Uğur Çeviri Portekizce
303 parallel translation
" Senin de uğur taşıdığını bilmiyordum.
" Não sabia que você tinha um amuleto.
Uğur olarak yanımda taşıdığım ufak bir şey.
É apenas um amuleto da sorte que costumo trazer comigo.
Böyle sözler uğur getirmez.
Dizeres isso não traz sorte.
"bana ışık tut, bana uğur getir, dileğimi bu gece yerine getir."
"Deseja-me sorte, Deseja-me alegria, faz com que o meu desejo se realize neste dia."
# Sen... # #... benim... # #... uğur yıldızımsın # # #
"Tu, tão bela... " És da sorte a minha... " Estrela...
Eski bir Mısır uğur nesnesi.
Um antigo símbolo da sorte egípcio.
Şampiyon Rocco Mazzola gibi bu uğur getirir.
- Como o Rocco Mazzola! Dá sorte. Também és da Lucania, não és?
Uğur getirsin diye.
- Para dar sorte.
- Uğur için dokunun ona.
- Toquem - lhe para dar sorte.
Maish iki yıl önce uğur getirsin diye vermişti bunu.
O Maish ofereceu-ma há dois anos para me dar sorte.
- Olmaz, bana uğur getirecek.
Dou-te 3 dólares! - Fico com ele para me dar sorte.
Güzel bir kızılı, uğur getirsin diye mi kullanacaksın?
Vais usar uma ruiva como amuleto de sorte?
Sizin uğur böceklerinizin üzerine bir Hintli bıyık çizse nasıl hissederdiniz?
Gostava que um indiano desenhasse um bigode nos seus periquitos?
Bende bir uğur var. İkimiz için de işe yarayabilir.
Eu tenho um amuleto, talvez nos traga sorte a ambas.
Uğur tılsımıydı.
Isso era um amuleto.
Olamaz, değil mi? Uğur tılsımı olduğunu sanmam.
Não creio que ele use um amuleto.
- Bunu al, sana uğur getirsin.
- Toma, leva isto para te dar sorte.
Çok sevindim. Bana uğur getirecekler.
Vai ser o meu talismã pessoal.
Onlara uğur getirmiştik.
Déramos-lhes sorte.
- Al, uğur parası.
- Trouxe isto para te dar sorte.
- Uğur getiriyor.
- Para dar sorte.
Biri bu köyün uğur taşının kayıp Sankara taşlarından biri olduğuna inanıyor.
Acho que alguém acredita que a pedra da sorte desta aldeia é uma das pedras perdidas de Sankara.
Bana uğur getiriyor.
Traz-me sorte.
Sana uğur getiren şey nedir?
O que é que lhe traz sorte a si?
Uğur getirir.
É para dar sorte.
Luka'nın Sasha'ya uğur getirmesi için verdiği gömlek şu an 2. Dünya Savaşında özgürlük için çarpışan ve ölenlerin anısına, bir Rus müzesinde sergileniyor.
A camisa de'boa sorte'que ela deu a Sasha está agora exposta num museu Russo lembrando aqueles que lutaram e morreram pela Liberdade durante 2ª Grande Guerra.
- Sanırım, uğur saçımı kestirmeliyim. Evet. - Hayır.
Talvez eu deva cortar a minha trança de Príncipe.
Evet! Dokuz. Uğur rakamım!
O nove é o meu número da sorte.
Uğur tanrısı sizi lanetlememesi için.
Para que o destino não vos traga infortúnios.
- Belki sana uğur getirir.
- Pode trazer-nos sorte.
Uğur benin.
O teu sinal de sorte.
Başka biri de sineklerin uğur getirdiğini düşündüğünden bandajlarını iki yıldır yıkamıyor.
Tenho outro que não lava o suporte há dois anos porque diz que as moscas dão sorte.
Sadece buradaki aptal arkadaşlarının bombaları etkisizleştirdiğini düşün. Sonra da evinde karınla televizyon izlediğin için uğur yıldızlarına teşekkür et.
Pensa nos teus amigos estúpidos a desactivarem bombas e dá graças a Deus por estares em casa a ver televisão com a tua rica noiva.
Uğur gömleğim yırtılmış!
A minha camisa está suja!
- Savaşta uğur için takıyorum.
- Uso-a para ter sorte em combate.
Uğur işareti.
Um sinal de sorte.
Uğur getirir.
Para atrair a sorte.
Bayan Newmar'ın bu mesajını gittiğimiz her yere uğur parası gibi yanımızda taşımalıyız.
Temos de levar esta mensagem pelo território como nossa mascote soberana.
- Tamam. Uğur böcekli nasıl?
- Que tal a das joaninhas?
Uğurlu mu? Dünyada o kadar uğur yok.
Não há tanta sorte no mundo.
Uğur tanrılarınızdan biri mi?
É um dos deuses dele?
Uğur getirir.
- O quê? - Para me dar sorte.
Lauren, uğur böceğim.
Lauren, minha fofinha.
Uğur böceğim, çok naziksin... ama onu kendi şansın için sakla, olur mu?
Fofinha, és simpática, mas guarda-o para teres sorte, está bem?
- Uğur param, şanslı patlatıcım.
A minha moeda e o meu detonador da sorte.
Ama yarın ameliyata gireceğim. Uğur getirsin diye meleğe ayağımı sürtebilir miyim?
Mas é que amanhã vou ser operada, e queria saber se posso esfregar o meu pé no anjo para dar sorte.
Merak etmeyin. Güve, uğur böceğinden daha zararlı değil.
A traça não faz mal, é como a joaninha.
Uğur getirir.
No chapéu. Dá boa sorte.
Uğur getirir.
É boa sorte.
Sana uğur getirir.
- Para te dar sorte.
O bir ağaç ruhu. Uğur getirir.
É um espírito das árvores, traz boa sorte.