Viera Çeviri Portekizce
49 parallel translation
Bronwyn ve Ivor'un nikahını yeni vaiz, Bay Gruffydd kıyacaktı. Cardiff'teki üniversiteden geliyordu.
A Bronwyn e o Ivor iam ser casados pelo novo pregador, o Sr. Gruffydd, que viera da universidade de Cardiff.
Çocuk geç uyanmış ve yaşlı adamın olmadığı diğer günlerde yaptığı gibi yine yaşlı adamın kulübesine gitmişti.
O rapaz dormira até mais tarde e | depois viera até ao barracão do velho... como tinha vindo todas as manhãs | enquanto o velho não voltava.
Kulağıma şöyle fısıldadı. mumu geri getirmek için geldiğinde..
Disse que havia ficado escrevendo e que viera devolver a vela.
Hanu sonradan bu tabancanın... bir sivile ait olduğunu söyledi. Hanu'nun deyişiyle... yabancı, yalnız bir adamdı... Kuzeydan gelen atlı bir adam.
O revólver pertencia a um civil... nas palavras de Hanu, um estranho homem solitário... que viera do norte.
Meğer limuzinle gelmiş.
Acontece que ela viera de limusina.
Sean'u öldürdüğünde, onun için geldiğinden emindim.
Quando matou o Sean, eu tive a certeza que o viera buscar.
Rahatsiz ettigim için bagislayin, fakat Oglunuz, Pablo Quintero'nun buraya ortak bir arkadaslarini aramak için geldigini söylemisti. Laura adinda biri.
- Lamento incomodá-la, mas o seu filho disse-me que o Pablo viera cá buscar uma amiga comum, uma tal Laura.
Biliyorsun, Downey'ye göre bu Kendrick tarafından verilmiş bir emirdi. Esas kaynaktan duymamış olması sorun değil. İkisi arasında ayırım yapmaz.
No que diz respeito ao Downey, a ordem viera do Kendrick... ele não faz a distinção entre o Kendrick e o Dawson.
Newland Archer, genç erkeklerin genellikle yaptığı gibi önce kulübe uğramamış... doğrudan Beaufort'ların evine gelmişti.
Newland Archer não passara pelo seu clube, como os jovens faziam, mas viera directamente para casa dos Beaufort.
Pembe hayallerle New York'a gelerek monoton bir işe girip buraya neden geldiklerini unutanlardan oluşmuş koca bir ordunun neferlerinden biri.
Era uma daquelas jovens que viera para Nova lorque cheia de sonhos, e acabaram num círculo vicioso, esquecendo-se por que vieram para aqui.
O nereden geldi?
De onde viera?
Vietnam'dan döndüğünden beri işler hep ters gitmişti.
Desde que viera do Vietename que a vida corria mal.
Geldiği yoldan, geri kaçmayı hayal etti.
Fugiu pelo corredor, que pensava ser o mesmo por onde viera.
Onu son gördüğümde Hasta Çocuk kendini bir pezevenk ve torbacı olarak yeniden keşfetmişti ve işle zevki birbirine harmanlayarak müşteriler ayarlıyordu.
Desde que me viera embora o Sick Boy reinventara-se como chulo e traficante e tinha vindo misturar negócios com prazer.
İnsanlar dövülüyordu.
VIERA SILKINAITE Testemunha do Massacre de Kaunas
Eğer Dublin'e gelirse, ona dokunmayacaklar.
Se ele viera Dublin, não haverá problemas.
Her şeyi yoluna koymak için, yakında eski karım olacak olan Emily'nin ailesinin evine gitmek zorundaydım.
Viera à residência de infância da minha futura ex-mulher para acertar as coisas ;
Hiçbir şey hatırlayamayan bir adamı aradığını söyledi. Oraya nasıl geldiğini ya da ne yaptığını bilmeyen bir adamı.
Queria um tipo que não se lembrava de como viera aqui parar, nem do que fizera.
Los Angeles'a Aidan'dan, Büyük'ten ve en çok da kendimden uzaklaşıp bir tatil yapmayı umarak gelmiştim.
Viera para LA de férias, na esperança de me afastar do Big, do Aidan, de mim.
Ama o bagaja bakarken artık bana seçkin Fendi çantaları gibi görünmüyorlardı. Çok ucuz ve basit görünüyorlardı. Herkes gerçek sansa bile ben her zaman çantamın Vadideki bir bagajdaki on kutudan geldiğini bilecektim.
E mesmo que todos pensassem que era verdadeira, eu saberia sempre que a minha bolsa viera de um porta-bagagens do Valley.
Bohem devrimi dünyayı kasıp kavuruyordu ve onun bir parçası olmaya gelmiştim.
O mundo fora arrebatado por uma revolução de boêmia e eu viera de Londres para fazer parte dele.
Panayırın değerini biraz fazla arttırmayacak mı?
Não acha que se viera esta feira, vai aumentar muito a sua importância?
Belki de kar çok erken yağmıştı.
A neve viera cedo, talvez demasiado cedo.
Benim oraya neden geldiğimi, ne yaptığımı anlamaya çalışıyorlardı.
Não entendiam por que eu viera e o que fazia lá.
Köpek, Jeannie'nin odasında, Jeannie'nin yatağında uyuyordu. Annem ölene kadar beş yıl bizimle kaldı. Sonra aniden ortadan kaybolup her nereden geldiyse oraya gitti.
