Vız Çeviri Portekizce
2,821 parallel translation
Durmayın. Federaller'in bulduklarının aynısını bulacaksınız. Hiç, vızıltı, sıfır.
Vão encontrar as mesmas coisas que os federais... nada, nadinha.
"Ağustos böceklerinin vızıltılarına bir çakalın aya doğru ulumaları eklendi."
"O som das cigarras..." "Um coiote uiva à lua,"
Sen böcekler hakkında vızıldarken ikramlara konsantre olamıyorum.
Eu não me consigo concentrar nos vintage contigo a falar sobre insectos.
Ne vızıldayıp duruyordunuz?
De que estavam a falar?
Pardon ama arkadan bir şeyler mi vızıldanıyorsun?
Desculpe. Disse alguma coisa?
Her zaman çevrende sivrisinek gibi vızıldıyor olacağım.
Eu vou estar sempre por perto como um mosquito.
Bu noktada para kafanızdan vızıltılara engel olamaz
Mas, essas posições, o dinheiro não compra a pica que te dá ao faze-lo.
Çaba göstermeye devam ediyorum Yapamam anlıyormusun vızıldamalara izin veremem
Eu não consigo, sabes Não me dá gozo.
Kulağımın yanından geçen bir vızıltı işittim. Arkama dönüp baktığımda Joe yerde yatıyordu.
E senti um assobio a passar ao lado do ouvido, virei-me e vi que o Joe estava no chão.
Bu vız gelir tırıs gider.
Isto é canja.
Orada nasıl trafık var bilmiyor musun? Vızır vızır arabalar geçiyor orada!
Há trânsito, os carros passam a voar.
Senden vızıltı sesi geliyor.
Estás a tocar.
A, b, c, d, e, f, g, h, i, j, k, l, m, n, o, p, q, r, s, t, u, v, w, x, y, z.
A, b, c, d, e, f, g, h, i, j, k, I, m, n, o, p, q, r, s, t, u, v, w, x, y, z.
Kurbanımızı yiyen cıvık köpek mantarıyla aynı şey mi?
O mesmo fungo gosmento de cão que comeu a vítima?
Evdeki pahalı ıvır zıvırdan birini rehin bırakmış olabilir.
Com todas as bugigangas caras na casa, talvez tenha penhorado alguma coisa.
Bana sadece ıvır zıvır dolu bir kutu ve aynı buna benzeyen bir madalyon bırakmış.
E a única coisa que me deixou foi uma caixa de suas porcarias, incluindo um pequeno medalhão de prata que se parecia igual a este.
Ben de Sheldon'a cheesecake bıraktım. Hayal ürünü bir yerde çok kullanışlı olan bazı hayali ıvır zıvırını çaldırmış da.
Roubaram-lhe montes de coisas imaginárias que são úteis num sítio faz de conta.
Kavga gürültü, bir sürü şikayet, balıkçılıkla ilgili ıvır zıvırlar...
Queixas de excesso de ruído, controlo de salinidade, anzóis espetados em pés, os horrores do costume.
İhtiyacımız olandan daha fazla ıvır zıvıra sahibiz..
Sei lá, parece que temos mais coisas para fazer do que antes.
Şimdi sıvışırız, yola çıktıklarında önlerini kesip fikirlerini değiştirmeye çalışırız.
Se formos depressa, podemos pará-los e fazê-los mudar de ideia.
Gizlice girecek, sergiyi gerçekleştirecek, gizlice de sıvışacağız.
Entramos, fazemos a demonstração, saímos.
Mikey, Carter'ın mekandayız. Sivil polis ıvır zıvırlarını zulalamaktayız.
Mikey, estamos na casa do Carter, a plantar um pequeno disfarce polícia.
Ekibinin parmak izleri dört bir yandadır. Saç, DNA, diğer ıvır zıvırlar.
O teu pessoal tem impressões digitais por todo o lado, cabelo, ADN, todo esse tipo de coisas.
Köyün her yerinde hâlâ iç savaştan kalma ıvır zıvırlar buluyorlar.
Ainda encontram coisas da Guerra Civil por toda a aldeia.
Sizin eşyalarınızı alıp sıvıştığımı düşünmenizi istemedim.
Não queria que pensasse que fugi com as suas coisas.
Sakın bana türümüzü, yazlık elbiseli bir cıvır için tehlikeye atacağınızı söylemeyin.
