Yatakta Çeviri Portekizce
4,437 parallel translation
Tüm yaptığı yatakta içmek ve Monkey'le tartışmak.
Tudo o que ele faz é beber e reclamar com o Monkey.
Ama yatakta senden çok bir şey beklemiyorum çünkü iktidarsızsın.
Mas não vou esperar muito de si na cama, porque é incompetente.
Bak, kanepeyi ben alırım ; sen yatakta yat.
Eu fico com o sofá, você fica com a cama.
Hope, neden yatakta değilsin? Geç oldu.
O que fazes fora da cama, Hope?
Hadi, senin yatakta olman lazım.
Já devias estar deitado, vai-te embora.
O gece odana geldiğimi ve seni yatakta oturmuş ağlarken gördüğümü de.
Lembro-me daquela noite em que entrei no teu quarto e... vi-te sentado na cama, a chorar.
Neden benimle gelmiyorsun? Sıcak bir duş alır, sıcak bir yatakta uyursun.
Posso lhe dar um banho e uma cama quente.
Seni seçtim çünkü yatakta iyi olduğunu duydum.
Escolhi-te no trabalho porque ouvi dizer que eras incrível na cama.
- Nasıl da anladın? Yatakta iki hafta uzun olmalı.
Duas semanas na cama é muito tempo.
48 saat kasılma olmazsa düz yatakta yatabilecektim.
Só precisava deste tempo sem contrações, para poder deitar direita.
Düz yatakta yatmak...
Deitar direita.
Hepsi bu yatakta eridi bitti, yumuşacık oldu.
Estão todos a ficar moles e macios, a dissolver-se nesta cama.
Yatakta kahvaltıyla ona sürpriz yapacağım.
Vou surpreendê-la - pequeno-almoço na cama.
Denver'dan beri de yatakta uyumadık.
Nem dormimos numa cama desde... Denver?
Yatakta acıyla kıvranıp yatarken, tanrının nerede olduğunu merak edermiş.
Ficava deitado na cama, com dores, a imaginar onde estaria Deus.
Nick, yatakta kül tablası ne arıyor?
Nick, o que é que faz o cinzeiro aqui ao pé da cama?
Yatakta bisiklet suluğu bulunduruyorlar ve sonra sırtına fışkırtıyorlar.
Eles têm uma garrafa de bicicleta na cama e em seguida eles esguicham-lha à tua volta.
Artık aynı yatakta uyumamız gerekiyor.
Não vamos dormir em camas separadas nunca mais.
Tek fark onların yatakta değil onun altında olması.
A única diferença é, que estão na tua cama e não debaixo dela.
Yatakta yatan.
Daqueles que estão na cama.
Yatakta iyi misin, Sam?
Você é bom na cama, Sam?
Naziksin, fazla konuşmuyorsun, yatakta da bir harikasın.
És bondoso, não falas demasiado, és um demónio na cama.
'Yatakta iyi değil ama duvara karşı iyi.'"
'Não é boa na cama, mas agradável contra uma parede'. "
Andrea, niye yatakta değilsin?
Andrea, o que fazes fora da cama?
Şimdilik bu yatakta yatın.
- Arranjámos-lhe aqui uma cama.
Yatakta uykuda, gerçek şeyler rüya görülür Ha! öyleyse Kraliçe Mab'ı seninle birlikte gördüm
Cama quando voce está dormindo, voce sonha a verdade vejo voce ainda nao visitou a Rainha Mab.
Saat 10.30 İyi de yatakta telefonda konuşulmayacağını da sen söyledin.
- Disseste que não levavas o telemóvel para a cama.
Nasıl desem, yatakta en sevdiği görüntü ensemdi.
Não foi um grande choque. Digamos que, na cama, a visão favorita dele era a minha nuca.
Sam Cooke... yatakta bir başkasıyla, kocası gelir, onu vurur!
Sam Cooke, na cama com uma rapariga qualquer, o marido aparece...
Yatakta olacağım.
Vou estar na cama.
" Yatakta yanındayım.
Estou deitado ao teu lado.
Gece ışıkları kapatıp yatakta sarıldığımızda sarılıyormuş gibi hissediyorum.
À noite, quando apago a luz e estou na cama... Eu sinto-me abraçado.
Beşincisi, insanların sürekli üzerinde oturduğu bir yatakta... derz ve eklemler yanal yapılır çünkü gerilim yanal yöndedir.
Cinco, numa cama onde as pessoas passam o tempo deitadas as juntas e ligações são feitas dos lados porque a pressão é lateral.
Woody onunla aynı yatakta uyudu ama ona bulaşmadı.
Woody dormia na cama dele e nunca contraiu a doença.
Hey, ne zaman beraber yatakta bir gün geçireceğiz?
Quando é que passamos os dois um dia na cama?
James ve Jack'i yatakta yakaladım.
Eu apanhei o James e o Jack juntos!
Bu gece yatakta beraber olduğumuzda da hatırla bunu.
Lembras-te disso à noite quando estivermos na cama.
Yatakta kahvaltı.
Pequeno-almoço na cama.
Aynı yatakta uyuduk birlikte günahsızca yaşadık.
Dormimos na mesma cama, vivemos juntos em pecado.
- Yatakta iyi miydi?
Boa na cama?
Agnes'in son erkek arkadaşı iki şeyiyle ünlü bir İngiliz Formula 2 pilotuydu pistte biraz deli olması ve gecesini gündüzünü yatakta geçiriyor olmasıydı.
O último namorado da Agnes, foi um piloto britânico da Fórmula 2 que é conhecido por duas coisas. Por ser um bocado maluco em pista... E por conseguir fazer sexo noite, dia e noite, outra vez.
Boktan bir apartmanda, boktan bir yatakta uyuyorum.
Durmo num colchão de merda, num apartamento de merda.
- Polis memuruna yatakta oldu demişsiniz.
- Disse ao outro agente que foi na cama.
Arkandaki gerçek yatakta çok daha havalı olabilir.
Seria genial, por detrás da cama.
Ryan yatakta değildi, ama buralardases yaptığını duyuyordum.
O Ryan não estava na cama na ouvi-o a fazer barulho cá fora.
Size teşekkürler ölüm meleği beni yatakta sırıtan bir yaşlı adam gibi değil savaş alanındaki bir kral gibi bulacak.
Obrigado, o anjo da morte não me encontrar na cama como um velho, mas no campo de batalha, como um rei.
Doğru düzgün yapabilir miyim? Mesela yatakta?
Posso fazer isto como deve ser?
Yatakta yatıyorduk.
Estávamos deitados na cama.
Model olan eski kız arkadaşımdan ve lezbiyen bir jinekologdan duydum ben yatakta ne yapmam gerektiğini biliyorum, sorun sende olmalı.
- O problema tem de ser teu.
- Sen yatakta kal.
- Tu ficas na cama.
Öğle vakti neden yatakta uzanıyorsun?
O que fazes na cama a meio do dia?