English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ V ] / Vermisti

Vermisti Çeviri Portekizce

3,068 parallel translation
İşte bu bana rüyamı vermişti.
Foi isto que me deu o meu sonho.
Ve Angela'ya da burada bir daire vermişti.
e ofereceu um apartamento à Angela.
Simon, Sandy'ye sadece işte kullanması için ikinci bir telefon vermişti.
Simon deu à Sandy um segundo telemóvel só para o trabalho.
Birkaç gün dinlenmeye karar vermişti.
Ia tirar uns dias de folga, para descansar.
Tanrı ona ikinci bir şans vermişti.
Jah deu-lhe outra oportunidade.
Büyü için de bana bunu vermişti.
E deu-me isto pelo feitiço.
Aslında oldu. Babam bizi terkettiği gün, bana doldurulmuş bir köpek yavrusu vermişti.
O meu pai deu-me um cão de peluche no dia que nos abandonou.
Doktor üç hafta yatak istirahatı vermişti.
O médico disse que tinha três semanas de repouso.
Profesör Guan sertifika vermişti.
Professor Guan verificou os dados.
- Franklin, söz vermişti.
Tu prometeste...
- Annem üç dolar vermişti. Yeter mi?
A minha mãe deu-nos três dólares.
Koç Len açılış gününde Aaron'ın forvet oynayacağı sözünü vermişti umarım bir değişiklik yoktur.
O mister Len prometeu ao Aaron que ele podia jogar a avançado espero que nada tenha mudado.
Büyükannem sinema için harçlık vermişti ve inanılmaz gururluydum.
Porque eu estava orgulhoso da avó me dar dinheiro para ir sozinho ao cinema.
O motor patronumundu. Bana zam sözü vermişti ve zam yapmadı. Ben de motoru ödünç aldım.
A moto é do meu chefe, e ele ia promover-me, mas não o fez, então... eu apanhei-a emprestada.
Parayı almak için benzin lazım dedim. 20 dolar vermişti.
Pedi-lhe dinheiro para ir buscar o bilhete e ela deu-me.
Annem bana vermişti, şans getirsin diye.
Foi a minha mãe quem me deu. É um amuleto da sorte.
Bana babam vermişti.
Foi meu pai quem me deu.
Kendini karamelli çikolataya vermişti.
Ele estava a dar bem nos doces.
Alice'in notu bana umut vermişti.
O bilhete da Alice deu-me uma nova esperança.
Babam vermişti bana
Meu pai deu-ma quando passei nos exames da escola.
Çocukken bana vermişti ve bugün onu sana veriyorum.
Ele ofereceu-me a quando eu era um menino... e hoje... eu ofereço--te a.
Umudum tükenmişken bana ümit vermişti.
Ele deu-me esperança, quando a esperança se foi.
Yoluma devam edebilmem için gereken gücü vermişti.
Deu-me força para continuar minha jornada.
Ha, evet, ona ilk çift gözlüğünü vermişti ve, mm, Kolombiya gibi bir yerde imzalamıştı.
Sim, ele deu-lhe o primeiro par de óculos feios, e, levou a Columbia a assinar contrato com ele.
Ve oda karşıIık vermişti.
E ela respondeu.
Söz vermişti.
Ele prometeu.
Ben geçen Noel'de vermişti.
O Ben deu-mo no Natal passado.
Bu sabah çıkarken annen bana kocaman bir kutu vermişti.
A tua mãe deu-me uma caixa inteira quando a deixei de manhã.
Annem bunu Nathalie'ye düğünümüzde vermişti.
A mãe deu isto à Nathalie quando nos casamos.
O bana bunu vermişti.
Ele deu-me isto.
Bana söz vermişti.
- Ele prometeu-me.
Sal'ı bitirmeme yardım edeceğine söz vermişti.
O pai prometeu ajudar-me a terminar a minha jangada.
Onu babam 15. yaşgünümde vermişti.
Foi um presente do meu pai no meu 15º aniversário.
Bize Kutsal İttifaka katılacağına dair söz vermişti... en az 40 bin adamla.
Prometeu ao Santo Padre que ele se uniria com... Pelo menos 40.000 homens.
Trevor bunu bana vermişti.
Foi o Trevor que mos deu.
- Söz vermişti geleceğine.
Ela prometeu que viria.
Ona ihtiyacımız olursa diye, bize numarasını vermişti.
Deu-nos o seu número, caso precisemos dele.
Jack Kennedy'nin adamı, Dave Powers'le konuşacağına söz vermişti.
Ele prometeu falar com o Dave Powers, o tipo do Jack Kennedy.
Bize isimler vermişti.
Ela deu nomes.
Baba Ranjeet acil durumlar için bana uyku hapı vermişti.
Papa Ranjeet me deu esses comprimidos para dormir em alguma emergência
Söz vermişti, bir gün aya gidecektik.
Ele prometeu que, um dia, iriamos até a Lua.
Tarih departmanı bana bugün getireceğinize dair söz vermişti.
O Departamento de História garantiu-me que a teria aqui hoje.
Üstlerini ele vermişti.
Ele chibou-se sobre os seus superiores.
Ama generaliniz başbakana 72 saat içinde onları silahsız hale getireceğimizin garantisini vermişti.
Mas, foi o vosso General que garantiu ao Primeiro-Ministro que os desarmaria em 72 horas.
Ruby'nin babası düğün günümüzde bana bunu vermişti.
O pai da Ruby deu-me isto no dia do nosso casamento.
Hatta, bir keresinde babam, sırf Keith Richards sigarayla havalı görünüyor dedim diye bana dışarı çıkmama cezası vermişti.
Sabe, uma vez o meu pai pôs-me de castigo só porque disse que achava fixe que a Keith Richards fumasse.
Büyükannem öldüğünde annem bana vermişti.
A minha mãe deu-ma quando a minha avó faleceu.
Ailemi ve bütün arkadaşlarımı oraya getirip bana sürpriz bir parti vermişti.
Ela trouxe toda a minha família e amigos e fez uma festa surpresa.
Dün giderken kapıyı açabileyim diye anahtarları vermişti.
Ela deu-me as chaves de casa quando se foi embora ontem.
Jess bana deniz tutmasına karşı taktığı bileziklerini ödünç vermişti de.
A Jess emprestou-me as pulseiras dela contra o enjoo.
Gitmediğin bir üniversite sana yasa dışı bir iş hediyesi olarak vermişti.
Foi-te dado como presente ilegal de uma faculdade onde não andaste.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]