Vede Çeviri Portekizce
324 parallel translation
Dişi kaz, erkek kaz ya da kaz yavrusu, vede sudaki ördek, büyüyen yetişen her şey canı çektiğinde söylüyor... "
tudo o que cresce, seja gansa, ganso ou filhote, e o pato na água também, diz, quando sente :... "
Eminim Verdi'nin aşina melodileri bu gece kulaklarınızı dolduracak... Bayan Claypool'un banka hesabı da muhtemelen yarın sabah dolacak.
Tenho certeza que hoje retornarão á sua memória as melodias de Vede, e é provável, que amanhã retornem os cheques da Sra. Claypool.
- Bakın!
- Vede!
Ama bakın!
Mas vede!
Pencerelere dikkat.
Vede as janelas.
Bakın geliyor işte dertli dertli zavallı, kitaba dalmış.
Vede, ali vem o pobre lendo com séria atenção.
Şu alımlı, görkemli yüze bak bir.
Vede que graça se espelha na sua fronte.
Baksana, nasıl da solgun yüzü.
Vede como é pálido o seu fulgor.
- Şu hâle bakın, kralım.
vede, senhor!
Gördünüz mü hâlini, yüce Tanrım?
- Vede isto, meu Deus!
İşte hakkını alanın lanetli kellesi!
Vede... onde está a maldita cabeça do usurpador.
Hayır, bunun için çok akıllısın vede gerçekte başkalarını da kandırabilirsin senin gibilerinin ne tür olduğunu bilmeyenleri...
Não! És muito inteligente para isso. Mas não és suficientemente inteligente para perceberes... que ele não quer nada com ninguém como tu.
Ama gördünüz, gün nasıl çabuk karardı.
mas vede como o dia logo ensombreceu.
Şu koluma bakın, kurumuş dal gibi büzüştü.
Vede, meu braço se parece com uma vara seca e queimada!
Bakın, Dük Hazretleri iki din adamının arasında.
Vede onde se tem Sua Graça, entre dois clérigos!
Bakın, elinde de bir dua kitabı var.
e vede, um livro de orações entre as mãos...
Bak, dudağını ısırıyor.
Vede, o lábio mordendo está.
Bakın bakalım kargılarım sağlam mı, çok da ağır olmasınlar.
Vede se são firmes minhas lanças, mas não pesadas demais.
Ve o bana dedi ki " Gözlerinle yeni ülkeyi gör.
E disse-me, " " Vede a nova terra com teus olhos.
- Sorun değil Çünki sende bildiğim tüm almanlar gibisin, vede bildiklerimi belkide kendime saklamalıyım.
É tudo de alemão que conheço, e talvez que queira conhecer.
Öyleler. İşte bak, zırhım yok.
Vede, näo possuo armadura.
Bakın, yürüyorum!
Vede, eu ando!
İşte, her zaman sizinle olacağım, hem de dünyanın sonuna kadar.
E vede... estarei sempre convosco... até o final dos tempos.
Komutanı herkes severdi.
Vede, senhor, eles gostavam muito do guardião. - Quem é que gostava dele?
Hey! Yakalayın beni!
Eh, vede lá se me agarrais!
Eve dön...
Vede-me isto!
Ama dinle.
Mas vede.
- Dön. Benvolio. dön ve ölümünü gör.
- Voltai-vos, Benvólio, vede vossa morte.
Bak, nasıl da dayamış yanağını eline!
Vede como ela encosta o rosto à mão!
Gördünüz mü nefretiniz nasıl bir cezayı buldu. Tanrı, mutluluğunuzu sevgi ile öldürdü.
Vede que maldição caiu sobre vosso ódio, para que o céu encontre forma de matar vossas alegrias com amor.
İşte, zorbanın lanetli kellesi.
Vede a cabeça amaldiçoada do usurpador.
- Ne yapıyorsun orada soytarı? - Affedin madam, beni ayartmanızı dilerim.
- Vede onde pondes os pés, bobo!
Tuzaklarınız işe yaramıyor. Ve annenizin şatosuna ne yaptığınıza bir bakın.
As vossas armadilhas não funcionam e vede o castelo da vossa mãe!
Çiçeğe bak.
Vede a flor.
İlk defa olarak, çiçeklere bak.
Vede as flores pela primeira vez.
Efendimiz, O Sir Robin değil mi!
Vede, senhor, é Sir Robin!
- Bakın! Pasta geldi.
- Vede, aqui está o bolo!
Gaius ve Lucius'u getirdim, güle güle demeye.
Vede, trouxe Gaio e Lúcio para se despedirem de vós.
Ayrıca bu gelip geçici bir şeyse, cesaret vermek gibi olmasın ama, kim bilecek?
E se houver uma coisa ou outra por fora, de vez em quando, vede bem que não estou a encorajar-os, quem saberá?
Görüyorsunuz ya Caesar, deminki gibi çingeneler ve baldırı çıplaklar bile evliliğin ve bir aile yaşamının erdemini nasıl da benimsiyorlar!
Vede, César, agora até vagabundos e saltimbancos como aqueles reconhecem as virtudes do casamento e da vida familiar.
Biliyorsunuz, hayatımın akışı içinde birçok insan tanıdım.
Vede, durante a minha vida conheci muitas pessoas.
Şuna bakın.
Vede isto!
- Bak ne yaptı! Ne yaptı!
- Vede o que ele fez!
Köleler ona göz-kulak olsunlar, oyun oynarken onu dışlamayın.
Vede se os escravos o vigiam e não o excluais dos jogos.
Bakın bizi ziyarete kim gelmiş! Gnaeus Domitius.
Vede quem veio fazer uma visita, Gneu Domício.
Praxis, şuna bak.
Praxis, vede isto.
Görüyorsun ya...
Vede...
- İşte ellerim!
- Vede!
Bakın efendimiz, geliyor.
- Vede, meu senhor, aí vem!
Bak!
Vede!
İşte!
- Vede.