Woodall Çeviri Portekizce
89 parallel translation
- Woodall yeniden ortaya çıkıyor.
- O ressurgir do Woodall.
Woodall'un peşimize takacağı adamı öğrendim.
Eu descobri o nome do homem que o Woodall vai mandar atrás de nós.
Henüz düşmüyorlar ama Eric Woodall haftaya orada işe başlayınca düşecekler.
Não andam, mas andarão quando o Eric Woodall começar a trabalhar lá na próxima semana.
Gelen kişi Woodall olmazsa tabii.
Só que não será o Woodall a vir.
Çünkü Woodall için çalışmak istemiyor.
Porque ele não quer trabalhar para o Woodall.
Kamu görevlisi olmaktan bıktım ve daha önemlisi her zaman Eric Woodall'un şey olduğunu düşündüm - Neyse, söyleyeceğim işte.
Eu estou mesmo cansado de ser funcionário público, e o mais importante, eu sempre achei o Eric Woodall um... que se lixe, vou mesmo dizê-lo.
Ve Eric Woodall da bizi karanlık sokağa itecek.
E o Eric Woodall vai pôr-nos num beco escuro.
Şu anda Jeff Malone'un tek artısı bize Woodall'un geleceğini haber vermesi.
E neste momento a maior vantagem do Jeff Malone foi dizer-nos que o Woodall vem aí.
Bay Ross, ben Eric Woodall.
Sr. Ross, Eric Woodall.
Şu Woodall onu içeri almadan önce konuşamazsak iyice boka battık demektir.
Se não falarmos com ele antes de Woodall, estaremos lixados.
Woodall sana geldiğinde tam olarak ne söyledin?
O que disseste quando Woodall foi ter contigo?
Eric Woodall hakkında bir şey bilmiyorum.
Não sei nada sobre o Eric Woodall.
Woodall'ın sizin radarınıza girmemesinin sebebi ise son davasının dört yıl sürmüş olması.
E o Woodall só não está no teu radar porque ele trabalhou quatro anos para ganhar o último caso.
Eric Woodall hakkında işe yarar bir şey buldun mu?
- Descobriste algo sobre o Eric Woodall?
Ondan sonra da Woodall'un bir önceki davasında kullandığı her taktiği inceleyeceğiz.
Depois disso, vamos ver cada táctica que o Woodall usou no último caso dele.
Peki kimin gelip Eric Woodall'ı alaşağı etmesini isterdin o odada sen olsaydın eğer?
Quem mais gostarias que entrasse e acabasse com o Eric Woodall se estivesses na sala?
Harvey, şu Woodall denilen adam ciddi.
Harvey, esse tal de Woodall está a falar a sério.
Woodall'un istediği benim.
- Sou eu que o Woodall quer.
Woodall'ın geldiğini bizden önce mi gördü?
Ele viu o Woodall a vir antes de nós?
Başlamadılar ama Eric Woodall orada işe başladığında yapacaklar.
Não o fazem, mas vão fazê-lo quando o Eric Woodall começar a trabalhar lá na próxima semana.
- Woodall.
Woodall.
Bay Ross. Eric Woodall.
Sr. Ross, Eric Woodall.
Başlamadılar ama başlayacaklar. Eric Woodall haftaya orada işe başladığında.
Não o fazem, mas vão começar quando o Eric Woodall for para lá trabalhar.
Bu sabah Eric Woodall'un evine neden gittiğini açıklamak ister misin?
Queres explicar porque foste a casa do Eric Woodall?
Hayır, benim.
- O Eric Woodall não é o urso. - Não.
Peşimize düşenin Woodall olmadığını ben öğrendim, aslında o -
- Eu? Fui eu que descobri que não é o Woodall que vem atrás de nós.
Eric Woodall adına müşterilerimin peşine düşüyorsun ve bunun farkındasın.
Estás a perseguir os meus clientes em nome do Eric Woodall, e sabes bem.
Ben Woodall'a gitmemeliydim ve sen de bize yalan söylememeliydin.
Eu não devia ter ido ao Woodall, e tu não nos devias ter mentido.
