Verdes Çeviri Portekizce
1,935 parallel translation
Hayatımda gördüğüm en yeşil gözlerdi.
Os olhos mais verdes que alguma vez vi.
Hayır.
Do Partido dos Verdes?
Şimdi oldukça yeşillermiş gibi gözüküyorlar.
Mas agora parecem muito verdes.
Bundan sonra Yeşil Altın geçerli.
Agora, só das verdes.
Yeşil, annesi gibi.
Verdes. Como os da mãe.
İnsan bokuna konan şu büyük, yeşil sinekler var ya, anlamı o işte.
Mbukanes são aquelas moscas verdes que comem a nossa merda.
Spor ayakkabı ve yeşil şalgam... -... satan elli tane dükkân.
50 lojas a vender ténis e nabos verdes.
Dört yaşında, sarı saçlı, yeşil gözlü. 16 Kg ağırlığında...
Tem quatro anos, cabelo louro e olhos verdes, pesa 16 kg...
Buna ne dersiniz, bej rengi, biraz yeşile çalan yarı Berberi Halısı tarzında biraz daha kısa tüylü?
O que acham desta com tonalidades verdes e beges, meio lisa e meio aveludada? Os vossos cães podem andar aos saltos nela, mas não deixa de ser confortável. O que acham?
Yaprakları yemyeşilmiş.
Tinha folhas novas e verdes.
Özellikle yeşil olanları.
Especialmente os verdes.
Sadece kaliteli ev eşyalarına alerjim var.
É que sou alérgica a móveis verdes.
Bu prensipler yüzünden bir gün bir uyanacağız yeşil bereliler etrafımızı sarmış ve anlamadığımız bir dilde emirler yağdırıyor olacaklar.
Graças a princípios como esses... vamos acordar um dia... rodeados de boinas verdes restaurando a ordem, e discursos do exterior.
Yeşil gözler...
Olhos verdes..
'Cunku geri dondugumde - Gordugum en guzel yesil gozler icin mucadele edecegim!
Porque eu vou voltar... e vou querer para mim o mais lindo par de olhos verdes que já vi!
Karbon dioksiti havadan alıp, yerine oksijen koymak bize ne kadara patlar bilinmez ama yeşil bitkiler bunu bizim için yapıyor.
Quanto nos custaria retirar o dióxido de carbono do ar e substituí-lo por oxigénio, que é o que todas as plantas verdes fazem por nós.
Her tarafı yeşil parıltılarla kaplı yeşil elbisesi ise onu uyutabilirmiş.
E o vestido verde, cheio de centelhas verdes, podia fazê-la dormir.
Hayalet köpeklerden ve etrafın yeşilliğinden dem vuruyorsun...
Essa conversa de cães fantasma e de coisas serem verdes.
... beni yeşil çalıların üzerinde yatırdı.
Ele fez-me descansar nos pastos verdes.
Eller havaya, yoksa hepinizi mıhlarım. Yoksa havuç ve ıvır zıvırla akşam yemeği yaparım sizi.
Levanta as mãos para o céu ou ficarás tão cheio de chumbo, que posso servir-te ao jantar com cenouras e verdes e sem tarte!
Güzel, güzel gözler, yeşilller ve birazcık mavi..
Olhos lindos. Verdes... com pequenas pintas azuis..
Ayrıca, onlar iki yeşil mango.
Além do mais, esses dois ainda estão muito verdes.
Şimdi ise, bahçelerini yeşil tutmak isteyen haftasonu botanistleri için bu zeytin ağacı fidanı, hazır kökleri ile kendi özel otantik kiremit saksısının içinde geliyor.
Agora, para o botânico de fim-de-semana, que quer ficar com os dedos verdes esta muda de oliveira vem pré-plantada no seu vaso original de terracota.
Bir daha da yeşil muz getirme.
E não compre bananas verdes.
Yeşiller, pembeler, maviler, hatta griler bile parlıyor İtalya'da
Verdes, castanhos, cores rosas, azuis até cinzentos que se vê. Isso é a Itália.
Sarışın, muhtemelen, yeşil gözlü ve esmer.
Loura, provavelmente. Olhos verdes e bronzeada.
Bir bak haline. Korkudan titriyorsun.
Olhe só para si, a tremer como varas verdes.
Priscilla, bu yeşil duvarlar ne için?
PRISCILLA, para que são estas paredes verdes?
Yeşil askerlerden oluşan koleksiyonunun mu?
Eu não sei. Sua pequena coleção de soldadinhos verdes?
Bay Ronson, Neden bize Yeşil Berelilerin komutanı olduğun zamanki maceralarını anlatmıyorsun?
Sr. Ronson, porque não nos fala das suas aventuras como capitão dos Boinas Verdes?
O kadar yeşil ki...
Tão verdes
Çünkü geri dönmem, o güzel yeşil gözlerine bakmam ve sana... seni sevdiğimi söylemem gerekiyordu.
Por que tinha de voltar e ver esses lindos olhos verdes e dizer-te que te amo.
Onlar yeşildi.
Eram verdes.
Yeşil kontakt lens.
Lentes de contacto verdes.
Clark, Daniel Kim öldü! Ve oradaki tüm yeşil noktalar, bir bir kırmızıya dönüyor!
Clark, o Daniel Kim está morto, e todos os pontos verdes, estão a ficar vermelhos, um por um.
Böylece o yeşil gözlerine bakıp... o harika dudaklarını öpebileceğim.
"para poder olhar para os teus olhos verdes e beijar os teus lábios."
Beyaz, yeşil ve mavi çok şirin değil mi?
aqui tens alforrecas brancas, verdes e azuis, são bonitas?
İki yeşil biberi doğradın.
Tem aí dois pimentões verdes picados.
İki yeşil biber doğrayın.
Dois pimentões verdes picados.
Heryerin halısı değişecek. Kırmızı ve yeşil olmayacak.
Quero novas alcatifas em todo o lado, nada de vermelhos nem verdes.
10 "yeşil ruh" un bir mentollü sigara kadar zarar verdiğini düşünün.
Imagine, dez "espíritos verdes" fazem tanto mal quanto 1 cigarro de mentol.
Yeşil olduklarını söyleyebilir misiniz?
Diria que são verdes?
Bunu hep yeşil ışığı yakalayarak başarabilir.
Ele teria que apanhar todos os semáforos verdes.
Senin kapımda o suçlu yeşil gözlerle dikildiğini anımsıyorum. İçeri girmeye korkuyordun, çünkü büyükanneni biliyordun, başına açtığın sorun ne olursa olsun, o, seni yargılayacaktı.
Lembro-me de ti no meu alpendre com esses olhos verdes, com medo de entrar, porque sabias que a tua avó... te ia julgar, indecentemente do tipo de problema que arranjasses.
Küçük Yeşil Kıvırcıklar mı?
Homenzinhos Peludos e Verdes?
- sinyal iki yeşil yıldız işaret fişeği. - tamam.
O sinal são dois foguetes luminosos verdes.
Küçük yeşil adamlar mı?
Homenzinhos verdes?
Yeşil değil... gri.
Não são verdes, cinzentos.
İrlanda'ya hoş geldiniz. Beş dakika içinde inişe başlayacağız.
Onde os montes são verdes, os rios são limpos, e as camisolas são tão grossas, que uma freira o podia esfaquear no peito... e não lhe fazia diferença.
- Küçük yeşil adamlar.
Pequenos homens verdes.
Ne?
verdes?