English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ U ] / Uclu

Uclu Çeviri Portekizce

407 parallel translation
Fakat bu değerlendirme 3.6 karat, 8,000 dolarlık, dört uçlu yuva içine yerleştirilmiş bagetleri olan şeftali biçimli pırlanta yüzük için.
Mas este recibo declara um valor de 8 mil dólares por um anel com um diamante encastrado de 3,6 quilates.
Kauçuk uçlu.
Tem ponta de borracha.
5 keskin uçlu kalem ve çizip durman için karalama kağıtları.
Cinco lápis afiados e um caderno de notas.
Beyaz köknar, Douglas köknarı, gümüş uçlu ladin.
Abetos brancos, pinheiros de Oregon, píceas alvorada...
- Gümüş uçlu ladin mi? - Elimde çok güzel bir tane var.
- Uma pícea alvorada?
İki parlak gözü, kısa kuyruğu ve sivri uçlu kanatları vardı.
Tinha dois olhos brilhantes, uma cauda curta e asas bicudas.
Tebessümü ve sivri uçlu dişleri bana eski vampir filmlerini hatırlatmıştı. ... Sinerama ( 3 boyutlu, sesli sinema tekniği ) müzelerinde gösterilen cinsten.
O seu sorriso e os seus dentinhos afiados... recordavam-me antigos filmes de vampiros, daqueles que se costumavam mostrar nos museus do Cinerama.
ÜÇLÜ GRUBUN DURUMU ÇOK VAHİM.
A situação do grupo de três é desesperada.
Tercihi keskin uçlu pala kullanmak.
Prefere uma faca de mato afiada.
Sivri uçlu Buddha Kapitalizmi!
A merda do Capitalismo do Buda com espinhos!
Bu büyüklükte bir silahı, kesik uçlu mermileri olan... 357'lik bir Magnum'dan daha iyi kontrol edebiliyorum.
Tem menos coice e é melhor para o tiro ao alvo.
Oyuk uçlu, yakın mesafeden atılmış, bilirsin.
Disparadas à queima-roupa.
Göğüslerini açıp sivri uçlu bir kazığı kalplerine sokmak zorunda kaldım.
Desnudei os seus peitos... e cravei-lhes... uma estaca nos corações.
SANDAL KAZASINDA ÖLEN ÜÇLÜ
TRÊS PESSOAS MORREM NUM ACIDENTE DE BARCO
Açık uçlu bir araştırma yapıyorum.
Eu tenho total liberdade nas minhas pesquisas.
Al sana yedi uçlu bir fitil yüzbaşı.
Aqui tem um supositório de sete pontas.
Tek gereken sivri uçlu ayakkabılarla sahte elmaslar.
Claro! Agora só precisamos de umas imitações de diamante e uns sapatos com bico fino!
O sivri uçlu çizmelerle hiçbir yere gidemeyiz. Haydi, koy ayağını buraya.
Não vamos chegar a lado nenhum com esses sapatos de pontas.
Sivri uçlu olan.
Aquele que tem aquela coisa ponteaguda no topo?
Pekala. Bize iki tane sivri uçlu, bir tane de büyük düz ver.
Duas pontiagudas e uma grande e achatada.
Beş mavi uçlu zırh delme oku, siyanür kaplı beş kırmızı uç, 30 saniyede öldürebilir.
Cinco dardos de ponta azul que perfuram blindagens, cinco de ponta vermelha revestidos a cianeto, que matam em 30 segundos.
Bari bir demir uçlu sopa olsaydı.
Se me pudesse emprestar uma cunha.
Düğme gibi uçlu minik memeler mi?
Pequenas com mamilos tipo passas?
Kabuğunu, sivri uçlu bir sopayla rendeleyebilirsiniz.
Raspa-se com um pau que foi rachado para ficar afiado.
Aşırı uçlu Hıristiyanların inandığı tek şey kehanetlerinde sıkışmış.
Um dos pedantismos dos cristãos é seguir suas profecias à letra.
Üç tane elmas uçlu matkap gitti.
- Já fizemos três tentativas.
Metal uçlu mu olsun?
" Precisa de um iron?
Teflon uçlu.
Pontas em Teflon.
Bu hafta, Jordache pantolonlarda acayip ucuzluk yaptım. Şahane top uçlu dolma kalemlerim var. Trinidad'dan gelen saatlerim var.
