Yarışsa Çeviri Portekizce
22 parallel translation
Aşk bir yarışsa eğer kazanan o muydu bilmiyorum.
Se o amor é uma competição,... não sei se ela é a vencedora.
Jim. İç ve dış işlerde korkunç başarısız sicile sahip bir partinin pes etmeye eğilimli başkan yardımcısına karşı yarışsa da, Vali Arthur yine de başkanlığa seçilemez... yardımsız.
Mesmo concorrendo contra o actual vice-presidente já derrotado e o enorme rol de fracassos nacionais e internacionais do seu partido, o Governador Arthur continua a não conseguir a presidência sem ajuda.
Ve bu bir yarışsa, bir ring varsa, ben varım.
Se houver uma corrida, se houver uma arena, eu entro.
Ama yarışsa kazanırdı.
Mas se tivesse, teria ganhado.
Daksha yarışsa da yarışmasa da yarın sana kazandırabilir.
Ele pode vencer amanhã, quer o Daksha corra ou não.
Hayat bir yarışsa, bitiş çizgisine doğru beni o yendi.
Se a vida é uma corrida, então ela chegou primeiro à linha da meta.
Bu bir yarışsa sen kaybediyorsun. Çünkü aptal bir kaplumbağa gibi dikiş atıyorsun.
Se é uma corrida, estás a perder, porque suturas como uma tartaruga burra.
Dünyada 5 tane ya da daha az kalmışsa, yarım milyona dek çıkar.
Se houver cinco ou menos no mundo, o prato ascende a meio milhão.
Evet, ama bulunduğu pozisyon, yani yüksek rakımda böyle bir yarıkta sıkışmışsa yenilemeyecek kadar kısa sürede donmuş olabilir.
Mas pela posição em que foi encontrado, numa fenda a alta altitude, pode ter congelado depressa e ter escapado assim à predação.
Pardon ama son sevgilin sınıfın yarısını öldürdüyse ve onu unutmak için çıktığın çocuk da seni şutlamışsa, haliyle biraz çekingen davranırsın.
Desculpa lá, mas quando o último matou metade da turma e o suplente te envia um bilhete de ida, isso torna uma miúda tímida.
İlk melezlerle Almanların evliliğinde çocuk sahibi olunmamışsa Alman tarafının tepkilerine bakılarak yarı Yahudi ya tahliye edilir, ya da yaşlı gettosuna gönderilir.
Em casamentos entre indivíduos de 1.º grau e alemães, em que não há filhos, e dependendo das repercussões no ramo familiar alemão, o cônjuge judeu será evacuado ou irá para o gueto da terceira idade.
Birinin karnı yarılmış ve karaciğeri alınmışsa ne kadara gider? - Mönüsü var.
Se alguém fosse esventrado e lhe retirassem o fígado, quanto é que valeria?
Eğer, El Hattal, gece yarısına kadar Hamad'ın kumlarına ayak basmamışsa, kafanı, Bağdat ipeğine sarılı olarak, amcama göndereceğim.
Se não me enviarem o Al-Hattar até a meia-noite, enviarei a tua cabeça para o meu tio, enrolada em seda fina.
Şayet dopamin seviyeleriniz yarı yarıya azalmışsa buna hiç şaşırmam.
Não ficava surpreendido se os teus níveis de dopamina estiverem a metade.
Eğer bu işi Liza yapmamışsa, birinin yarıştan önce bu işi yapabileceği 4 saatlik bir zaman söz konusu.
Se não foi a Liza, o culpado teve quatro horas antes da corrida para o fazer.
Eğer bir şirket çalışanlarının yarısı işten çıkarıImışsa, eski bir çalışanın yarattığı karışıklık hakkında kimse fazla soru sormaz.
Se uma empresa acaba de demitir metade do pessoal, ninguém faz muitas perguntas se parece que um ex-empregado invadiu para fazer confusão.
O kadar uzun bir süre acı içinde kalmışsa mahkeme kararıyla belki üç yüz belki yarım milyon dolar eder, bilemiyorum.
Se ela sofreu muito todo esse tempo... Sei lá, talvez 300 mil, meio milhão de dólares... para um veredicto sustentável.
Ya yarılamamışsa?
E se não foi?
Eğer departman tedarik için toplamda 240 milyondan fazla tedarik yapmışsa işe yarıyor.
Pode ser invocada no caso do gasto total do departamento com o fornecedor exceder os 240 milhões.
Yarın biraz yapacağım, tabii kalmışsa.
Amanhã trago-te um tupperware. Se sobrar, porque podem comer tudo.
Eğer Aşçı Quagmire bir tabak herhangi bir şey hazırlamışsa yarışmayı kazanacak. Süre doldu.
E terminou!
Evet. Eğer katilimiz alabileceği her şeyi almışsa, yarım milyondan fazla para yapmıştır.
Sim, se o nosso assassino extrai tudo o que é possível, pode ter feito mais que 500.000 dólares.