Verba Çeviri Portekizce
120 parallel translation
Ödülü kazanırsanız, bu kendi zaferiniz olduğu kadar... - onun da zaferi olacaktır, anlıyor musunuz?
Divertida, e se conseguir a verba, bem, você pode considerar a vitória tanto dela quanto sua, você me entende?
- O ödülü garantiledik. - Biz mi?
- Nós praticamente conseguimos a verba.
Konservatuar para toplayıp... bu ödülü almam için beni buraya gönderdi.
O conservatório forneceu dinheiro... para que eu pudesse vir e conseguir essa verba.
Ödülü senden geri almaları korkunç tabii.
Claro, foi terrível tomarem a verba de você.
Bunu yapmak zorundaydılar. Larrabee Vakfı, kurucusunu... kefaletle hapisten çıkarmaya alışık değil.
Eles tinham que fazer isso, a Fundação Larrabee não está acostumada... a ter que pagar fiança aos que recebem sua verba.
B.A. buraya cebimde banknotlarla gelmedim.
BA, eu não tinha grande verba.
Çıkarılmamın sebebi başkaymış. Güya bütçede bu yıl takıma yeni bir oyuncu almaya para yokmuş.
Não, é porque a verba não é suficiente... para mais um ginasta.
Maddi sebeplerden ötürü eski okulum kapatılmıştı.
Minha velha escola havia fechado por falta de verba.
Ama 3 kişi var. Paramızdan kesmeseler iyi ederler.
Espero que não nos cortem a verba.
Ve sonra burada sizin talebiniz var 25 Numara'lı deneğin kehaneti dolayısıyla daha fazla fon ayrılması.
E este seu pedido de... aumento de verba... baseado numa premonição da Nº25.
Bunu da şu toplama ekleyelim.
Vamos juntar essa verba.
Bu ek yardımlar halen başarısız durumdaki programa ne şekilde yardımcı olabilir?
Acredita que mais verba reverterá o fracasso desse programa?
Ve gene bizi temin edebilirsiniz ki, fonlarda yapılacak artırma, gizli bir askeri harekat için kullanılmayacak.
Pode dar-nos a certeza de que esta verba, este agravamento, segundo as suas palavras, não será gasta com campanhas militares encapuçadas.
DEA'ye göre buranın hükümeti paralara el koymak istiyor.
A DEA teme que o governo colombiano queira confiscar esta verba.
Üzgünüm ama laboratuar alanı kısıtlı, para daha da kısıtlı. - Projeyi iptal etmişler.
Sinto, mas há pouco espaço no laboratório e pouca verba.
Burada laboratuarım, ödeneğim ve geleceğim yok.
Não tenho nem laboratório, nem verba.
Ben sadece, para yatırmaları için insanların dikkatini çekiyorum. Ve kendimizi daha ilerde gibi gösteriyorum, hepsi bu.
Só tento conseguir verba... exagerando o que descobrimos.
Bir sonraki beyazınızı iki saat içinde alacaksınız.
A sua próxima verba de branca será em duas horas.
Hatırlamıyorum.
Cortaram a verba, acho.
Yazık ki, ayrılan para iptal edilmiş.
Infelizmente, já não há verba.
Ordu... Kaynaklarımın çoğunu karşılıyorlar, Onlara göre...
Eles fornecem a maior parte da minha verba, o que restou dela...
Senaryonu onaylarım.
Diga a verba!
Hiçbir yere gittikleri yok. Zaten paraları da yok. Öyle bir şey olmayacak.
Não arranjam a verba, já deixei de ter esperanças.
Nede hala tamir edilmemiş? Duyduğuma göre Başkan Quimby onun için ayrılan bütçeyle gizli bir yüzme havuzu yaptırmış.
- Diz-se que o presidente Quimby gastou a verba numa piscina para ele.
Hükümet bu rakamı nasıl düşürecek?
Como se propõem reduzir esta verba?
Brewster, sistem işe yararsa sana her türlü fonu sağlarım.
