Vardı Çeviri Portekizce
128,891 parallel translation
İspanyolca bilmeyen İspanyol kız vardı ya?
A espanhola que não fala espanhol?
Onu zapt edebilecek 50 kişi vardı.
Havia 50 pessoas que o podiam ter agarrado.
Böyle bir kuzenim vardı.
Tenho uma prima com este problema.
O yakışıklının çimento gibi kasları vardı.
E aquela brasa era um "rega-lo" para os olhos.
Benim de Clarence'ım vardı.
Eu tive o Clarence.
Sizden önceki patron vardı ya?
A que ocupava o seu cargo antes.
- Kulağında ruj izi vardı...
- Tinhas batom na orelha...
Bende "Boşluk, boşluk, N, T boşluk" vardı.
Tenho "espaço, espaço, T, A, L".
New Mexico'da 33 ölü, 100 yaralı vardı.
No Novo México houve 33 mortes e 100 feridos.
Ona davetiye yollamıştım ama herhâlde yapacak daha iyi işleri vardı.
Enviei-lhe um convite, mas parece que ela tinha algo melhor para fazer.
Belki de potansiyeli vardır.
Ela talvez tenha potencial.
Von Barlow'un gerçek olan, bana ait yanları vardı.
Houve partes da Von Barlow que eram verdadeiras e genuínas.
Gerçi hep ilişkideki kız tarafının sen olacağını sanırdım ama sanırım içinde hep sağlıklı dozda testosteron vardı.
Imaginava que fosses a figura feminina na relação, mas sempre tiveste uma boa dose de testosterona dentro de ti.
Derimde tuhaf bir şey vardı.
Tinha uma alergia estranha na pele.
- Daima bir şey vardır Marco.
- Há sempre alguma coisa, Marco.
Belki kireçlenme vardır.
Talvez artrite.
Her mekanın Canavar için anlamı vardı ve onu o sayede buldum.
Cada local tem um significado para O Monstro, e foi assim que o encontrei.
Bir içecek vardı orada.
Têm lá uma bebida.
Ama satmadığı bir şey vardı.
Mas houve uma coisa, que ele não vendeu.
Sen vardın mı?
Já chegaste?
İleride, ikinci kapının orada genç bir adam vardı.
Estava um jovem na fila. No outro lado, encostado àquela segunda porta.
Her zaman Doug Stamper'a ayıracak birkaç dakikam vardır.
Tenho sempre alguns minutos para o Doug Stamper.
Başka ne seçeneğin vardı?
Que opção tinhas?
Sadece güvenilir bir babaya ihtiyaçları vardı.
Só precisavam de um pai fiável.
Keşiflerimiz bilimi değiştirdi, çünkü temellerinde gerçekler vardı.
As nossas descobertas baseavam-se em factos. INSTITUTO NOBEL ESTOCOLMO, SUÉCIA
Tanık Koruma vardı, ben değil.
Na Protecção de Testemunhas. Não era eu.
Herkesin bir seçimi vardır, Ernst.
Todos têm uma opção, Ernst.
– Ben vardım ya.
- Eu estava lá.
Belki de işi vardı.
Mas talvez ela estivesse ocupada.
Belki onun da bir fikri vardır.
Talvez ele tenha uma opinião.
Sana yeni farkına vardığım bir şeyi söyleyebilir miyim?
Posso dizer-te uma coisa de que me apercebi recentemente?
Aklında ne vardı?
O que tens em mente?
"Her şeyde bir zaman aşımı vardır."
"Tem de haver um limite."
Meme barıma gelmiştin. ışimi nasıl yapmam gerektiğine dair bir sürü fikrin vardı.
Esteve no meu bar de strip, cheio de ideias de como eu devia gerir o meu negócio.
Hikâyelerinde bütünlük vardı.
Tinham a história bem ensaiada.
Değişikliğe ihtiyacımız vardı.
Só precisávamos de uma mudança.
Souş Bend'de büyüdüm ve o yörede popüler iki şey vardır : Tanrı ve futbol.
Eu nasci em South Bend e era um requisito, tipo Deus e futebol americano.
ıki tip dans vardır.
Há dois tipos de dança.
Anlatıyordum da yarım kaldı, Sunrise Plajı'nda Mile 18 üstündeki kocaman ev vardı ya?
Eu estava a tentar falar-te daquele casarão em Sunrise Beach ao quilómetro 29?
Ayağımda kırmızı çizgili siyah çoraplar vardı.
Tinha umas meias calçadas. Pretas com uma risca vermelha.
Haberin var mı, bilmiyorum ama mekânın eski sahibiyle bir iş anlaşmamız vardı.
Não sei se sabe, mas eu e o anterior proprietário tínhamos um acordo de negócios.
- Çoğu puştun vardır.
- A maior parte dos idiotas tem.
Babamın Facebook'unda nereye baksam sen vardın.
Estava em todo lado na página do Facebook do meu pai.
Gelir ıdaresi'nin bile el atmaktan çekineceği bir iş mutlaka vardır.
Tem de haver algum negócio que as Finanças tenham medo de investigar.
Kendine has çok tiz bir sesi vardı.
Tinha uma voz que parecia um distinto Foghorn Leghorn.
- Çok fazla silahları vardı.
- Vi demasiadas armas e sangue.
Çok fazla engel vardı.
Demasiados obstáculos.
- Bilmediğim neler vardı?
- O que desconheço?
Haklı bir nedenim vardı.
Por um bom motivo.
Parmağında yüzük vardı.
Ela tinha um anel.
- Korunmaya değil, sana ihtiyacım vardı!
- Não queria. Queria-te a ti.