Uzatma Çeviri Portekizce
721 parallel translation
Uzatma. Konu Bayan Cameron olunca, sizden bir izahat bekliyorum.
Talvez não se importe. se ele tem ofendido a Srta.
Uzatma baba.
Chega, pai.
Fazla uzatma, yoksa yönetmen ensene çöker.
Está com você?
Artık uzatma Sara. Bu bir sır.
Pare de bisbilhotar, Sarah É segredo.
- Sezonu uzatma ihtimali var mı?
- Novidades sobre a temporada inteira?
- Tamam Sefton, uzatma!
- Sefton, desanda!
Boynunu uzatma.
Não apostes muito nisso.
- Uzatma, sana biftek ısmarlayayım.
- Anda, convido-te para um ensopado de carne.
- Bunun için gelmeyi hiç düşünmemiştim. - Haydi uzatma.
Nunca imaginei que chegaría a isto.
Uzatma o kadar yaşlı değilsin
Vamos, homem, não estás assim tão velho.
- Uzatma! Ne teşekkürüymüş?
Obrigado porquê?
Uzatma.
Venha.
Bana biraz uzatma vermeyi düşünmezsin, değil mi?
Não vai querer prorrogá-la, certo?
Yolu fazla uzatma da, kimselere görünmeyelim.
Diz-lhe que pare antes, temo para a minha reputação.
- Bana yardım etmek istiyorsan uzatma da sus.
Então, pára de esgravatar.
Ona neden diğerlerine tanındığı gibi görev uzatma hakkı tanınmadığını söyler misiniz?
Pode dizer-me porque é que ele não pode estender o seu serviço aqui?
Fazla uzatma da bin arabaya.
Basta! Sobe!
- Uzatma, usta.
Solte-a.
Anladık be, uzatma.
Hei, calma aí!
- Dilo, uzatma da söyle artık.
- Diga logo.
Hadi ama, uzatma artık.
Vamos, tem coragem, minha pequena!
Lafı uzatma, sadece şunu söyle... bana telefon edip boksörünün dört raunttan fazla... dayanamayacağını söylemedin mi?
Não fales demais, diz-me apenas, não me ligaste a dizer que o teu pugilista não duraria... mais de quatro assaltos?
Ama sen suratını güneşe utanmadan uzatma hakkını kendinde görüyormuş gibi davranıyorsun.
Mas tu actuas como se tivesses o direito de erguer teu rosto para o sol sem teres vergonha do que fizeste!
- Uzatma yok.
- Não há prorrogação!
Arayı fazla uzatma.
Volte logo.
"Yaşam uzatma orta dereceli deneysel projesi raporu."
"Projecto de experimentação intermediária sobre..." "... extensão da vida. "
Yaşam uzatma projesi. "
Projecto de extensão da vida. "
Yaşam uzatma plânlarına göre, yapmaya çalıştıkları şey, bir insanın her 100 yıllık süre için bir ay yaşlanmasıymış.
Segundo o plano de extensão da vida, o que achavam que estavam a fazer... uma pessoa envelheceria só um mês por cada 100 anos de tempo real.
Lafı uzatma.
Fale claramente!
Uzatma işte, seni düşünmeden edemiyor adam.
Para de tremelicar, uma vez que ele está sempre a pensar em ti.
- Projektör veya bir şey uzatma durumu?
- Não haverá alguma saliência? - Nenhuma.
- Çok fazla uzatma.
- Não a estiques muito.
Tamam Franta, uzatma boşver!
Deixe-o em paz, Franta!
Uzatma.
Parado avô.
LONDRA TAŞIMACILIK - HOBBS DURAĞI MERKEZ HAT UZATMA İNŞAATI İNŞAAT SIRASINDA VERDİĞİMİZ GEÇİCİ RAHATSIZLIKTAN ÖTÜRÜ ÖZÜR DİLERİZ
CAMINHOS DE FERRO DE LONDRES Extensão da linha de Hobbs.
Londra Taşımacılık işçileri istasyon uzatma işlerini birkaç günlüğüne durdurdular.
Os caminhos-de-ferro deram-nos alguns dias.
Onlar için içeriye bir uzatma çekerim.
- Vou buscar o equipamento para isso.
Benim Salerno'da yaptığım gibi boynunu uzatma.
Não se arrisque, como eu fiz em Salerno.
- Uzatma bunu anne.
- Deixe isso para lá ; sim, mamãe?
Kullanmayı planlamıyorsan, o parmağı bana doğru uzatma.
Não me apontes o dedo, a não ser que penses em usá-lo.
- Bu uzatma değil. Yepyeni bir dava.
Não é prorrogação, é um novo caso em moldes completamente novos.
Sağ ayağını uzatma.
Não avances o pé direito.
Uzatma, Osyanina.
Deixa-te disso, Assiánina.
Bana dil uzatma pis zenci!
Caluda!
O da "Uzatma, soru sordum" mu diyecek?
"O que significa tudo isto?" E ele diz : "Cale-se, eu faço as perguntas"?
Benim notlarmıa göre, Şirket size. geçen hafta bir uzatma sözleşmesi göndermiş.
É engraçado... De acordo com os meus apontamentos, a seguradora disse que renovou o seguro na semana passada.
Sen bu olayı bildirerek çok doğru bir tutum sergiledin... ama fazla da uzatma.
Fez o correto ao informar deste incidente... mas isso é o suficiente.
- Uzatma artık, rahat bırak bizi!
- No Oceano. - Acaba com isto e deixa-a em paz.
- Uzatma Mösyö Rechampot!
Basta, Sr. Rechampot! -
Uzatma sen de!
Depressa!
Yaşam uzatma mı?
Extensão da vida?