English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Y ] / Yasak

Yasak Çeviri Portekizce

5,196 parallel translation
Karımın yasak bir ilişki yaşadığını zannettim ama yanılmışım.
Pensava que a minha mulher estava a ter um caso amoroso, mas, estava enganado.
Bu demek oluyor ki Miles haklıydı, Sophia'nın yasak bir ilişkisi vardı.
Isso significa que o Miles tinha razão, a Sophia estava a ter um caso amoroso.
Belki Dustin Miles'a yasak ilişki yaşadıklarını söylemiştir?
Talvez o Dustin tenha contado ao Miles sobre o caso amoroso?
Katherine lanet olası Pierce bencilce davranmadığı bir an yaşadı. Benim yaşamam yasak mı yani?
A maldita Katherine Pierce tem um momento de altruísmo e eu não tenho direito a um?
- Yasak mı dedim?
Eu disse isso?
Bu odaya giriş yasak.
Esta sala é apenas para o pessoal.
- Burada olman yasak.
- Não podem estar aqui.
Telefon yasak.
Não há telefone. Desliga isso.
Watertown'da hiçbir araç trafiğine şu anda izin verilmiyor ve şehir aynı zamanda uçuşa yasak bölge olarak adlandırıldı.
Nenhum trânsito de veículos é permitido em Watertown e uma zona sem voos, está em vigor sobre a cidade.
Antrenmandayken öpüşmek yasak.
Não há beijos no treino.
Senin hayatın kadar heyecanlı olmadığını biliyorum, yasak aşk öğle yemeği ve kimya dersi arasında içini yakan arzular gibi.
Não é tão empolgante quanto a tua vida, equilibrando um amor proibido e um desejo ardente entre o almoço e a aula de química.
- Yasak listesinde bu.
- Está na lista.
Burada görevlendirilmediğiniz sürece buraya girmeniz yasak...
Esta área aqui está fora dos limites, até que vos seja atribuído um beliche.
Sakız yasak, Caputo.
Isso é contrabando, Caputo.
Girmenin yasak olduğu odalarda ve tünellerde gezinmek, MIT'de sadece bir geçiş ayini değildi, MIT turunun da bir parçasıydı bu.
No MIT, a ideia de andar em telhados e túneis onde não era permitido andar não só era um ritual de iniciação, como fazia parte da visita ao MIT...
Manet bunu oğlan kardeşinin karısına bir hediye olarak çizmiş onun yasak aşkıymış.
O Manet pintou-o para o oferecer à esposa do irmão, o seu amor proibido.
Burada telefon, Twitter dış dünyadan onların dikkatini dağıtacak her türlü şey yasak.
Aqui, não usamos telemóveis, não vamos ao Twitter, não temos as... distracções do mundo exterior.
Burada cep telefonu kullanmak yasak.
Não se podem usar telemóveis na propriedade.
Sen yasak aşk yaşadığı adamsın.
Você era o seu amante secreto.
YASAK BÖLGE PERSONEL HARİCİ GİREMEZ
ÁREA RESTRITA - NÃO ENTRAR SÓ PESSOAL AUTORIZADO
O kadının Bay Whitney ile yasak ilişkisi var.
Ela tem um caso com o Mr. Whitney.
- Bu alan yasak bölgedir.
- Esta área é restrita.
- Bana yasak değil.
- Não para mim.
Birden fazla çocuk doğurmak neden yasak?
Porque é errado ter mais que um filho?
- Kazandın ancak ortada bir yasak var.
Mereceste, mas temos um conflicto.
- Ne demek bir yasak var?
Que queres dizer, tens um conflicto?
Yasak var işte.
Quero dizer que temos um conflicto.
- Çünkü ortada bir yasak var.
- Temos um conflicto.
Hayır, bildiğim tek şey fikrimin yeterince iyi olmadığını söylemenin ertesi günü yasak olduğunu söyleme zamanının çok manidar olması.
Não, o que eu sei é que é muito conveniente que de repente tu tenhas um conflicto no dia depois de me dizeres que a minha ideia não era boa o suficiente.
Yani cep telefonu, sabit telefon, internet ve faks kullanmak yasak.
Isso significa que não há telemóveis, linhas telefónicas fixas, Internet ou "fax".
Seni anlıyorum Stet ama okulda kavga etmek yasak.
Eu percebo-te, mas aqui não admitimos lutas entre alunos.
Üzgünüm, buraya giriş yasak.
Desculpem. Não podem estar aqui.
Odalarda yemek pişirmek yasak.
Não é permitido cozinhar nos quartos.
Bu kanatta sigara içmek yasak, hanımefendi.
Não pode fumar nesta ala, minha senhora.
Sigara yasak ama buna ses çıkarmıyor mu? Yoksa bilmiyor mu?
Cigarros não podes, mas com isto ela não se importa ou não sabe?
Takılmanın yasak olduğu kız mı? Biliyorum ama okul şeyi içindir diye düşündüm. - Yani oyun için...
É a Kelsey que não era suposto andares? para a peça... porque acabou.
Bundan böyle ders dışı aktiviler yasak. Ne? !
Não há mais actividades extracurriculares.
Bilginiz olsun, okul sınırları içerisinde alkol yasak.
Para vossa informação, não é permitido álcool na escola.
İş arkadaşları arasında yasak ilişkiler hep olur.
"Casos amorosos" acontecem entre colegas, sobretudo neste tipo de trabalho.
Son birkaç gecedir, yasak başlayana kadar dışarıda kalıyor.
Ficou fora durante algumas noites para além do toque de recolher.
Yasak Dans filmindeki muhteşem Kevin Bacon'ı unuttun mu?
Lembras-te do fantástico Kevin Bacon em "Footloose"?
O çok sevdiğin Yasak Dans'taki rahibin kızı gibi.
Tal como aconteceu à filha do pastor no teu precioso "Footloose."
Yabancı bir istihbarat servisine herhangi bir yasak gizli bilgiyi ifşa ettin mi? Hayır.
Já revelaste informações classificadas a serviços de espionagem estrangeiros?
Yasak ilişki, hiçbir şey yok.
Não têm casos, nada.
Neyse, burada da ihtiyacın olmayacak çünkü burada bulunanlarla ilişki yaşaman da yasak.
Isso nunca foi necessário. Bem, não vais precisar disso aqui mesmo, porque não há relações, especialmente com os residentes.
- O yüzden bugün ziyaretçisi olması yasak.
Portanto ela não pode receber visitas hoje. Porquê?
Zaten Callie'nin Kızlar Birleştirildi'de kaldığı sürece biriyle çıkması yasak.
Mesmo assim, ela não pode namorar enquanto lá estiver.
- Ev arkadaşım olması yasak.
Eu não posso ter colegas de quarto.
Yasak ne olacak?
E a condicional?
Yasak bölge yani.
Fora dos limites.
Telefon yasak.
Nada de telemóveis.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]