Çünkü Woodall'un müşterilerimizin peşine düşeceğini söyleyerek buraya gelmiştin bu da bir dava sebebidir.
Conseguiste o emprego porque o Woodall te mandou ir atrás dos nossos clientes. Isso também nos resolve o caso.
Woodall geldikten sonraki gün Pearson Specter şirketinin müşterilerine mahkeme celbi göndereceğime dair garip bir hisse kapıldığını söylemişti.
Ele disse-me que tinha um pressentimento, desde que o Woodall chegou, que ia começar a emitir intimações para os clientes da Pearson Specter.
Peşimize düşen Woodall değil.
- Não é o Woodall que nos vai atacar.
Sen de Eric Woodall'un peşime taktığı andaval olmalısın.
E tu deves ser o imbecil que o Eric Woodall mandou atrás de mim.
Yapabileceğimi biliyorum çünkü ben Eric Woodall'u kovdurdum.
Eu sei que consigo. Porque consegui despedir o Eric Woodall.
Mike Ross. Sean S.P.K.'da çalışıyor ve Eric Woodall için konumunu kullanarak müşterilerimi taciz ediyor.
O Sean trabalha na SEC e está a incomodar os meus clientes em nome do Eric Woodall.
- Peşimize düşen Woodall değil.
- Não é o Woodall que vem atrás de nós.
Onlara Eric Woodall'un götünü nasıl yaladığın hikayesini de anlattın mı?
Contaste-lhe quando foste lamber as botas ao Eric Woodall?
Yargıç bu davanın saçmalık olduğunu düşünmüyor onun için erkek arkadaşın Eric Woodall'dan başlamama izin verdi.
- Ele não achou que é treta. E é por isso que começarei pelo Eric Woodall.
Çünkü Eric Woodall'un şimdiye kadar yaptığı, göz yumduğu ve içinde bulunduğu her türlü pisliği bulmanı istiyorum.
Porque preciso que descubras todas as ilegalidades que o Eric Woodall já fez, aprovou, ou participou.
Eric Ignatius Woodall.
Eric Ignatius Woodall.
Eric Woodall'un ifadesini okudum ve yardım edebileceğimi düşündüm.
Li o depoimento do Woodall e achei que podia ajudar.
Bay Cahill, bu eposta Eric Woodall'un iftira atmaya meyilli olduğunu açıkça gösteriyor.
Sr. Cahill, este e-mail parece corroborar que Eric Woodall tem propensão para a acusação maliciosa.
Evet öyle, Sayın Yargıç ama bu davanın peşinde olan benim Eric Woodall değil.
Pois parece, Meritíssimo. Mas eu é que tenho este caso, não o Eric Woodall.
Woodall'ın ne için geldiğini sorduğumda neden bana Louis'den bahsetmedin?
Por que não me contaste acerca do Louis quando te perguntei para que eram os podres do Woodall.
Cahill'in bu soruşturmayı sırf Woodall senden nefret ettiği için yaptığını kanıtlamalıyız.
Temos de provar que o Cahill só está nisto porque o Woodall te odeia.
Eric Woodall'da aynı şeyi söylemişti. Kıçına tekmeyi yemeden önce.
Isso foi o que o Eric Woodall disse, antes de ser despedido.
Sana Harvey'e söylediğim bir şeyi söyleyeyim. Louis Litt adında birini gönderip de sahte şeyleri itiraf ettirmek beni durdurmayacak. Ben Eric Woodall değilim.
Digo-te o que disse ao Harvey, não sou o Eric Woodall.
Yani, onun ofisindeydim ama sonra içeri Eric Woodall girdi, beni koridora çıkardı. - Ona itirafta bulundum.
Estive no escritório dele, mas o Eric Woodall chegou, levou-me pelo corredor e confessei-me a ele.
Memur Woodall.
Agente Woodall?
- Yılan olan Eric Woodall değil.
- Acordaste o urso.
Eric Woodall'un peşinden gidiyoruz.
- Vamos atrás do Eric Woodall.
Bunun önemi yok, Woodall benden nefret ediyor.
Não importa.