Vata Çeviri Portekizce
150 parallel translation
Benim işim cıvata ve somunlarla!
- Eu só trato das porcas e parafusos.
Hücrenin kapısında her biri 2 cm çapında 20 cıvata var.
Uma porta de cofre tem 20 pinos, de 2,5 cm cada de diâmetro.
Bir kaç cıvata ve biraz yeni boya mı?
Alguns parafusos e uma pintura nova?
Bana birkaç tane pense, kerpeten... ve 30'luk cıvata seti gerekiyor.
Preciso dum alicate e dum conjunto de rolamentos de 30.
Cıvata neden gerekiyor?
Para que raio precisas de rolamentos?
Hey, bugünlerde cıvata olmadan olmuyor.
Ei! Isto agora é tudo à base de rolamentos.
Kesici alet, sıradan bir cıvata kesicisiymiş.
Eles dizem que a ferramenta de corte usada no ramo foi um comum corta-arame.
Onun için cıvata kesicisi.
Era para isso o corta-arame.
Neden cıvata kesicisini garaj kapısında kullanmadı?
Ele usou um corta-arame para cortar o ramo quando observava do bosque. Porque não usou ele o corta-arame na porta da garagem?
Cıvata kesicisini asma kilit için getirdi.
Ele trouxe um corta-arame, porque esperava encontrar lá um cadeado.
Bir cıvata kesiciye ihtiyacın olduğunu biliyorsun. Her şeyi biliyorsun.
Sabes que vais precisar do corta-arame e de tudo o resto.
O cıvata kovasını ne yapacaksın?
Por que quereria aquele balde de parafusos?
Size kocaman bir cıvata getireceğim.
Deixa-me dar-te uns preguinhos.
Evet. Hayatım hep cıvata ve vitesle mi geçecek?
Sabem, a minha vida não é só eixos e engrenagens.
Bir cıvata kap. Durma.
Pega-se num parafuso.
O kendi yaptığı çelik cıvata atan silahla bir köpeği öldürdü.
Ele matou um cão com uma coisa que fez e que dispara parafusos.
Cıvata keskileri.
Corta-cavilhas.
Cıvata keskilerini aldın mı?
Trouxeste?
Ya kendinden sızdırmaz cıvata ya da ters cırcırlı yönlendirici.
Ou é um parafuso autosselante, ou um roteador de roquete inverso.
- Cıvata keskisi getirdiysen.
- Se trouxe o alicate, não.
Savaşçıların büyük işler yapmalarının, görkemli savaşlarda zafer elde etmelerinin zamanı. Bir cıvata sevkiyatını koruyarak vakit harcamanın hiç sırası değil.
É o momento de os guerreiros se destacarem, de triunfarem em grandes batalhas e não de perderem tempo a proteger um carregamento de parafusos de fixação.
Şu cıvata ile tutturulmuş kapı kabini tutuyor ve diğeri ilerideki kompartmanı.
Aquela porta trancada leva-nos à cabine, e a outra à parte de trás do compartimento.
"Geniş dişli altıgen bir cıvata altında bulunan gazetede saat 16.00 yuvarlak içine alınmış."
"Jornal encontrado debaixo de uma cavilha sextavada com um círculo á volta das 16h."
Bir kağıt parçasını tutan demir bir cıvata.
Um ferrolho de ferro a fazer peso num bocado de papel.
Peki ya cıvata?
E o ferrolho?
Cıvata başında üç tane baş harf var :
Há três iniciais na cabeça :
Cıvata çelik değil. Demir.
E o ferrolho não é de aço, mas sim de ferro.
Sen burada benimle kal ve cıvata üstünde çalış.
Fica aqui comigo, para decifrarmos isto do ferrolho.
Buhar borularında 15 cm'lik demir cıvata kullanıldı. "
O ferrolho de ferro de 15 cms era usado para juntar tubos de vapor.
Evde uzmanlık gerektiren tamirler yapacağım birkaç cıvata keskisi ya da tel makasına ihtiyacım var.
Ouça, Pai. Estou a planear umas reparações em casa, e preciso de uma chave de corte ou um alicate, qualquer coisa para tirar o cadeado da minha caixa de ferramentas.
Dayanıklı cıvata keskilerinin yardımıyla, kamerayı artık ömrünü tamamlamış olan robot gemiden keserek ayırdı.
E com a ajuda duma turquês, cortou a câmara da nave robótica defunta.
Her cıvata ve devreyi ilk adım gibi bilirim.
Sou a primeira a saber de todos os circuitos.
Bu da her bir cıvata ve somunun- 3 ay önce yaptığınız gibi mi?
Ou seja, entrar no poço e examinar tudo. - Como a que fizeram há três meses?
Cıvata kesici kullanmışlar.
- Usaram alicates de corte.
Tek ihtiyacımız cıvata keskisi ve mengene.
Só vamos precisar de um alicate de corte e de um torno.
Ben en çok cıvata keskisini seviyorum.
Cortadores de arame são os meus preferidos.
Yoksa Bayan Cıvata'nın beni boğarak öldürmeye çalışmasından mı?
Ou a maluca que tentou me esganar?
Bir kulağında sadece 9 küpe olan bir kız. ... diğerinde 7, burnunda bir tane, ve dilinde de cıvata...
Uma vez estive com uma rapariga que tinha nove brincos nesta orelha sete brincos na outra, uma argola no nariz, um parafuso na língua.
Yani, onları seviyorum bir adam anlatmak, ve cıvata.
Quer dizer, se dissermos a um tipo que o amamos, ele evapora.
Hey, cıvata, çöpü karıştırırken, kendi testislerine de rastlamış olabilir misin?
Garanhão, enquanto andavas a vasculhar o contentor do lixo não encontraste os teus próprios testículos?
Herhangi bir noktada, cıvata ve somunda birleştik.
Qualquer intelectual junta parafusos e porcas.
Tüh. Arkadaşımızı kurtarmaya geldik, seni hain cıvata çuvalı.
Viemos resgatar o nosso amigo, saco de parafusos do mal!
Bunun yanı sıra, bu cıvata torbası o işleri başaramazdı.
Além disso, este balde de parafusos não conseguiria ir até lá.
Bu cıvata tamamen gevşeyip çıkmış. Boşta kalmış.
Este parafuso foi desaparafusado.
- 1.7 x 4 numaralı cıvata.
- Parafusos de 1.7x4
Hadi gel, bunun için cıvata keskisi bulalım.
Sim, anda. Vamos arranjar-te algo para quebrar as algemas.
Bir vida, bir cıvata, aklına ne gelirse.
Um parafuso, qualquer coisa... O que tem aí?
Katilin silah tercihi cıvata keskisi.
Arma escolhida? Alicate de corte. Observe.
Hem de cıvata keskisiyle?
- no meio da noite? - Com alicate de corte.
Bayan, bir kaç cıvata ve yeni boya ile eskisi gibi olacak.
Com uns parafusos e uma pintura nova, vai ficar como novo.
Eskimiş cıvata başlarını temizledim. Hey!
Desencantei umas peças antigas.