English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ V ] / Vermeyecegim

Vermeyecegim Çeviri Portekizce

6,522 parallel translation
Küçük bir serserinin saatimi, cüzdanımı almasına izin vermeyeceğim.
Eu não vou permitir que um ladrãozeco me leve o... relógio, a carteira...
Bu piçlerin görmesine izin vermeyeceğim.
Não vou deixar os bastardos verem que estou com medo.
Bir daha asla böyle bir şeyin başıma gelmesine izin vermeyeceğim.
Nunca vou deixar que aquilo me aconteça outra vez.
Bir daha asla kimsenin beni fahişesi yapmasına izin vermeyeceğim.
Nunca vou deixar que alguém faça de mim a sua escrava. - Percebes que...
Üvey pislik. Planlarımı mahvetmene izin vermeyeceğim.
Escumalha mestiça, não te deixo destruir-me os planos.
Devletin onu öldürmesine izin vermeyeceğim.
Ele é inocente, e eu não vou deixar o Estado matá-lo.
Sana hiçbir şey vermeyeceğim.
Não vou dar-lhe nada.
Bunu yapmana artık izin vermeyeceğim!
- Cabra maluca!
Herşey bitti! Oğlumu almana izin vermeyeceğim!
Não vou deixar que leves o meu filho!
Scott, bunu yapmana izin vermeyeceğim!
- Scott, não vou deixar que faças isto!
Bu benim hayatımın işi, ve batırmalarına izin vermeyeceğim.
É o trabalho da minha vida, e não deixarei que arruínem.
- İnan bana... O piçin gözümün önünden gitmesine izin vermeyeceğim. Asla.
- Acredite, nunca mais perco de vista esse bastardo.
İnan bana, hiçbir şey olmasına izin vermeyeceğim, tamam mı?
Confia em mim, eu não deixarei que nada de mal te aconteça, percebes?
Karşılıksız davalarda. Ee? Karşılık vermeyeceğim.
Eu sou bono, e muito.
Onlara bir şey olmasına izin vermeyeceğim.
Não deixo que lhes aconteça nada.
Iyi, ı'm vermeyeceğim herhangi kıyamet senaryosu içine almak,
O General falou muito bem de si.
Buna izin vermeyeceğim.
Está tudo bem.
Sana zarar vermeyeceğim.
Não vou ferir-te.
Sana zarar vermeyeceğim. İplerini çözeceğim.
Não vou ferir-te, vou soltar-te.
Anımı mahvetmene izin vermeyeceğim.
Não te vou deixar estragar o momento.
Kimsenin ona zarar vermesine izin vermeyeceğim.
Não permitirei que ninguém lhe faça mal.
- Everett, misafirlerimizi aşağılamana izin vermeyeceğim.
Everett, não quero que insultes o nosso convidado.
Sana daha fazla cevap vermeyeceğim, tamam mı?
Já não preciso de te responder a nada, está bem?
Bak Nadia, babana bir şey olmasına izin vermeyeceğim.
Ouve, Nádia, não vou deixar que magoem o teu pai.
Kitabı Kadim'lere vermeyeceğim.
Não vou entregar este livro os Anciãos.
Seni öldürmelerine izin vermeyeceğim.
Não deixarei que te matem.
Ölmene izin vermeyeceğim.
Não te vou deixar morrer.
Teslim olmanıza izin vermeyeceğim.
Não vou deixar que te rendas.
Sana zarar vermeyeceğim.
Eu não vou machucar você.
Çünkü bana ihtiyacım olan her şeyi söyleyeceksin ve karşılığında hiçbir şey vermeyeceğim sert adam.
E vou gostar de cada instante, porque vai dizer-me tudo, tudinho, e não vai custar-me um cêntimo, amigo.
Ölmene izin vermeyeceğim.
Não vou deixar-te morrer.
Ama kendi özel işlerin için onları kullanmana izin vermeyeceğim.
Deixa-me ser o mais claro possível.
Neden Starling'i terk etmesini istiyorsun bilmiyorum ama seninle bir yere gitmesine izin vermeyeceğim.
Não sei por que a queres tirar da cidade, mas não vou deixá-la ir contigo a lugar algum.
Ama benim yaptıklarım yüzünden Waller'la tek başına yüzleşmene izin vermeyeceğim.
Mas não vou deixar que enfrentes a Waller sozinho pelos meus atos.
Onu zorladığın şey. Buna izin vermeyeceğim.
O que o obrigas a fazer, não vou permitir que aconteça.
- Burada ölmene izin vermeyeceğim.
Não te vou deixar morrer aqui.
Kendi varisimin aynı hataya düşmesine izin vermeyeceğim.
E o meu herdeiro não será assombrado pelo mesmo erro.
İntihar etmene izin vermeyeceğim.
Não vou permitir que cometas suicídio.
Bunu yapmasına izin vermeyeceğim.
Não posso deixá-lo fazer isso.
Çünkü bu sefer benden kaçmana izin vermeyeceğim.
Porque não te vou deixar escapar desta vez.
Bu hâlâ sizin gününüz, ve Ra's Al Ghul'un bunu mahvetmesine izin vermeyeceğim.
Este ainda é o vosso dia, e o Ra's não vai estragá-lo.
Kendine oluşturduğu hayat onu sefilleştirdi ve yalnızlaştırdı. Seni zehirlemesine izin vermeyeceğim.
A vida que construiu deixou-o miserável e sozinho e não vou deixar que te envenene.
Hayatımda değer verdiğim insanları tekrar incitmesine izin vermeyeceğim.
Não o deixarei magoar a pessoa mais importante de novo.
"Yetenek ve yargıma göre hastalarımın iyiliği adına dozaj vereceğim ve kimseye zarar vermeyeceğim." Sen bir doktorsun.
"Aplicarei os regimes para o bem do meu paciente, " segundo o meu poder e entendimento, "nunca para causar dano ou mal a alguém."
Çocuklarınızın başına bir şey gelmesine izin vermeyeceğim.
Não deixarei que nada aconteça aos nossos filhos.
Tommy'nin veya başka hiçbir şeyin aramıza girmesine izin vermeyeceğim.
Não vou deixar que o Tommy ou outra coisa se meta entre nós.
Velayet mücadelesi vermeyeceğim.
Não contestarei a tutela.
Oğlumu almana izin vermeyeceğim!
- Não vou deixar que leves o meu filho!
Polislerin etrafımda beni izlemesine izin vermeyeceğim.
Não vou deixar que a polícia ande atrás de mim.
Bir daha kimsenin canını yakmasına izin vermeyeceğim.
Nunca mais deixo que te magoem.
Malesef şimdiden ilk kaybımızı verdik aynı kaderi hak eden bir korkak tarafından öldürülerek, ama buna ben karar vermeyeceğim.
Infelizmente já tivemos a nossa primeira baixa, Morto por um cobarde que merece o mesmo destino, mas isso não me cabe a mim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]