çöpe atılan domates Çiçekler Adacığı'ndaki insanlar için artık ulaşılabilir durumda.
O tomate, plantado pelo senhor Suzuki, trocado por dinheiro no supermercado, trocado por dinheiro que a senhora Anete trocou pelos perfumes extraidos das flores, que não serviu para o molho do porco e atirado para o lixo, rejeitado para a alimentação dos porcos está agora disponível para os seres humanos da "Ilha das Flores".
Bildiğimiz domates suyu, dörtte üç doldurun, içine biraz votka ekleyin - sadece bir kadeh - yanında biraz limon.
Isto é o que quero. Sumo de tomate vulgar, 3 / 4 do copo, depois adicione uma pitada de Bloody Mary só uma pitada - e algum limão à parte.
Yüzbaşım, domates çorbasıymış.
É sopa de tomate.
Şey, teşekkür ederim Bay Stilton, L.J. Eminim domates, mayonez ve çavdar ekmeği ile mükemmel gider.
Estou certo de que vai bem com tomate, maionese e pão!
Makarna ile harika şeyler yapar, özellikle domateslerle.
Faz coisas espantosas com macarrão, principalmente com tomate.
Bir tutam frenk maydonozu, yarım çay kaşığı zerdeçal ve bir MSG fısıltısı.
Um bocadinho de cominhos, meia colher de tomate e molho de alho.
Fasulye. domates, Patates yetiştireceğim.
Vou plantar feijões e tomate e batatas.
Ne dese beğenirsin! "Domatesi unutmuşsun."
Ele apenas disse, "esqueceste-te do tomate."
- Domates aradığınızı duydum.
O seu cunhado disse-me que o Sr. procura tomate?
Bu yıl da domatessiz idare ederiz.
Não, mas este ano decidi passar sem tomate.
Annem domatesli omlet yapıp çantalarına koydu ayrıca büyük bir sosis..... domuz eti, ekmek ve şarap.
A mãe fez uma omelete com tomate e embalou-a. Com uma grande salsicha e costeletas, pão e vinho.Boa noite.
Vinnie domates sosundan sorumluydu.
O Vinnie tratava do molho de tomate.
Domates sosu için sığır etini ve dana inciğini ağır ateşte pişirmeliydim.
Tinha de começar a cozinhar a carne e a vitela para o molho de tomate.
Zavallı çocuk gün boyu ya domates sosuna ya da helikoptere baktı.
O pobre esteve o dia todo a olhar para helicópteros e molho de tomate.
Buraya geldikten hemen sonra marinara soslu spagetti sipariş ettim fakat erişte ve ketçap gönderilmişti.
Quando cheguei aqui, pedi esparguete com molho de tomate, e deram-me massa chinesa com ketchup.
- Domates sosu.
- Não, molho de tomate.
- Domates sosu mu?
- Molho de tomate?
Turşu, marul, domates?
Picles, alface, tomate?
Sağ ol.
Há pão, um pouco de tomate.