Torun Çeviri Portekizce
339 parallel translation
Şu yayımcının karısına gelirsek. Bayan Boot'un 3 torun sahibi olduğunu bilmelisin.
Quanto ao caso com a mulher do editor, fique já sabendo que a Sra. Boot já foi avô por três vezes.
Ve bir de torun.
E um neto.
20 torun.
Vinte netos.
Sana bir sürü torun sevinci diliyorum.
E desejo-te a alegria de muitos netos.
3 torun.
Três netos.
Peki torun nerede? - Ne torunu?
Onde está o neto?
Ben torun istiyorum.
Eu quero netos.
Annen torun istiyor.
Sua Mamma quer netos.
Torun mu?
Netas?
Torun torba sahibi olmak..
E os filhos dos filhos dos meus filhos!
"Büyük torun, dur!"
" Meu bisneto, pára!
Neden yalnızsın? Bir karın ve bir düzine çocuğun olduğunu söylemedin mi? Pek çok akraba ve torun...
Como podes estar só, se me disseste que tens mulher, uma dúzia de filhos e uma série de parentes e netos?
Tüm arkadaşlarım ya ölüyor ya da torun sahibi oluyor.
Todos os meus amigos parecem estar a morrer ou a ter netos.
Kayıp bir Yahudi torun arıyorsanız aralarında yoktu.
Se o que procura é um neto judeu que tenha perdido, não estava entre eles.
Hakim Smails, Torun Smails Dr. Beeper ve Piskopos Pickering.
O Juiz Smails, Smails III, Dr. Beeper e o Bispo Pickering.
TANER TORUN Lambdaistanbul
Tradução :
Belli ki ona bir torun vermeden önce gitmemiş.
Não sem ter dado a Chung um neto.
Ne vefalı bir torun.
Isso é o que se chama um bom neto.
Annem kiz torun ister.
A minha mãe adoraria uma neta.
Nankör torun oldunuz.
Atingiste o nível do neto ingrato.
Bir sürü torun istemiyorum.
Não quero um monte deles por aqui.
Torun da nereden çıktı?
Que história é essa de netos?
Onunla evlenip, bir gün çocuk ve torun sahibi olmak için can atıyorum.
E estou ansioso por me casar com ela, e, um dia, vir a ter filhos, netos...
Torun!
vai fode-o.
Bize iki oğlan torun verecekler.
Eles dar-nos-ão dois meninos.
Akıllı bir torun ol ve gidip onu getir.
Corre a buscá-la, como um bom neto.
Babam torun özlemi çekmiyor olsaydı ve sen de beni başgöz etmeye çalışmıyor olsaydın hâlimden memnundum.
Se não fosse pela necessidade de o pai ter um neto... e as suas insistentes tentativas de me arranjar uma noiva... estaria muito feliz da maneira como estavam as coisas.
Son nesil torun.
A descendente.
15 yaşındasın, bilet satıyorsun, sonra işten çıkıyorsun. Gidiyorsun, aile kuruyorsun, çocuklar, evlilik, torun torba derken seksen sene sonra aynı salona gelip 1 metre ötede biletleri yırtıyorsun.
Aos 15 anos vende-se bilhetes, depois sai-se, constitui-se família, crianças, casamento, carreira, netos e, 80 anos mais tarde, volta-se ao mesmo cinema, a um metro de distância, a rasgar bilhetes.
Biriniz bana bir torun verdi mi?
Algum de vocês me deu um neto?
Torun istiyorum dedi ya!
O teu pai disse que queria netos.
Torun mu?
É sua neta?
Torun'da bunun iki katı.
Em Torum, o dobro.
Öyleyse dün gece arayan ve hıçkırıklara boğularak "Asla torun sahibi olamayacağım" diyen kadın neyin nesiydi?
E a chamada que eu recebi de uma mulher histérica e a chorar às três da manhã... "Eu nunca vou ter netos! Eu nunca vou ter netos!" era o quê?
Nina'ya erkek torun sahibi olduğunu söyler misiniz?
Pode dizer à Nina que tem um neto?
Tamamen yalnızken birden bir nişanlı bir evlat, bir torun, bir abla ve bir dost oldum.
Passei de completamente solitária a noiva, filha, neta, irmã e amiga.
Bir doktor olmayabilirim, ama anneme bir torun veriyorum.
Posso não ser médica, mas vou dar um neto à mãe.
Annenle biraz tartıştık. Torun sahibi olmanın sorumluluğu hakkında.
Eu e a tua mãe discordámos sobre as responsabilidades dos avós.
Yıllar boyunca, büyükanne ve torun olarak aramızda hiç yalan olmadı.
Em todos os anos em que fomos avó e neta nunca me mentiu.
Aman ne kadar zeki bir torun!
Bem. Que netos tão espertos.
Ve sırf etrafta fazla bulunmuyorum diye torun istemediğimi de sanma sakın.
E não penses que, lá porque não estou por perto, que não quero netos.
- Bu, harika. Sherman'ın, eve torun getirmesini bekleyemem.
Estou ansiosa pelos netos que o Sherman me há-de dar.
Senin torun sahibi olmandan çok daha iyi.
Muito melhor do que ter você como genro.
Yakında yeniden torun sahibi olacağız.
Vamos ser avós outra vez.
Tek bir kelime daha duyarsam size torun falan yok. Aynen öyle.
E se ouvir mais uma palavra não há netos!
İki çocuğu var. Afacan bir torun da yolda.
Jimmy é um homem de família, casado há mais de 40 anos e pai de dois filhos, prestes a ter um neto cheio de genica.
Ve bir dedenin cüzdanında ne çok torun fotoğrafı taşıdığına şaşırdı.
E, sendo mulher, cai que nem um patinho no velho truque do "vejam quantas fotos das crianças o avô traz na carteira".
Ya da en azından ondan gebe kalıp, bize bir torun vermelisin.
Ou pelo menos usá-lo para nos conceber um neto.
Ve şimdi, nine ve torun dansedecekler.
A avó e o seu neto irão dançar agora.
TORUN YOK! Tamam mı!
... não há netos!
Her anne babanın torun sahibi olmaya hakkı yok mudur?
"Não merecem todos os pais ter um neto?"