Vem Çeviri Portekizce
71,888 parallel translation
Strictly Ballroom'u izliyorum.
Estive a ver o Strictly Ballroom - Vem dançar!
Birazdan sizinle görüşecek.
Só um minuto, ele vem já.
Haydi dans edelim.
Vem dançar connosco.
Strictly Ballroom'u hatırlıyor musun?
Lembras-te do Strictly Ballroom - Vem dançar?
Jess, bir sorunun varsa bana gelirsin, çözeriz.
Jess, ouve, se tens um problema, vem ter comigo e resolvemo-lo.
Hemen, lütfen.
Vem já, por favor.
Er ya da geç gerçekler ortaya çıkacak.
Mais cedo ou mais tarde, a verdade vem à tona.
Alex, gel de otur.
Alex, vem sentar-te.
"Hiçbir şey yoktan var olmaz."
"Do nada, nada vem."
Okuldan sonra evime gel.
Vem a minha casa depois da escola.
Beşinci dersten sonra bana gel.
Vem ter comigo depois do quinto tempo.
Annen birazdan seni alacak.
A tua mãe vem buscar-te daqui a pouco.
- Benimle gel.
- Vem comigo.
Her zamanki torbacım eve gelir ama son torbamı dün Marcus'a verdim.
O meu tipo do costume vem a casa, mas dei o meu último saco ao Marcus ontem.
Burada harcanan her dolar sınıftan eksiliyor.
Cada dólar gasto aqui vem das salas de aula.
Ölüm, tecavüz, sırada ne var?
Morte e violação. Que merda vem a seguir?
O geliyor mu?
Ela vem?
Alex'in evine gel, buluşalım.
Vem ter comigo a casa do Alex.
Bir şey hatırlarsan ya da duyarsan önce bize söyle, tamam mı?
E se te lembrares ou ouvires alguma coisa, vem dizer-nos primeiro, sim?
Gel.
Vem.
İç çamaşırınla gir.
Vem de roupa interior.
Sonra gel, adam gibi konuşalım.
E depois vem ter comigo e falamos como adultos.
Gelmiyor.
Ele não vem.
Yine de bir ara uğra, tamam mı?
Mas vem visitar-nos de qualquer maneira, sim?
Baban iş yerinden geliyor.
O teu pai vem a caminho do trabalho.
Ne yapıyorsun sen?
Que raio vem a ser isto?
Benimle iskelede buluş.
Vem ter comigo ao cais.
O çeşit bir sorun yaşarsan gelip beni gör.
Se andas a ter problemas dessa natureza... Vem ter comigo.
Herkes birazdan burada olur.
Logo vem aí gente.
Bir tane geliyor.
- Vem aí um.
Evet.
Vem cá. Sim.
Hadi kalk şimdi.
Vem.
- Komedide üç, ugurlu rakamdir. - Bu bir tuzak!
- A comédia vem em trios.
- Ne yapacagiz simdi? ! - Bizim için geliyor.
Ele vem atrás de nós.
Gelmiyor musun Noob Noob?
Não vem, Noob Noob?
Burası sakinken gelirdi.
Vem cá quando isto está mais tranquilo.
Olacaklara hazır olmalısın.
Temos que saber aquilo que aí vem.
Eric, Munk geliyor.
Eric, o Munk vem aí.
Freya, tıp sürekli ilerliyor.
Freya, em medicina, tudo vem com tempo.
Benimle Phoenix'e gel.
Vem para Phoenix comigo.
- "Benimle Phoenix'e gel." cümlesinin duyduğun en romantik şey olmadığını biliyorum.
Eu sei que, "vem para Phoenix comigo" não é a coisa mais romântica que tu já ouviste.
Diş perisi senin için gelecek tamam mı?
A fada dos dentes vem ter contigo.
İşte geliyor. İşte burada.
Aí vem ele!
Ne bok yiyorsunuz be?
Que merda vem a ser esta?
Kazanırsam, Bay Çarşamba ve benimle birlikte gelirsin işimiz bitince yine bir vuruş hakkın olur.
Se eu ganhar, vem comigo e o Sr. Wednesday, e poderá tentar o golpe depois de terminarmos.
Yürü benimle.
Vem comigo.
Pekâlâ, yaklaş bakalım.
Muito bem, vem cá.
Gurur güç değildir. Peki savaş konusundaki bu engin bilginizin kaynağı nedir Amiral?
De que vasta fonte de sabedoria do campo de batalha vem a sua inspiração, Almirante?
Mürettebat önce gelir.
A tripulação vem primeiro.
Şuna bir baksana.
Vem dar uma olhadela nisto.
Tatlı için gelir.
Vem comer a sobremesa.