Brewster, se isto resultar receberá toda a verba que quiser.
İkisini de. Ama onun parası vardı.
Ele usou os dois, mas tinha verba para tal.
Böyle bir iş için ne yeterli fonları ne de kapasiteleri var.
Não têm verba nem capacidade para tal empreendimento.
Belki de Bush, FBI'ın terörle mücadele ödeneğini neden azalttığını düşünüyordu.
Ou estaria a tentar lembrar-se o que o teria levado a reduzir a verba do FBI destinada ao terrorismo?
- Öyle mi? . Gerçekten mi?
- Sim, consegui a verba.
Başkan işi piç etti, çünkü bütçede bununla ilgili madde vardı.
O "Mayor" lixou-o, porque a verba estava no orçamento.
- Ne yapmamı istersin, Belediye Meclis üyesi? Birinci bölgedeki karların kürenmesi için çoktan ayrılmış parayı bu işe mi aktarayım?
Devo desviar a verba já aprovada para a remoção da neve neste Inverno?
Bütçede buna para ayrılmış, hatta 6 aylık bir gecikme yapılsa bile bir kaç milyon dolar ekstra kalır.
A verba está no orçamento, mas até um atraso de seis meses poupa dois milhões.
Meclis üyesi, akademi sınıfı için..
" O Comissário reconheceu que a verba já constava no orçamento
Basit bir hayat sigortası poliçesi için görülmedik miktarda bir ödeme.
É uma verba invulgarmente alta para um simples seguro de vida.
Bu süre içerisinde kalıcı bir ordunun varlığının gereksinimini ilk fark eden kişi oydu. Ancak ta ki büyük bir buluş yapana kadar inanılmaz maliyetler oluşacaktı.
Então, quando Eisenhower foi presidente... havia um imenso e novo fluxo de verba... para as indústrias da defesa.
Bütün gece dans için ayrılan bütçeyi inceledim, okul bizden bu kadar parayla nasıl...
Passei a noite toda a rever a verba para o baile. Não sei como a escola espera que...
Bunun peşinden gitmek istiyorsan, seni onaylıyorum ama buna para yatırmam.
Se quiseres levar essa avante, tens a minha bênção, mas não vou meter um cêntimo da nossa verba.
Bu para on yıl'a bedel.
Lá se vai a tua verba de leitura para esta década.
Dinle, bu işten fazla para kazanamayız.
Olha, a verba para este trabalho não será muita.
Yüzey temizleyici bile alacak bütçemiz yok.
Nem sequer há verba para limpa-vidros.
Satın almak, rüşvet vermek için bütün paramı en iyi dört kimliğimi harcadım, elde var sıfır.
Usei o dinheiro todo, a verba do suborno, quatro das minhas melhores identidades e nada.
Ne kadar lazım?
Qual é a verba em causa?
E, bu partiyi yapmazsak batarız.
E, a festa será um fiasco, se a verba for escassa.
Diğer taraftan da... Bir sonraki kesintiler sırasında yumuşak yüzlü birine sahip olmak, fena fikir değil.
Mas por outro lado, ter alguém para abrandar os cortes de verba durante o próximo orçamento
Birkaç ay ve bir sürü atışmanın sonunda nihayet bütçe önerimi kabul ettirebildim.
Bem, levou alguns meses e muita argumentação, mas o meu pedido de verba foi finalmente aprovado.
Yeteri kadar çalışanımız ve ödeneğimiz yok.
Temos falta de pessoal, estamos sem verba.
O makaleler sayesinde...
Pois saiba que foram os artigos que ajudaram a me tornar um dos finalistas...... na disputa pela verba Larrabee.
Hoşçakal.
- Eles nos dão verba.
Bütçe darlığı yüzünden işinin yarım kaldığını görmekten nefret ediyorum.
Horrível ele não poder acabar o projeto por falta de verba.
Yatırımlarımın hayat için olduğunu söyleyebilirim.
Sim, minha verba seria garantida a vida toda