Uçagı Çeviri Portekizce
8,991 parallel translation
Uçağım bu gece kalkıyor.
O meu voo é esta noite.
Havayolu şirketi biletimi değiştirdi. Uçağım şimdi kalkıyor.
A companhia mudou a minha porta de embarque, o meu avião vai partir agora.
214 sayılı San Francisco uçağı için son biniş duyurusu.
Última chamada para o voo 214 com destino a San Francisco.
İnsansız hava uçağından baktım, etrafta hiçbir hareketlilik yok.
Há um drone no local, não há actividade na zona circundante.
Şimdi uçağımdan defol.
Agora, desaparece do meu avião.
Uçağı kaçırmamalısın.
Precisas de apanhar o teu vôo.
İzninle Bruce, yarın uçağım erken kalkacak.
Perdoa-me, Bruce, tenho um voo logo pela manhã.
Çünkü her ne hissediyorsan tüm uçağı sallayacak kadar güçlü bir şey.
Porque aquilo que estavas a sentir era forte o suficiente para abanar este avião.
İkimiz de Skye'ı o S.H.I.E.L.D. uçağından boş yere almadığını biliyoruz.
Tiraste a Skye daquele avião por uma razão.
Evet, onu bir de uçağın arkasında Ward ile görseydin.
Sim, mas devias tê-la visto no avião com o Ward.
Şu an bir uçağın içinde buraya doğru geliyor.
Vem de avião neste preciso momento.
- Uçağımı özledim.
- Tenho saudades do meu avião.
Boşver şimdi uçağı.
- Esquece o avião.
En son kaldığımız yerde Kaptan Amerika 25. taburu kurtarmıştı ama uçağı Japon Denizi'ne doğru çakılmaktaydı.
Na última aventura do nosso herói, o Capitão América salvou a 25ª Infantaria, mas, o seu avião estava a cair no Mar do Japão.
Bence uçağı uçuramayacak kadar çok martini içtin.
Acho que bebeste demasiados "Martinis" para pilotares um avião.
Howard, uçağı geri getir.
Howard, dá a volta ao avião.
Bayan Carter şu anda Bay Stark'ın uçağını görebiliyorum.
Miss Carter, tenho o avião do Sr. Stark à vista.
- Kendi uçağımızı satın alabiliriz.
- Podemos comprar um avião.
İkmal uçağını mı vuracaksınız?
Abater um avião com mantimentos?
Uçağımda su getirdim.
Trouxe um carregamento de água no meu avião.
Jet uçağındalar şu anda.
- Estão a caminho de avião.
A.R.G.U.S, meta-insanları Lian Yu'ya götürecek bir nakliye uçağı ayarladı.
Então a ARGUS tem um avião de transporte que levava os meta-humanos a Lian Yu.
Bazen hava sisliyken uçağım iniş pisti yoksa yolunu kaybedebilir.
Às vezes, na névoa, o meu avião perde-se sem a faixa de aterragem.
Uçağı uçuran pilotla da yatmıştır.
Com o piloto que pilotou o avião?
İnsansız hava uçağım nerede?
Onde está o drone?
İnsansız hava uçağını daha yakına götür!
Aproxima o drone!
Uçağın üç saat içinde kalkıyor.
O teu voo sai daqui a 3 horas.
Uçağın altına havadan püskürtme aparatı taktık.
Adaptámos um pulverizador no Drone.
Lobos binmeden uçağı kalkış yapmış.
O avião do Lobos descolou sem ele lá dentro.
Uçağıma yetişmem lazım.
Tenho um voo para apanhar.
Biliyorum ki uçağınız var.
Sei que vocês têm que apanhar um avião, então...
Uçağın kaçta?
A que horas parte o avião?
Bu adam 197 no lu uçağın ardında ki isim.
Este tipo é a mente por detrás do atentado ao voo 197.
Krieg'e özel askeri şirket demek hayalet bombardıman uçağıyla kağıttan uçağı kıyaslamaya benzer.
Chamar ao "Krieg" uma empresa militar privada, é como comparar um caça com um avião de papel.
Malcolm Black'in her özel uçağının Federal Havacılık İdaresi noktalarının konum numaralarına ne dersin?
Que tal os códigos de aviação de todos os aviões privados do Malcolm Black?
- Kimin uçağı kalkış yaptığını tahmin et?
- Adivinha que avião descolou?
Uçağı New York hava sahasına girdi. Ya Long Island'a U yapacak ya da güneye inemeye devam edecek.
O avião acabou de entrar no espaço aéreo de Nova Iorque, portanto, ou fará uma inversão em Long Island, ou continuará a dirigir-se para Sul.
Uçağı New York'u geçti. Birisi Disney Dünyası'na gidiyor.
O avião acabou de passar por Nova Iorque.
- Uçağın ne zaman kalkıyor?
- Quando é o teu voo?
Onu Ted Metz'in uçağına bindireceğiz, kendi başıma uçuracağım.
Colocamo-lo no avião do Ted Metz e eu mesmo o levo para fora da vedação.
Ama ufak ihtimal de olsa Kevin uçağı uçurabilse bile ki bundan şüpheliyim. Sizi havada vurmayacaklarını kim bilebilir?
Mas mesmo com a remota possibilidade que o Kevin consiga pilotar o avião, o que duvido muito, quem garante que eles não vão ser abatidos do céu?
Uçağı düşürdüler.
Simplesmente abater o avião.
Duyduğuma göre Bayan Underwood geliş uçağını ertelemiş.
Disseram-me que a Sra. Underwood adiou o voo para cá.
20 dakika içinde uçağınız kalkacak efendim.
A partida é daqui a 20 minutos, senhor.
Yaklaşık 10 yıl önce Denver'daki pistte uçağın içinde oturuyorduk, kanatlardaki buzun çözülmesini bekliyorduk, herkes çok stresliydi. Ve Gideon aniden kontrolsüz bir gülme krizine yakalandı.
Então a cerca de 10 anos atrás, estávamos sentados no terminal, em Denver, e estávamos a espera das asas descongelarem, e toda a gente estava stressada, e de repente o Gideon cai num ataque de riso incontrolável.
İki gün önce, bir Amerikan casus uçağı Borneo ormanlarına indi. Senden yaklaşık 800 km uzağa.
Há dois dias, um avião espião americano caiu na floresta de Bornéu, a 800 km de onde estás.
Pilot çıkarıldı ama uçağın bilgisayarı kaldı.
O piloto ejectou-se, mas sem o computador de bordo.
Senin onu ele geçirmen ve sonra da uçağı imha etmen gerekiyor.
Deves recuperá-lo e destruir o aeroplano.
İhtiyacın olan tüm teçhizat bir Air America kargo uçağında. Biz konuşurken seni bekliyor.
Todo o equipamento que precisarás está no avião de carga da Air America.
Anne sanki kargo uçağı dedin ama kesinlikle birinci sınıf lüks ticari havayolunu kast ettin.
Mãe, pareceu-me que disseste "avião de carga", quando querias dizer "avião comercial de luxo".
Koordinatları GPS'e girerim bilgisayarı alırım, uçağı C-4 ile patlatırım ve...
Insiro as coordenadas no GPS, recupero o computador, rebento o avião com C4 e...