Utü Çeviri Portekizce
89 parallel translation
Ütü yaparak para kazanılmıyor.
Quem me dera ter uma loja. Não há futuro, com a limpeza.
- Neyi? "Ütü yapan kadın" tablonun önünde durdu.
Ele deteve-se junto da tua tela "La Blanchisseuse",
Ütü yaparak fazladan para yapıyorum.
Posso ganhar mais uns trocados.
- Ütü nerede?
- Cadê o ferro?
Ütü sıcaktı.
O ferro estava quente, sabe.
Ütü.
Uma prancha!
Onun yaşında, Çamaşır yıkar, Ütü yapar Anneme yardım ederdim.
Com a idade dela já passava a ferro, lavava o chão e ajudava a minha mãe.
Ütü.
Ferro. F
Ütü.
- O. Ferro.
Ütü masası.
A tábua de passar a ferro.
Ütü gerektirmeyen. " Ben" Normal " i deniyorum.
Permanente. "Porei-o em" Normal. "
Ütü de yapar.
Passa a ferro.
Ütü günüm.
Estou a engomar.
- Ütü masası gibisin hem de!
- Você é uma chapa de ferro.
Ütü yapıyordum, anladın mı?
Estava a engomar, topas?
Seni duyamıyorum, Eric, Ütü yapıyorum.
Não te consigo ouvir Eric, estou a passar a ferro...
Kurşun lambaya isabet etti. Lamba yere düştü. Ütü masası devrildi.
Ele acerta no candeeiro, que cai e derruba a tábua de passar a ferro.
Bellini ona doğru ilerledi. Ütü masasına takıldı. İskemleye çarptı.
O Bellini vai atrás dele, tropeça na tábua de passar a ferro, derruba a cadeira, tropeça sobre ela e o atacador fica preso na ventoinha.
Ütü yapmak gibi.
Como passar a ferro.
Rahibelerin yaptıklarını yapmak için... Ütü, çamaşır, düşkünleri beslemek...
Para fazer o que as freiras do... ferro, lavar, alimentação...
Ütü yapmaya devam etmemin sakıncası var mı?
Importa-se que eu continue a passar?
- Ütü yapıyor.
- Está a passar a ferro.
Ütü yapıyorum.
Estou passando.
Ütü odasında bir lavabo var.
Há uma pia no quarto de passar roupa.
- Ütü mü? Nerede?
Um texugo?
Ütü tahtası, Boğa kementi, pasta kreması, Celine Dion, Dionne Warwick!
Tábua de engomar! Chicote! Natas!
- Ütü terleten bir iştir.
É muito útil para passar ferro.
Ütü yapıyor.
Está a passar a ferro.
Ütü nerede?
Onde esta o ferro?
Ütü masası.
Mas de passar a ferro.
Ütü çok önemlidir, kusursuz olmalı, tamam mı?
A prega é muito importante. Tem de ser perfeita, está bem?
Ütü yepyeni. Yıkadım.
É um ferro novinho em folha.
- Ütü çekebiliriz.
- Podes passá-lo a ferro.
Ütü gerekirenler.
Cores permanentes.
Ütü yapacağım, sonra piyano dersim var... sonra yemek yapacağım. Çok meşgulum.
Tenho que lavar a roupa, depois tenho dar aulas de piano, fazer o jantar, estou mesmo atarefada.
Ütü yaptığını söylüyor.
Ele disse que passa a ferro.
- Ütü.
- passo.
Ütü masası neden hala burada?
Porque é que a tábua de passar-a-ferro ainda está montada?
- Ütü. Vücuttaki yanık izleri ütünün hala sıcak olduğunu gösteriyor.
Marcas de queimaduras no corpo mostram que ainda estava quente.
Ütü yapmak yok.
Nada de passares a ferro.
Ütü mü?
- Passar a ferro?
Sana birkaç pantolon askısı veririm. Ütü izini koruyacaktır.
Vou dar-te uns suspensórios, para ficar menos formal.
Ütü yapmaya çalışıyoruz burada.
Estou a tentar passar, aqui...
Ütü, alışveriş.
- Passar a roupa, fazer comida.
Ütü masasını kaldırıyordum, ki bu iki kişilik bir iş..
Estava a guardar a tábua de passar, que é um trabalho de duas pessoas...
Ütü masası.
Tábua de passar.
Ütü konusunda biraz yardım fena ol..
Poderias também passar a ferro, se quiseres...
Birinci buz kitlesi, ikinci buz kitlesi,... Ütü rotası, Yokuş rotası, Örümcek rotası sonra da zirvedeki buzula uzanan yarık ve sonra da tanrıya şükürler olsun!
Primeiro campo de gelo, segundo campo de gelo, o Ferro de Engomar, a Rampa e a Aranha, depois uma boa fenda de saída para o topo do campo de gelo. E aleluia!
Ütü Rotası, 3350 metre Saat : 15.40
3 : 40 DA TARDE FERRO DE ENGOMAR - 3.350 M.
Ütü artık üst rafta değil, değil mi?
Não não estava na parte de cima, estava?
Ütü denen yeni bir şey keşfettim de.
Há esta nova coisa fixe chamada "ferro de engomar".