Yaya Çeviri Portekizce
765 parallel translation
Nottingham'a olduğunuz gibi yaya döneceksiniz.
Regressareis como estais, a pé.
Atlantik'i geçebilirler ama... yaya geçidi olmadan bir caddeyi bile geçemezler.
Atravessam o Atlântico, mas não atravessam os Campos Elíseos a pé fora das passadeiras!
Gemiden denize atladım ve kıyaya yüzdüm.
Saltei borda fora e nadei para a costa.
Tek yapmam anahtarı çevirmek yada yaya basmak... her seferinde tamamen aynı şeyi yapıyor... tam olarak istediğim de bu.
Só tenho que dar corda ou apertar o botão, e fazem exactamente a mesma coisa todas as vezes, e exactamente o que quero.
Momma Lucy'yaya.
Ao Momma Lucy's.
Oradan da trenle, arabayla ya da yaya olarak Afrika kıyılarından, Fas'in Casablanca şehrine.
Lá, de comboio, de carro, ou a pé pela costa africana até Casablanca no Marrocos francês.
Bay Howard Graham dikkatli bir sürücüsünüz ve hayal gücünden yoksun bir yaya.
Howard Graham Você é um motorista cuidadoso E pedestre imaginativa.
- Yaya kim?
Quem é a Iaiá?
O bir Yaya. "Gookie" satıyor dostum.
Ela vende bolinhos, meu amigo.
Bu Yaya değil.
Quem é aquele?
Dağlardan, çiftliklerden gemiyle, trenle, atla, yaya.
Dos montes, quintas de barco ou comboio, de cavalo e a pé.
Son olarak Polis Koleji'nden yaya kaçarken görüldüler. ... ancak araç çalmış olabilirler. Tamam
Vistos a fugir a pé da Academia, talvez tenham roubado um carro.
Sonra da, yaya olarak Ay Dağına tırmanacağız.
Depois, continuaremos a pé para Mountains of the Moon.
Yaya olsaydık, şimdiye çoktan ölmüştük. Sabaha Omizo'ya ulaşmış oluruz.
Por terra poderíamos ser mortos.
Bilmiyorum, ama yaya gideceğim.
Afasta-se 10 metros da estrada principal... e é um homem morto. Não sei, mas vou a pé.
Hayır, bir insan hayvan ölene kadar ata biner, sonra da yaya devam eder.
Um humano anda a cavalo até ele cair, depois continua a pé.
- Çölü aşarak mı? Yaya mı?
- Atravessaste o deserto, a pé?
Fakat yaya olarak çok uzağa gidemez.
Não pode ir muito longe a pé.
Yaya bir adam geçsin.
Manejem a balista.
Sanırım artık yaya gitmekten kurtulmuş oluyorsun.
Devemos-lhe algum tempo pela caminhada.
Müteveffanın yaya geçidine yaklaştığını görmeden nasıl oldu da başını çevirip trafik ışıklarına bakabildi.
Como poderia ele ter girado a cabeça, para observar um semáforo, Sem ver a testemunha a aproximar-se da passadeira?
Rune, yaşlı gri atı da alsan iyi olur, sen ve hanımefendi yaya kalmazsınız.
Rune, é melhor levar o cavalo cinza também. Assim, você e a senhorita não ficarão a pé.
Atlı, yaya ve topçuları var, efendim.
Cavalos, infantaria e artilharia, senhor.
Buradan sonra yola yaya devam etsek daha iyi olur.
Daqui é melhor seguirmos a pé.
- Leonidas manevramızı tahmin etti. Atlıların çoğunu öldürdü, kalanları da yaya askerlerimizi kandırmak için kullanıp saldırdı.
- O Leónidas adivinhou a nossa manobra, ele matou a maior parte dos cavaleiros, confundiu os soldados e depois atacou.
Atıyla ya da yaya yol alan... bir adam arıyoruz.
Fiquem atentos a um homem a pé ou a cavalo.
Yolun gerisini yaya alıyor olmalılar.
Devem estar a seguir a pé.
- Yaya kalan sensin ama, değil mi?
- Ficaste a pé, não foi?
Ben yaya bakacağım.
Eu vou a pé.
- Evet ama, bu Belediye Başkanı'nın arabası. - Yaya geçidinde durmadı.
Mas este é o carro do Sr. Presidente da Câmara!
Benim çocuklar bunlarι, en azιndan yaya olanlarιnι... tek elleriyle alt ederler.
Os meus rapazes podem derrotar o armamento, os que podem andar, com uma mão atrás das costas.
-... ama sen onları yaya bırakırsın.
- mas és o pior.
Pekala, sınırlar kapatıldıysa tepelere kadar arabayla gider, dağları yaya aşarız.
Está bem, se as fronteiras estão fechadas passaremos as colinas e atravessaremos as montanhas a pé.
Şu yaya yolu dağın çevresini dolaşıyor.
Aquela passadeira dá a volta à montanha.
- Fincham, yaya yolundan ilerle.
- Faça-os seguirem pela passadeira.
Suçlu yalnız ve yaya.
"O criminoso está sozinho e a pé."
Daha komik fıkralar anlatır, Churchill'i dansta yaya bırakırdı!
Contava piadas mais engraçadas! E dançava muito melhor que o Churchill!
Tabii ki, seni yaya bırakıyorum, aynı senin öğrettiğin gibi.
É claro que te vou deixar a pé, tal como me ensinaste.
Hükümetin artık, kendi adamlarını bile yaya bıraktığını düşünüyor olmalısın.
Pensa que a administração agora está enviando a sua gente atrás de nossos passos.
Onlar yaya gitmek zorunda bu yangından geçemezler.
Tinham que ir por esta passagem, não podiam cruzar aquele fogo.
Sence, bir düzine silahlı adam, yaya bir Yerli'yi yakalayabilir mi?
Uma dúzia de cavaleiros armados não pode prender um índio a pé?
Herkesin yaya kalması gerektiğine inanır.
Quer pôr todos a andar.
Her sene beş yüz binden fazla hacı adayı yaya olarak Avrupa'daki diğer ülkelerden yola çıkar ve İspanya'ya, Havari James'in türbesine gelirdi.
Todos os anos mais de 500.000 peregrinos metiam-se a caminho a pé, vindos de todos os países da Europa. Os peregrinos dirigiam-se a Espanha para venerar o túmulo do apóstolo São Tiago.
- İspanya'ya, hanımefendi. - Yaya mı?
- A Espanha, minha senhora.
Malmgren yaya gitmeye çalışan 3 kişiden biriydi.
Malmgren é um dos três que tentaram ir a pé.
Artan yaya sayısı yıllardır kentin başına bela olmuştu.
Durante anos, a praga aumentou na cidade. Uma congestão de peões cada vez maior.
Müdahalen sayesinde, yaya kaldık.
Bravo, Cruchot. Graças á sua intervenção, ficámos a pé.
Ok ve yaya karşı tüfek kurşunları.
Espingardas de repetição contra arcos e flechas.
Sekizde burada olurum sandım, ne Boston'a uçacağımı bilmiyordum, ne de sığır vagonuyla New York'a gelip, kasırgada yaya kalacağımı!
Achei que estaria cá às 20h00. Não sabia que iria parar a Boston, depois, tomar o carro de bois para Nova lorque e andar num temporal!
Tüm hayvanlarını kaçırırlar, yaya kalır.
Espantam a manada e ele fica apeado.
- Bu Yaya, Donald.
- É a Iaiá.