English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ V ] / Vulgar

Vulgar Çeviri Portekizce

1,630 parallel translation
Islak boğulmada da oksijen yetmezliği olur ama gırtlak gevşeyince su ciğerlere dolar.
No afogamento vulgar, também ocorre hipoxia, mas a laringe relaxa e a água inunda os pulmões.
İki veya üç tane kızı yanına alman hiç zor değil...
Era vulgar fazer sexo com duas ou três raparigas ao mesmo tempo.
Hiç. Seni böyle görmeye pek alışık değilim de.
É que não é vulgar ver-te assim vestido.
En son buraya geldiğinde hiç olağandışı birşey gördün mü?
Da última vez que lá esteve, viu algo fora do vulgar?
Barakada yerde bulduğumuz kristaller bildiğimiz sofra tuzu.
Os cristais que encontrámos na caserna são de sal de mesa vulgar.
Bunu not alın, gövdesinden koptuğu halde bağımsız olarak yaşayabiliyor, solucanlar veya Neethian cradlefishler gibi değil. ( Neethian cradlefish-omugasız, kopunca bağımsız yaşayan canlı )
Reparem que, apesar de ter sido separado do seu corpo sobrevive independentemente, semelhante à minhoca vulgar ou o peixe-berço neethiano.
O tavşan hikâyesini hatırlamamın tek nedeni, hiç öyle bir şey yapmamandı.
Pronto, a questão do coelho... Só me lembrei daquilo porque não é vulgar em si.
Bunun ne olduğunu biliyor musunuz? Bağışıklık güçlendirici, isoprobyline.
Isto é um reforço imunitário vulgar chamado "isoprobyline".
"Seni seviyorum." Çok basmakalıp.
"Amo-te", demasiado vulgar.
Olağan dışı bir şey yok.
Não vi nada fora do vulgar.
Sadece standart bir bağlama / hükmetme pornosu koleksiyonu.
Apenas uma colecção vulgar de pornografia de sadomasoquismo.
Nasıl olur da senin gibi sıradan bir adamın bu kadar düşmanı olabilir?
Como pode um homem vulgar ter tantos inimigos?
Bu iş sıradan bir kaynak elde etme değil.
Espertalhona! Isto não é uma operação vulgar.
Normal hafıza kaybı.
Amnésia vulgar.
- Sıradışı bir şey?
- Alguma coisa fora do vulgar?
Olağandışı bir şey farkettiniz mi?
Viu alguém fora do vulgar?
- Olağandışı bir şeyler var mıydı?
- Havia alguma coisa fora do vulgar?
40 yaşlarında ortalama görünüşlü bir adam.
Um quarentão, de aspecto vulgar.
11 Eylül saldırısının ertesi sabahı keşif gezimizin nasıI da birden anlamını yitirdiğini düşündüm.
De um dia para o outro na manhã de 11 de Setembro, achei esta expedição subitamente muito vulgar.
Bu normal bir yara değil.
Não é uma ferida vulgar.
Sıradan insan kalabalıklarından uzak dur ve kendi bildiğini yap demek.
Quer dizer que... Afastemo-nos das multidões de gente vulgar e concentremo-nos na nossa vida.
Her neyse, ben sadece gerçek hayatla ilgili bir şeyler yazmaya çalıştım. Anladın mı, herkesin her gün karşılaştığı şeyler hakkında.
Eu tentei... tentei escrever coisas sobre a vida real, cenas da vida quotidiana do homem vulgar.
Sıradan hayat aslında çok karmaşık.
A vida vulgar é muito complicada.
- Bu bayağı grubun kusuruna bakmayın.
- Tragam a carroça! - Estou confuso. - Este espectáculo é tão vulgar.
Şey, sen bildiğimiz gangsterlerdensin, değil mi?
Bem, és um bandido vulgar, hã?
Evet, yavrum! Benim adi küçük kadınım olacak mısın?
Vais ser a minha mulherzinha vulgar?
Biraz ilginç bir yerdir. Otter Tail Gölü'yle, Otter Tail Nehri birbirine çok yakındır.
É fora de vulgar, porque temos o lago Otter Tail, e o rio Otter Tail muito próximos um do outro.
Tamam. Normal bir cep telefonu gibi gözüküyor.
Parece um telemóvel vulgar.
Karanlık ve acımasız bir çağda yaşıyoruz.
Vivemos numa época ilusória e vulgar.
Normal bir New Yorklu adam hakkında. Diğer herkes gibi sıradan biri.
É a história de um tipo medíocre, vulgar em todos os sentidos.
Bu şarkıya bayılıyorum. "Baby, One More Time" ı sevdiğim için kıro muyum?
Adoro esta canção. Serei tão vulgar que até gosto de "Baby, One More Time"?
Yeni biri. Kıro ama zengin.
Bastante vulgar, mas muito rico.
Bayağı incil vaizi Bayan Melrose Ape gururla, meleklerinin sadece en yüksek fiyatı veren kişilere gidecek küçük yaşta süsler olduğunu söyledi.
" A evangelista vulgar, a Sra. Melrose Ape, orgulhosamente revelou que os anjos dela não passavam de adornos menores para entregar à oferta mais alta.
İğrenç bir bıyığı vardı.
Um bigode vulgar.
Bu sıradan bir satıcı değil.
- Este não é um vendedor vulgar.
Ama ağlama ihtiyacınız hata yaptığınızı göstermez.
É vulgar o remorso assolar o novo comprador de uma casa. Dores de estômago e uma súbita vontade de chorar não significam que se cometeu um erro.
Peki, ama şunu bilin ben sıradan bir ajans değilim.
Está bem, mas devo avisá-los que não sou um agente vulgar e faço o serviço completo.
" Kapinin arkasindaydi ve kafama vurdu.
Não especialmente. Digamos que, nesse campo, sou do mais vulgar que existe.
Bu sıradan bir mızrak değildi, değil mi?
Começo a pensar que não se trata de uma lança vulgar, pois não?
Evimde hiç sıradan bir şey olabilir mi?
Possuo alguma coisa que seja vulgar?
Sen normal sıradan bir kızsın, Nathalie.
Tu és uma rapariga vulgar, Nathalie.
Sen sıradan bir masör değilsin.
Não és um massagista vulgar.
Bu yaygın bir mermidir. Bir çok şirket bunları üretir.
É uma bala muito vulgar, produzida por várias empresas.
Her zamanki seri katiller gibi değil.
Isto não é um vulgar assassínio em série.
Sıra dışı bir şey yapmaya kalkarsa sistemi kapatırız.
Se ela tentar alguma coisa fora do vulgar, nós podemos desligar o sistema.
Evet, ve bu standart zırhlı mermi, etrafı parçalanmamış.
Sim, e era um casaco perfeitamente vulgar.
Lazer yazıcıdan çıkmış hatta değil mi?
E foi impresso numa vulgar impressora a laser.
Ve normal tedavi yöntemlerine cevap vermiyor.
E não parece reagir a nenhum protocolo de tratamento vulgar.
- Öyle ama bu çok yapıldı.
- Isso é tão vulgar.
Standart yazıcı mürekkebi.
Tinta vulgar.
Suradan bir adam gibibaşarısız oldum.
- Eu sou vulgar, eu não sou invencível.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]