Deixem-me dizer-vos que, esta semana, tenho um especial dos Jeans Jordache, tenho esferográficas, tenho relógios de Trinidad.
Gifford, tek bir 25 kalibre boş uçlu bir kurşunla kafasının arkasından vurulmuş.
O Gifford foi atingido na nuca por uma só bala de ponta oca de calibre 25.
Sadece kelimeler geniş uçlu ve iki kere sıçramış olan bir kalemle yazılmış. Kağıt yerel Moğol üretimi, filigran yok.
Apenas que as palavras foram escritas com uma caneta de tinta permanente que salpicou, duas vezes, e que o papel é de...... fabrico mongol, sem marca d'água.
Bazen MacLeod, en sivri uçlu kılıç bile yeterli değildir.
Às vezes, MacLeod, nem a espada mais afiada é o bastante.
Biliyor musun, Peg, neden sana üstünde zil olan sivri uçlu bir şapka almıyoruz? Böylece, benim üstüme maden suyu fışkırtabilirsin.
Há 18 horas que não durmo.
Bu iş için özel bir tane saklıyorum, yuvarlak uçlu.
Tenho até uma bala reservada para a ocasião.
Kral George'un ordularını yenmek için sivri uçlu şapka ile kötü kokan nefesten fazlasının lazım olduğunu Almanlara gösterme şansımız.
É a nossa chance de mostrar ao Huno que é preciso mais do que um chapéu pontiagudo e mau hálito para derrotar os exércitos do Rei George.
Dışarısı meme uçlu.
Isto é. Um mamilo fora.
Bir seferinde 12'lik bahçe kokulu kayganlaştırıcıyla desteklenmiş hazne uçlu "Mavi Truva Atı" ndan bulabilmek için bütün şehri dolaşmıştım.
Uma vez andei pela cidade procurando por uma caixa... de uma dúzia de camisinhas azuis, com uma fitinha especial... e lubrificada com aroma especial de gardênia.
Beni sivri uçlu aletinle dürttün!
Picaste-me!
Bay kare uçlu nereden gelmiş?
De onde veio o Sr. Biqueiras Quadradas?
Uzun bir adam, solak, sağ ayağı ile topallıyor, kare parmak uçlu, sağlam, kalın, avcı çizmesi giyiyor, kızılderili sigarası içiyor, sigara tutucu kullanıyor ve cebinde kör bir kalem bıçağı taşıyor.
É alto, canhoto, coxeia da perna esquerda, usa botas de caça, de sola grossa e biqueira quadrada, fuma charutos indianos, usa boquilha e traz um canivete mal afiado no bolso.
İnce uçlu mu, kalın mı?
Ponta fina ou grossa?
Vajinanın iç yüzeyinde keskin uçlu bir cisimle, birçok yara açılmış, kızlık zarı yırtılmış.
Há um trauma da mucosa vaginal com múltiplas lacerações devidas a um objecto cortante que causou a ruptura do hímen.
İğne uçlu koter.
Depressa.
Sivri uçlu ayakkabılarını görüyor musunuz? - Ne?
Olhem para os sapatos dele.
Demirler var : Demir-1, Orta-demir, orta-demir kaplama, demir-uçlu kürek sopa, seri vuruş sopası, eğimli seri vuruş, normal sopa.
E depois tens os ferros : ferro no 1, ferro intermédio, o mid-mashie, o mashie-iron, o spade mashie, o mashie-niblick, o pitching niblick e o regular-niblick.
- 1 ve 1 / 16, açık uçlu.
- Chave de um-dezasseis avos, ponta aberta.
Geniş uçlu bir kalem kullanılmış ve oldukça kalitesiz bir mürekkep.
Foi escrito com uma esferográfica de bico largo, a tinta é má.
Peki kalem geniş uçlu ve mor renkli.
O lápis tem um bico grosso e é violeta e usado com bastante pressão.
Sivri uçlu mu? Hayır!
- É redondo, é pontiagudo?
- Yeni bir kateter uçlu şırınga. - İşte.
- Preciso de outra seringa.
- Chokey mi? Duvarın içinde bir oda. Sivri uçlu, sızdıran borular var.
Um buraco estreito atrás da porta, com um cano que pinga.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]