Não me digam que vão pôr em risco a nossa espécie por causa de um rabo de saias.
- Bizde V olduğunu nereden çıkardınız?
Porque acha isso?
Mildred, bu işi kıvıracağız biz.
Mildred, somos um sucesso.
Kurtul şu ıvır zıvırdan.
Livra-te daquele lixo.
diğer ıvır zıvırlar hala quick shifter yok birinin varmı bilmiyoruz da
Ainda nada de quick shifting, não sabemos de ninguém que o tenha
Bulduğumuz sıvı bir çeşit spor içeçeği... ve laboratuarda boynundan aldığımız doku var.
O líquido encontrado é isotônico e a amostra do tecido está em análise.
Kris süper-v ye benzer ancak sahadaki ihtiyaçlarımızı karşılamak için bazı özel ayarlar yaptık.
Semelhante a Kriss Super-V, mas fizemos alterações para atender às nossas necessidades.
Bunlar, sanki biz tutsak kadınlarmışız gibi gibi yabancıların bize verdiği kıvır zıvır.
Presentes oferecidos pelos estrangeiros como os oferecidos ás cortesãs.
Şimdi, pasta tabanını peynir ile kaplayıp sıvı ve kıtır kısım arasında bir sınır oluşturacağız.
Agora, vamos fazer o fundo do prato da tarte com queijo para criar uma barreira entre o molho e a crosta.
Her neyse bir kız arkadaşın olduğunu pek düşünmüyorum, o yüzden elini tutacak birine ihtiyacın olursa burada Kıvırcık Baş var.
Acredito que não tenhas namorada, então leva a solitária aqui. Para alguém segurar a sua mão. Solitária?
Mağaranın bu kısmındaki tüm ıvır zıvırı kaldırmanızı istiyorum. Sonra da, yeri temizlersiniz.
Bem, quero que removam todo esta porcaria para o outro lado da cave e depois dêem uma varridela ao chão.
Sıcak tutup sıvı takviyesi yapmalıyız.
Mantêm-o aquecido. Dá-lhe de beber.
Mumyalamak nefis bir sanat, Buzz. Yüzyıllardır o ıvır zıvıra sarılı.
O embalsamamento é uma delicada arte, Buzz, ele está enrolado naquela merda há séculos.
İkimiz, onun kıvılcımlanmasını sağlayanlarız.
Eu e você, somos as faíscas que o fizeram.
Riyaz Fayad ile ilgili çok fazla ıvır zıvır var.
Há uma série de novidades sobre Riyaz Fayad.
Kulağınızdan ve akciğerlerinizden sıvı örneği alacağız.
Vamos tirar algumas amostras de fluído do seu ouvido e dos pulmões.
Bu kadar ıvır zıvırın arasından geçmek çok zor.
Vai ser difícil sair por aqui.
Ya da anahtarı yerine koyar ve buradan sıvışırız.
Vamos pôr a chave no sítio e vamos embora.
Gallagherlara eşyalarımızı ödünç vermeyi bırak artık, V.
Pára de emprestar as nossas coisas aos Gallaghers, V.
- V'nin çalıştığı huzur evinden ödünç aldığımız biri. - Ne?
Alguém que apanhámos no asilo da V.
Pete ortaya "Dünya'nın Ivır Zıvır Çekmecesi" fikrini attı ama ben "Çılgınlıklar Kütüphanesi" ismini daha çok seviyorum.
O Pete inclina-se para a "gaveta de tralha do mundo"
Ivır zıvır işte.
Sim...
Kafam ıvır zıvırdan patlamak üzere.
A minha cabeça está cheia de banalidades.
Cenaplarınızın isteğini bilmeden haddimi aşıp sormak istemedim. Zira sizin isteğiniz Ulu Tanrı'nın da isteğidir.
Não me atrevi a perguntar até saber a vontade de V.S., que é a vontade de Deus Todo-Poderoso.
FBI anti-Z Terör birimiyle ortak çalışıyordu.
Era co-responsável pela Divisão Antiterrorismo "V" do FBI.
Buna burun kıvırırsanız, sonra sizi kurtarmak zorunda kaldığımızda şartlar bu kadar çekici olmaz.
Se recusarem agora e nós tivermos de vos resgatar mais tarde, os termos não serão tão atraentes.