Verdiğin Çeviri Portekizce
5,611 parallel translation
Söz verdiğin gibi Raina'yı getirdin.
O Ward entregou a Raina, como prometido.
Seni en çok değer verdiğin şey ile ayrı düşüreceğim...
Vou tomar o que tu mais te importas nesta vida,
Yemeğe kalmama izin verdiğin için teşekkür ederim.
Só quero dizer obrigado por deixarem-me ficar para jantar.
Bana verdiğin o Roomba şeyini neden geri verdim sanıyorsun?
Porque é que achas que devolvi aquele robot aspirador que me deste?
Bana verdiğin morluğun bedelini ödemenin zamanı geldi.
- Vim pagar por aquele olho negro.
Verdiğin ölüm zamanını kullanarak kuş kamerasından görüntü aldım.
Usei a hora da morte que me deste para retirar as gravações correctas da câmara de aves.
Brittany'nin evde kalmasına izin verdiğin için teşekkürler.
Ouve, obrigado por deixares a Brittany morar connosco.
Lois, bu sene Kevin'ın kız arkadaşını getirmesine izin verdiğin için sağ ol.
Ei, Lois, obrigado por deixares o Kevin trazer a namorada dele este ano.
Kalmama izin verdiğin için.
Por me deixares ficar.
Ödünç verdiğin için sağ ol.
Obrigada pelo empréstimo.
Tanrım, verdiğin nimetlere şükürler olsun.
Adorado Senhor, obrigado por este presente.
Kaynağının gizli olması, ona ne söz verdiğin ya da ne yaptığın umurumda değil onun buraya getirilmesini, sorgulanmasını ve ismini istiyorum.
Não me interessa se a tua fonte é confidencial ou que tipo de promessas fizeste. Quero-o aqui, interrogado, e quero o seu nome.
Sürmeme izin verdiğin için sağ ol.
Obrigado por me deixares conduzir.
- Kitty'e verdiğin iş için.
- Aprovas o quê? - Trabalhares com a Kitty.
O da para verdiğin her şey dedi.
"Qualquer coisa que custe dinheiro."
Bana verdiğin aether örneği bitmek üzere.
Aquela amostra de éter que me deste, está quase a acabar.
Bu, Charlotte'a güvenmeye karar verdiğin anlamına mı geliyor?
Isso significa que decidiste confiar na Charlotte?
Brian Addison'a verdiğin paran geriye geldi.
- O teu dinheiro de volta. O dinheiro que deste ao Brian Addison.
Roscoe'nun bizimle zaman geçirmesine izin verdiğin için sağol.
Ainda bem que decidiu deixar o Roscoe ficar connosco.
Ama verdiğin ceza yine de içime otururdu.
Mas as tuas punições sempre me irritaram.
Değer verdiğin tek şey.
A única coisa a que já deste valor.
Katolikleri koruyan kararların, izin verdiğin şiddet olayları...
Todas as escolhas radicais favorecendo os Católicos, toda a violência que permitiste...
Geçen gün bebek verdiğin için bulaşık yıkayamamıştın.
No outro dia, não lavaste a loiça por causa disso.
- Bana verdiğin bir anıdan.
- Das memórias que me deste.
İzin verdiğin zamanı hatırla.
Lembra-te de quando o fizeste.
Bana az önce zevk verdiğin yerlerde feci acılar yaşatma konusunda.
Uma dor horrível em todos os sítios onde acabaste de me dar prazer.
Çocuğu bize verdiğin zaman özgür olacaksın.
Quando ele desaparecer serás livre.
Tanrım, sana şükrediyoruz yüce ulusumuzu savunmak için silah arkadaşları olarak bize verdiğin fırsatlar için.
Senhor, damos graças pelas oportunidades que nos deste, de partir como camaradas para defender a nossa grande nação.
Hepimize verdiğin zaman için teşekkür ederiz.
Agradecemos-Te o tempo e a oportunidade de servir que nos deste.
Hawaii'lilerin dikkatini dağıtıyordun, karşılığında verdiğin ne peki?
A distraires esses havaianos e deste-lhes o quê?
Kız arkadaşının sana "baba" diyen kızına saksafon çektirmeye karar verdiğin zaman aklından ne geçiyordu?
Que te passou pela cabeça quando achaste que a filha da tua namorada, que até te chama "Papá", era uma boa opção para te fazer mamadas?
Taburum hakkında verdiğin karar ne peki?
E quais foram as suas decisões para o meu batalhão?
Roma'ya seyahat eden bir Sovyet mimar kadınına asla ona verdiğin elbiseleri giydirmez.
Um arquitecto soviético de viagem a Roma nunca vestiria a mulher daquela maneira.
Ancak bir çok kişi Vince'in filmi yönetmesine izin verdiğin için şaşırdı.
Mas surpreendeu ter deixado o Vince realizar o filme.
Travis, Vinnie filme verdiğin destek için teşekkür etmek istiyor.
Travis, o Vinnie queria agradecer-te todo o apoio que deste ao filme dele.
Haber verdiğin için teşekkür ederim.
Obrigada por me dizeres.
Anneme zarar verdiğin için seni ezeceğim!
Eu vou acabar contigo por magoares a minha mamã!
İşimi riske ediyorum ve senin bana verdiğin bu mu?
Pus a minha vida em risco e isto é o que me dá?
Bana verdiğin saat 20 yıl hızlı değilmiş yani.
Então o relógio que me deu afinal não estava adiantado 20 anos.
Bana verdiğin son şey buydu.
Foi a última coisa que me deste.
Senin verdiğin geçişe ihtiyacım yok.
Não preciso do teu perdão. Conhecemo-nos há muito.
Herkes Forbes'a verdiğin yazını çok beğendi.
Toda a gente aqui gostou da tua frase para a Forbes.
Verdiğin söze sadıktın.
Foste sincero nas promessas que fizeste.
Ben düşündüm ki... Bana verdiğin hayatın karşılığını bu şekilde ödeyebilirim sandım.
Achei que estava... a retribuir-te pela vida que me proporcionaste.
Bana verdiğin birkaç ay için teşekkür etmek istiyorum.
Quero agradecer-te por estes meses que me proporcionaste.
Sana bir şey söyleyim, ahbap, Kız arkadaşımı becermeye karar verdiğin an bir kara mayınına bastın!
Deixa-me dizer-te uma coisa, tu pisaste numa mina quando decidiste foder a minha miúda!
- Bana söz verdiğin şeyi yapmanı istiyorum.
Na sexta disseste...
Oynamama izin verdiğin için sağ ol.
Obrigado por me teres deixado jogar.
Verdiğin tüm o sikik sözlerden sonra.
Depois de todas aquelas promessas?
Bu çok bencilce çünkü... verdiğin her şeyi alıyorum ama ben bir şey bilmiyorum.
E isso é egoísta porque... porque levo tudo e não sei nada e...
Senin isteyerek verdiğin şeyi aldım.
Levei o que deste de livre vontade.