Yatın Çeviri Portekizce
8,642 parallel translation
Bunları mı arıyordunuz? Yere yatın!
Perderam isto?
Yere yatın!
Para o chão!
Derhâl yere yatın!
Já para o chão!
Derhâl yere yatın! Elleri kafanızın arkasına!
Mãos atrás da cabeça!
Hemen yere yatın.
No chão, porra! Chão! No chão!
Yere yatın.
Deite-se no chão!
Rico Suave yatını nerede saklıyor?
Onde é que o Rico Suave mantém o barco?
Yere yatın!
Baixem-se!
Yere yatın çocuklar.
Deitem-se no chão, rapazes.
Yere yatın.
Deitem-se no chão.
Ellerinizi başınızın üstüne koyun ve yere yatın.
- Mãos na cabeça e de joelhos.
Pekâlâ, yere yatın.
Deitados no chão.
Yere yatın dedim!
Eu disse, no chão!
Yere yatın dedim!
Já disse, no chão!
Yatın yere!
Tu, chão!
Yere yatın!
Cuidado!
Bence yatırım yapmalısınız.
Vocês deviam investir.
Oyuncak ayını uykuya mı yatırıyorsun?
Vais pôr o urso a dormir?
Ava, ben de payıma düştüğü kadar haydutla tanıştım. Gelecekte daha akıllıca yatırım yaparak geçmişimin çirkin kısmına deva olmasını umuyorum.
Ava, eu já conheci muitos criminosos, é uma parte feia do meu passado, que espero remediar investindo mais sensatamente no futuro.
Emma'nın düşmanla yatıyor olabileceğine dair bir şeyler buldum.
Achei uma coisa que indica que a Emma possa estar a dormir com o inimigo.
Yaptığı şeyin güzelliği, kimsenin nasıl yaptığını anlamamasında yatıyor.
A beleza do que ele faz é que ninguém sabe como o faz.
Yani Hope'un annesiyle babasını öldürmenin ardında bu mu yatıyordu?
A morte dos pais da Hope foi por causa dos teus pais?
Yatıyor olmalıydın.
Devias estar a descansar.
- Reva'nın kocasıyla mı yatıyorsun?
- Andas a dormir com o marido dela?
Yatı hazırlayın.
Preparem o iate.
Gerçek cevaplar bu anahtarın uyduğu kapının ardında yatıyor. Sadece al şunu.
A resposta verdadeira reside no que quer que esta chave se encaixe.
Purgatorium. Bu Ledbetter'ın hesabına parayı yatıranla aynı şirket.
"Purgatório", é a mesma companhia que deu dinheiro à Sra. Ledbetter.
Çok iyi bir yatırım yaptın anne.
Mamã, este dinheiro é um excelente investimento.
Clausten Kapital Yatırımlar'ın CEO'su. New York Borsası'nın en büyükleri.
É o CEO da "Clausten Capital Investment", o maior de Wall Street.
Bugün borsanın kapanmasıyla Clausten Kapital'in Zhu Lai Elektronik üzerine olan yatırımları şirketimize ve müşterilerimize 83 milyon dolardan fazla kazandırdı.
No entanto, ao fecho do mercado hoje... O investimento de "Clausten Capital Investments" na "Zhu Lai Electronics" deu um lucro a esta empresa e aos seus clientes de mais de 83...
Borsayı dağıttığını duyduğumda yatırım için biraz paramı verdim.
Quando ouvi dizer que ele estava mesmo a dar cartas em Wall Street, dei-lhe algum do meu dinheiro para investir.
Firmanın yatırımcılara gösterdikleri, GMK, tamamen saçmalık.
As coisas que a empresa está a apresentar aos investidores, À CMVM... tudo tretas!
Clausten Kapital Yatırımları ve Oliver Clausten'ın ta kendisi güvenlik sahtekârlığıyla suçlanıyorlar.
A "Clausten Capital Investments" e o Oliver Clausten em pessoa, vão ser acusados de investimentos fraudulentos.
Marco, Jason'ın Kevin Crachiolla'nın yatırımlarını ödemek için kendi parasını kullanacaktı, bunu bilmelisin.
- Pois. Marco, acho que devias saber que o Jason tinha intenções de restituir o investimento do Kevin Crachiolla utilizando o seu próprio dinheiro.
Meslektaşlarım ve ben Odessa'nın kariyerindeki yatırımcılarız.
Meus colegas e eu somos investidores na carreira de Odessa.
Pied Piper'ın ifadesi tamam Jian-Yang'in yatırımcı bulma şansı püf oldu ve dün Monahan'ın mahkemede dediklerini de duydun.
A Pied Piper está por um fio. As mais-valias do Jian Yang esfumaram-se, literalmente. Ouviram o que o Monahan disse em tribunal, ontem.
Şirketimize yaptığınız yatırımlar...
Os seus investimentos na nossa empresa...
Kadın onların ana yatırımcılarından birisi.
A mulher é uma das maiores investidoras.
- Şu kadın, Markridge'in ana yatırımcılarından...
Aquela mulher. Uma das investidoras da Markridge.
Markridge'ın bir yatırımcısı var, gerçek bir güç.
Há um investidor na Markridge, uma pessoa poderosa.
Muhtemelen onlar ana yatırımcılara babanın çalışmasında büyük geliştirmeler... - Bir şeyler bir şeyler. -... yapma fırsatı vermişler.
Devem ter feito investimentos chave que levaram a avanços significativos... no trabalho do teu pai.
Ne zaman yatırım yapıp, yapmayacağını iyi biliyor.
Quando investir, e quando não.
Araştırmalarındaki gizli yatırımcın buradaki varlığını mümkün kıldı.
Os teus investimentos anónimos na pesquisa deles tornou possível a tua existência aqui.
Evet, yatıştırıcılardan hoşlanmadığını söyledi.
Sim, ela disse que não gostava dos sedativos...
Ya yere yatıp,... zemini sikmeni söyleseydim? Ne yapardın?
Se te mandasse roçar-te no chão, fazias isso?
Yakın zamanda para sorunları, kötü yatırımları olmuş ama durumunu düzeltmiş görünüyor.
Teve alguns problemas financeiros recentes, maus investimentos, mas, parece ter recuperado.
Ya benle gelirsin ya da suçlu deliler birimine yatırılırsın.
Ou sais comigo ou vão atirar-te para a prisão psiquiátrica do Estado.
Yani neden öyle bir yatı buna boyarsın ki?
Agora, porque é que irias pintar um belo barco como esse?
On sene sonra ölen binlerce insan ve risk yüzünden yabancı yatırımcılar gittiğinde buna neden bugün kalıcı bir son verdiğimizi soracaksın.
Em dez anos, os investimentos externos vão acabar devido ao risco, vai haver milhares de mortes, e vais estar a perguntar-me porque não acabei isto hoje, uma vez por todas.
Sonunda ATP edinebilmek için, başlangıçta ATP'ye yatırım yapmalısınız.
Tem de se investir ATP no início para ganhar ATP no final.
Bu, Anderson Financial'ın mal varlıklarına ve yatırımlarına erişimini sağlıyor.
Concede à Anderson Financial acesso aos teus bens e investimentos.