Uyusuyor Çeviri Portekizce
701 parallel translation
- Ama içimiz uyuşuyor.
- Mas temos os mesmos princípios!
Hiç olmazsa yürürken ayaklarım uyuşuyor.
De pé!
Parmağım uyuşuyor.
O dedo está a ficar dormente.
Bu benim söylemek istediğimle uyuşuyor. Yani gelmek istemediniz.
Isto confirma a... a informação que tenho que a senhora não queria vir.
Kapı zilindeki iz Zach'inkiyle uyuşuyor, ayrıca yeşilliklerde kusmuklar buldum.
A impressão na campainha, é idêntica à do Zach, e encontrei vomitado nos arbustos.
Öyle korkuyorum ki, kemiklerim uyuşuyor. Ölümle zar atmak gibi.
Tenho tanto medo, que os meus ossos até crepitam, como os dados numa mesa de jogo em Reno.
Benim zevkimle uyuşuyor.
Coincide exactamente com o meu.
Feci sancı yapıyor, sonra uyuşuyor ve bu elimi kullanamıyorum.
Sempre que se encosta a algo, dá-me uma dor aguda, fico dormente e perco o uso desta mão.
Benim atmosfer analizimle uyuşuyor.
Bem possível. Coincide com a minha análise da atmosfera.
Ses uyuşuyor ancak bu gezegene atanmış bir Gary Seven yok.
Padrão de voz confirmado, mas não tenho nenhum "Gary Seven" registado designado para este planeta.
Paralel rotada ışınaltı hızımızda bizimle uyuşuyor.
Está a acompanhar a nossa velocidade de subluz, numa rota paralela.
- Koordinatlar uyuşuyor, Kaptan.
- As coordenadas correspondem.
Diğer tanıklıkla uyuşuyor.
Isso coincide perfeitamente com os outros testemunhos.
Eldivendeki kan Monica Ranieri'ninki ile uyuşuyor. Buradan katilin cinayet esnasında bunları giydiğini çıkarabiliriz.
As manchas de sangue são do mesmo grupo sanguíneo de Monica Ranieri portanto, o assassino trazia-as.
Biliyor musunuz, ayaklarım uyuşuyor.
Devias ter-nos visto em Chickamauga.
Sizin tahmininizle uyuşuyor mu, efendim?
É o que está a pensar, senhor?
Dairesinde bulduğumuz kanla uyuşuyor.
Comparei-a com uma amostra retirada do apartamento dele.
Burçlarınız uyuşuyor olmalı.
Estão ambos de branco. É o destino.
Kan kurbanınkiyle uyuşuyor, ama üzerindeki parmak iziyle uyuşmuyor.
O sangue coincide com o da victima, mas a impressão que tiramos, não.
Kesik izleri tırtıklarla uyuşuyor.
O padrão das lacerações corresponde à serrilha.
Örnekler bire bir uyuşuyor ama Walden otelde değil.
Condiz perfeitamente, mas não é do Hotel Walden.
Anlattığın beslenme sahnesi, bugün sürüngenlerin biyokimyası ile uyuşuyor.
Que estás a dizer, meu?
Yatak odasındaki her iz Melanie Silber'inki ile uyuşuyor.
Todas as impressões no quarto eram da Melanie Silber.
Harfleri bir gözlem keşif kolu adıyla uyuşuyor
A sua identificação coincide com uma expedição de reconhecimento, a U.S.S. Columbia.
Kaptan, okumalar sondanın bulduklarıyla uyuşuyor.
As leituras correspondem a sonda.
Kimliklerin hepsi gazete yazılarıyla uyuşuyor.
Todas as identificações correspondem com os recortes.
Bayan Dunbar. ve kalibresi mermiyle uyuşuyor.
E de calibre correspondente ao da bala.
Ayaklarım uyuşuyor.
Fico com os pés dormentes.
İki - sütyendeki kan eldeki kanla uyuşuyor.
O sangue do soutien é compatível com o da mão.
Sonra da uyuşuyor, evet.
Tu sentes a batida, e depois há uma sensação, uh, uma sensação de uma dor afiada.
Yok bir şey, sadece kafalarımız uyuşuyor, hepsi bu...
Nada, nada. És cá das minhas, só isso.
Tarihler hava ısısının artışı ile uyuşuyor, ama... şunlara bir bak.
As datas coincidem com os aumentos de temperatura mas olha bem para isto.
Ama parmak izleri, Kont Foscatini'nin yemek odasındaki kahve fincanındaki ve şarap kadehindeki izlerle uyuşuyor.
Mas as impressões digitais coincidem com as da chávena de café e com as do cálice de vinho do Porto da sala de jantar do Foscatini.
Bulduğum tüm kan izleri, Üsteğmen Aquiel Uhnari'ninkilerle uyuşuyor.
Os restos de sangue batem com os da tenente Aquiel Uhnari.
Uzay-zaman devamlılığında yüksek odaklı bir deliğe benziyor. Enerji izleri önceden gözlemlediğimiz zaman parçalanmalarınınkilerle uyuşuyor.
Isto parece com uma abertura no continuum espaço-temporal.
Bu da adamınızın bilinçsiz kalma süresiyle uyuşuyor.
O que combina... com o tempo que o vosso homem esteve apagado.
Uyuşuyor gibi görünüyor.
Parecem coincidir.
Bunlar Joe Goodensnake'inkilerle uyuşuyor.
É o registo do Joe Goodensnake.
Şimdilik bu kadar. Pekala. Barnett'inkiyle uyuşuyor mu?
Mas é igual à do Barnett?
Dükkana, boya almak için getirdiği parça tavandakiyle uyuşuyor.
É uma lasca de tinta que ele levou à loja. Condiz com aquele tecto!
Açıkçası Odo'yla Curzon da birbiriyle uyuşuyor.
E obviamente, o Odo e o Curzon são adequados um para o outro.
Yörünge şeması Voyager'ın pozisyonu ile uyuşuyor.
O esquema orbital é idêntico a posição da Voyager.
Mürettebatın herhangi bir üyesi ile uyuşuyor mu?
Bateu com um membro da tripulação?
Araç, ben Şirket'le birlikte Vietnam'dayken,... Hanoi üzerinde görülen, askerlerin uğraşıp da düşüremediği araçla uyuşuyor. - Ya içindeki?
A nave tem as dimensões de um veículo que eu vi sobre Hanói quando estive no Vietname com a Companhia, que os Marines não abateram.
Melissa Riedal'in ses izi A.T.F.'nin Sidney aramasıyla uyuşuyor.
O padrão vocal da Melissa Riedel condiz com a chamada do Sidney do ATF.
Uyuşuyor. Hissizleşiyor.
Está a ficar dormente.
- Kolum uyuşuyor.
Tenho braço dormente.
Bu organların hazırlanma şekliyle de uyuşuyor.
Isso enquadra-se na preparação dos órgãos.
O toplanma noktasına doğru uzun bir yürüyüşte. Gövdesiyle uyuşuyor.
É uma longa caminhada é prudente camuflar-se.
Kurbanın boynundaki boğulma izleri diğerininkiyle uyuşuyor.
As marcas de constrição no pescoço da vítima parecem feitas pelo nosso assassino.
Ve üzerindeki parmak izleri onunkilerle tamamen uyuşuyor.
E as impressões digitais que aí estão coincidem perfeitamente.