A cadela dormia no antigo quarto da Jeannie e na antiga cama da Jeannie e ficou connosco até a minha mãe ter morrido cinco anos mais tarde, depois desapareceu voltou para de onde quer que ela viera.
Beni hayvanat bahçesine götürdüklerinde, nereden geldiğimi hiç kimsenin bilmesini istemedim.
Quando me mandaram para o zoo, eu não quis que ninguém soubesse de onde eu viera.
Sonraki bir kaç gün, gidemedi. Clifford'un teyzesi aniden gelmişti.
Nos dias seguintes Constance não pôde aparecer ; uma tia de Clifford viera sem avisar, apenas se indo no dia seguinte após a hora do chã.
"Viera'ya veriyor, ama hatalı pas oldu ve Ryan Giggs araya girdi."
... para Vieira. Um passe mal medido! Interceptado por Ryan Giggs.
Gordon, kardeşi Jeremy'yle eşi Frances ve Cloade ailesinin tüm üyelerini, eşi Rosaleen'le tanıştırmak için çağırmıştı.
Gordon chamara o irmão Jeremy e a esposa Frances, e o resto da família viera do campo para conhecer Rosaleen pela primeira vez.
Teksas polisleri seni şu cinayetlerden ötürü yakaladığı için zannetmiştim. Daha güvenli olmağa karar verdin.
Pensava que tinha sido por causa dos polícias o chatearem por aqueles homicídios que viera nadar para águas mais seguras.
- Ateşin nereden geldiğini kimse bilmiyordu. Ama neden geldiğini biliyorlardı.
Ninguém sabia de onde viera o tiro, mas sabiam por que veio.
Pardon, millet, bu Meredith Viera.
Peço desculpa, era Meredith Vieira...
Victoria'nın uzak bir akrabası iki kızı Barcelona'ya Temmuz ve Ağustos için cağırdığında bütün koşullar uygundu.
A solução viera quando uma parente afastada de Vicky, que vivia em Barcelona, se oferecera para receber as duas em Julho e Agosto.
Emerson Cod, Emily'nin aslında Lila Robinson adında, Stingwell'in yakutunu çalmaya çalışan bir hırsız olduğunu öğrendi.
Emerson Cod descobriria que Emily era Lila Robinson, uma trapaceira que viera à cidade para roubar o rubi do Stingwell.
Bir gün sahilde yalnız başıma yürüyordum. Başladığım yerden epey uzaklaşmıştım.
Até que, um dia, estava a passear na praia e dei por mim muito longe de onde viera.
Olivia'nın en yakın arkadaşı aynı zamanda beraber çalıştığı kızdı.
A empregada tinha a impressão de que viera com a Olivia. A melhor amiga da Olivia era uma colega de trabalho.
Ama beni çıkarmaya gelmediniz mi?
Pensei que viera para me socorrer.
Celileli bir adamın hikayesi yerel bir hikayeydi fakat Paul diğer dinlerden binlerce kişinin dinini değiştirmesini ikna etmek için yanıp tutuşuyordu. Hz. İsa gelip Yahudi yada pagan, hür yada köle herkesi kurtaracaktı.
A história do homem da Galileia fora um fato local mas o desejo de Paulo era converter milhares de não-judeus de que Jesus viera para salvar todos, judeu ou pagão, escravo ou homem livre.
Senin namına bu işle ben ilgileniyorum Kiera. İnan bana.
Estou a trabalhar a teu favor, Viera, acredita.
O sıkı sıkı inandıki ben onları izlemek için oradaydım, Ve davranışlarına bakmak için.
Ele acreditava piamente que eu viera à Terra com o intuito de os observar e para reportar, lá em cima, o seu comportamento.
"hayat ışığımızı yükselten ruhumuz bizimle.. " Tanrı her zaman bizi uzaktan.. " gelmeye ayarladı.
A alma que nasce connosco, o começo de nossa vida, pertencia a outro lugar e viera de longe.
"Uzaktan gelmek"? "Çıplaklık"?
"Viera de longe"? "Nudez"?
Ya kameranlar ya da sesçiler yanındaydı hep.
Viera com câmaras e microfones...
Bulunduğum kasabaya sirk gelmişti ve dünyanın en yetenekli ip cambazlık ekibi Omankowski de sirkteydi.
O circo viera à cidade e com ele a Família Omankowsky, uma das melhores trupes de equilibristas do mundo.
Seni burda buldum çünkü yardım ettiğin kadın rahibelere gelip çocuğu için dua etmelerini istemiş.
Encontrei-vos aqui, porque a mulher que ajudastes mencionou que viera ao convento, e pedira às freiras que rezassem pelo seu filho.
Burada olmanızın sebebi Fenestella'nın içindeki bilgilerdir diye düşünmüştüm.
Eu esperava que, pela sua presença, viera pelos dados de dentro da Fenestella.
Bu yeni bir hayattı güneşli bir yerden gelen bir kadın için garip ama yine de davetkar.
Era uma vida nova, estranha para uma mulher que viera do sol, mas acolhedora.
... bir tartışma hayal etmişti.
se viera de cima ou se se erguera da travessa, em baixo.
Bunlardan bazıları Silver'ın geri döndüğünü ve kabul etmekten başka Silver'ın bir aydan kısa sürede cebe indirdiği parayı yaklaşık 4 milyon dolardan fazla olarak hesapladı.
Os que tinham previsto que Silver viera para ficar não tiveram alternativa senão aceitar...