Verdik Çeviri Portekizce
5,351 parallel translation
Zihinsel durum degisikliginden dolayi Naloxone ve nobetleri yuzunden benzodiazepin verdik.
Está a tomar Naloxone para o seu estado mental alterado e benzodiazepina para controlar as convulsões.
Porto içmeye karar verdik.
Optámos por um Porto.
Ama içimizden birinin, erkekler gecesini sinir bozucu bir şekilde son dakikada ekmeye eğilimi olduğundan beri içimizden başka birisinin seni evinden alarak bizi ekme ihtimalini ortadan kaldırmaya karar verdik. Birileri şu...
- Sim, éramos, mas um de nós tem uma tendência mesmo chata de baldar-se há última da hora na Noite dos Rapazes... então decidi vir buscar-te, negando a possibilidade de baldares-te.
Bu az kalsın ölüyordu ama ona kan verdik.
Este quase morreu, mas fizemos-lhe uma transfusão de sangue.
Sahadayken bir karar verdik işte, Claudia.
Tomámos uma decisão, Claudia.
Gitmesine izin verdik.
Eles deixaram ela fugir.
Gözetim için biraz daha burada tutmaya karar verdik.
Só a queremos manter um pouco mais de tempo para observação.
Bu öğleden sonra salıverdik.
Tive que deixá-lo ir esta tarde.
Şu anda buna neden başlamana izin verdik diye düşünüyorum.
Pergunto agora porque te deixámos começar com isto.
Bu gece ona yeterince şans verdik.
Já lhe demos a oportunidade de dizer a verdade.
Dergiye de çalışmayı sahtekarlıkla suçlayan mailin, aslında kendisinin sahte olduğu bilgisini verdik.
Nós já avisamos o jornal onde o estudo dele foi publicado que o email que o acusou de fraude era, ele próprio, uma fraude.
Terapinin işe yaraması için deneklere çekimleri izlerken kimysasal açıdan telkin edici ve hatırlamasına yardımcı ilaçlar verdik, ama gereğinden fazla gerçekçi oldu.
Para a terapia funcionar, precisávamos de colocá-los num estado sugestivo induzido quimicamente para verem o vídeo, mas foi muito real.
- Evet. Hepimiz hak verdik.
Pois, todos concordámos que ela tinha razão.
Bilginiz olsun, insan ırkını çok feci satmaya karar verdik.
Só para que saibam, planeamos trair a raça humana à grande.
İnsanlara son dakikada haber verdik. Dışarıda hava da soğuktu.
Só nos juntamos na última parte, estava frio na rua, por isso...
Zamanında mercimeği fırına verdik tabi, orası başka.
Quando é hora de fazer bebés, fazemos.
Bu ölmüş ruhlardan büyük bir bedene şekil verdik.
Através destas almas perdidas moldamos a estrutura para o nosso "Membros."
- Onlara isim verdik.
- Demos-lhes nomes.
Bu yüzden size çatalları verdik.
Foi por isso que vos dei os garfos.
Size iki embriyo teklif etmeye karar verdik.
Estamos preparados para lhe oferecer dois embriões.
Biz de aynen böyle tepki verdik.
Essa também foi a nossa reacção. A boa notícia é que não apresenta sintomas.
- Neden ona o hapları verdik ki?
- Porque é que lhe demos aqueles comprimidos?
- O hapları ona biz verdik.
- Fomos nós que lhe demos aqueles comprimidos.
O hapları ona biz verdik.
Fomos nós que lhe demos aqueles comprimidos.
- Resmi olarak karar verdik mi?
- Oficialmente?
Biz kapı kapı dolaşacaktık ancak seninle çalışmaya karar verdik.
Andámos a ver as nossas opções e decidimos casar contigo.
Ama hep üstesinden geldi nasıl o bize arka çıktıysa biz de ona destek verdik.
Mas conseguiu sempre superá-los. E nós apoiámo-lo, assim como ele nos apoiou.
Hampton Sanat Gezisine bunları ödünç verdik.
São apenas peças para emprestar à Hamptons Art Walk.
Binbaşı Hewlett'la görüştükten sonra. Durumunuza sempatisi vardır ayrıca. Tek şartla kocanızı bağışlamaya karar verdik.
Depois de conferenciar com o Major Hewlett, que também simpatiza com a sua condição concordámos em perdoar o seu marido sob uma condição.
- Bu gece için büyük bir sipariş verdik.
O grande banquete que marcámos esta noite.
Tehlikeli yabancıları anlatıp yanına düdük verdik sonuçta.
Nós já falámos do perigo dos estranhos e demos-lhe aquele apito.
Sınır Savaşları'nda insan anılarını ve DNA'sını insan gibi görünüp, davranan ajanlar yaratmak için Indogene gönüllülere verdik.
- Lá no fundo, és. Nas Guerras Pálidas, enxertámos memórias e ADN humanos em voluntários Indogene para criar espiões que parecessem e agissem como humanos.
Baban ve ben her şeyi geride bırakmaya karar verdik.
O teu pai e eu decidimos seguir em frente.
Yolda iki ünite kan verdik ama çok fazla kan kaybediyor.
Recebeu 2 unidades no caminho, mas está a perder muito sangue. - Posso ver?
Ama bebeğim, zaten bir düğün pastası siparişi verdik. 1.300 dolar.
Mas, bebé, nós já pedimos um bolo de casamento.
- Evet, senin için zor olan durumu kolaya çevirmeye karar verdik.
- Sabem? - Sabemos. Sabemos como tem sido difícil.
Henüz basına verdik.
Acaba de ser publicado na imprensa.
Seni bulduk, sana zarar verdik, dinlensen iyi olur.
Nós iremos encontrar-te e magoar-te, então, é melhor descansares.
Bizden kimse onu canlı teslim etmemizi beklemiyordu. Bu yüzden... Bizde onu hiç teslim etmemeye karar verdik.
Ninguém esperava que o entregássemos vivo, então... decidimos não entregá-lo.
- Verdik.
- A coagulação?
Ben de seni seviyorum. Birbirimize bağlılık sözü verdik.
Eu também te amo, e temos um compromisso.
Peki, söylesene ne zaman ev aramaya karar verdik?
Certo, lembra-me. Quando é que decidimos que íamos procurar casas?
- Paige, gitmene izin verdik işte.
- Paige, deixámos-te ir.
Aslında tüm bu şaşaalı seremonilerin yerine Büyükanne'nin Yeri'nde kutlama yemeği yemeye karar verdik.
Na verdade, decidimos... deixar de parte toda a grande cerimónia e fazer uma bela festa... na Avozinha.
Ona biraz oksijen verdik.
Demos-lhe oxigénio.
Onlara yeni yaşam verdik...
Nós demos-lhe uma vida nova.
Aptal değilim. - Steve'ye bir şans verdik.
Sra. Després, já demos uma oportunidade ao Steve.
Kararımızı verdik.
O povo decidiu.
Ama onu geri alabilecek 7 kişiyi koruyacak bir şey yaptık. Samaritan'a bir kör nokta verdik.
Tivemos de nos contentar em proteger as 7 pessoas que podem ser capazes de o recuperar, então, demos ao Samaritano um ponto cego.
- Ona özgür olması için her şansı verdik ama yine de geri döndü.
- Pai, tendes de...! - Demos-lhe todas as hipóteses de ser livre ; porém, aqui está ele.
Ölmesine izin verdik.
- Nós deixamos ele morrer.