Vicdan Çeviri Portekizce
3,027 parallel translation
Yaptığım şey konusunda vicdanım rahat.
Sinto-me bem com o que fiz.
Vicdanımın rahat olduğu bir şey için özür dilemem ve bu konuda vicdanım rahat.
Não peço desculpas por coisas com que me sinto bem e sinto-me bem com isto.
Vicdan azabınız karınızla sizin aranızda.
A culpa é entre você e sua mulher.
İtiraf etmesinin tek bir nedeni olabilir : Vicdanını rahatlatmak.
Apenas posso imaginar que ele tenha confessado por uma razão para acalmar a culpa na sua consciência.
Huzur bulmaya çalışan vicdanındı ama asla bulamayacak ta ki sen gerçeği söyleyinceye kadar.
É uma consciência pesada, à procura de paz, mas nunca a encontrará... Até dizeres a verdade.
Benim vicdanım temiz Merlin ama odam için aynısını söyleyemeyeceğim. İşini yap, olur mu?
Tenho a consciência limpa, enquanto que o meu quarto precisa de ser limpo, está bem?
Kendi vicdanını susturacak kadar güçlü ne demiş olabilir ki?
O que pode ser suficientemente forte para se sobrepor à sua própria consciência?
O yüzden size, bu konuyu düşünmenizi ve işimi vicdanımın bana söylediği şekilde yapmama izin vermenizi öneririm.
Portanto... Sugiro que pense nisso, me permita fazer o meu trabalho e me deixe fazê-lo de acordo com a minha consciência.
Vatanım ve vicdanım için.
Pelo meu país e pela minha consciência.
Vatanın ve vicdanın için mi?
Pelo teu país e pela tua consciência?
Adalet sisteminin vicdanına bakın.
Lá se vai a consciência do sistema de Justiça.
Eğer sana bir şey olursa vicdanım bunu kaldırmaz.
Não conseguia viver comigo mesma se algo te acontecesse.
Umarım vicdan azabı çekmezsin Dogma.
Espero que consigas viver contigo próprio, Dogma.
# Hiç mi vicdanın yok senin?
♪ Que raios tens no sítio onde deverias ter a tua alma? ♪
Gel elini vicdanına koy. Ben olmasam fasulyelerin nereye ekildiğini bile bilemezdin.
E sejamos francos, que sem mim não saberás onde plantar o feijão, Gato.
Çünkü otobüs şoförü bu durumdan dolayı tamamıyla harap olmuş olabilir ve ben de kendi vicdanını rahatlatmak için polisleri arayan zengin kız olacağım. Zengin olmanın bununla ne alakası var?
Porque talvez o motorista já esteja arrasado, e eu serei apenas a miúda rica que ligou para a polícia para aliviar a consciência.
Bak, eğer vicdan azabı çekiyorsan... -... okuldan sonra birlikte kahve içebiliriz.
Se está magoada, podemos tomar um café depois das aulas.
Bir katil vicdanına yenik düşmüş.
Um assassino com consciência.
Vicdan azabını dindirecek biri lazımdı.
Alguém para aliviar a tua lastimável culpa.
Vicdanın sızlamayacaktır.
Podes ficar de consciência tranquila.
Beni vicdanının sesi gibi düşün.
Pensa em mim como a voz da consciência.
- Bırak! - Gustave, vicdanın yok mu senin?
- Gustave, tenha dó!
Kocası, nişanlısı ya da sevgilisi varsa, o vicdan azabı çekmeli, ben değil.
Se ela tem marido, noivo ou namorado, está na consciência dela, não na minha.
Olay, Kralın vicdanını ele geçirmekte.
E é, pois, através da peça que irei captar a consciência do Rei.
Hiç vicdanın yok mu?
Você não tem consciência?
Artık bu tür işlerin parçası olmama vicdanım elvermiyor.
Não posso mais... Inescrupuloso estas questões exercício, senhor.
Bu kamu vicdanını rahatlatır mı diyorsun?
E alegas que isso satisfaz a utilização pública?
Vicdan azabından mı yaptınız?
Então, foi um rebate de consciência?
Tek istediğiniz vicdanınızı rahatlatmak!
Só procuras sentir-te menos culpado!
Benim vicdanım rahat.
Tenho a consciência tranquila.
Vicdanım beni rahatsız etmeden nineler gibi ağlamak istiyorum.
Chorar como uma velhinha e sem me pesar a consciência.
Hiçbir vicdan azabi olmadan geceleri... yatmam mümkün olmustu.
Eu tenho ido para a cama à noite. Sem nenhuma consciência.
Sen vicdanınla hareket ediyorsun.
Fica com a tua consciência.
Ve vicdanım rahat.
E a minha consciência está limpa.
Vicdan yapmanın alemi yok.
Estás a tentar ter consciência.
Vicdan azabı çekmek istemiyorum.
Porque não quero isto na minha consciência.
Bu konuşmayı benimle mi yoksa vicdanınla mı yapıyorsun, Blond?
Estás a ter esta conversa comigo ou com a tua consciência, Blond?
Çünkü birkaç dakika içinde pişmanlık olmayacak ya da vicdan azabı
Porque dentro de alguns instantes Sem arrependimentos, Nem remorsos
Pişmanlıklarım var ve vicdan azabım
Que lamento e tenho remorsos
Hiç görevinle vicdanın arasında çatışmaya düştüğünü hissettin mi?
Nunca sentiu nenhum conflito entre o seu dever e a sua consciência?
- Vicdanını terk mi ettin?
- Devia abandonar-se a consciência?
- Şahsi vicdanını terk mi ettin?
Devia abandonar-se a consciência pessoal.
Siz kendi vicdanınızı dinleyeceksiniz ben de kendiminkini.
Suponho que tenha de seguir a sua consciência e eu seguirei a minha.
Benim bir metre bacağım yok, ama vicdanım var.
Não tenho umas pernas com 1000 metros, Mas tenho uma consciência.
Acılarını unutmak için mi içiyorsun, vicdanını rahatlatmak için mi?
Bebes para afogar as mágoas? Ou a consciência?
Az önce vicdanı olan gerçek bir insanı öldürdün.
Mataste a única pessoa que tinha alma.
Çünkü onlar vicdanının bir yansımasıdır.
Isso só diz respeito à tua consciência.
Bu konuda vicdan azabı çekmiyorum.
Eu não me arrependo.
Ufaklığa göz kulak olmak vicdanını rahatlatıyor.
Tê-lo por perto ajuda a teres a consciência limpa.
Biliyorum böyleyken vicdanın rahat.
andando nas trevas... e eu sei que não te sentes tão mal lá.
Vicdanı
Os seus encargos?