Yetmiş Çeviri Portekizce
534 parallel translation
Yetmiş bin papel.
Setenta mil dólares.
... yetmiş.
Setenta.
- Bir adamın ömrünün yetmiş yılı.
- O que acham, rapazes? - 7O anos da vida de um homem.
Yetmiş bin taraftarın gözü önünde olacak. Biri de benim.
Estará lá à vista de 70 mil adeptos, um dos quais serei eu.
- Beş yüz yetmiş iki.
- 100?
Beş yüz yetmiş iki mi?
- 572.
- Yetmiş üç.
- Setenta e três quilos.
yetmiş bir bu son yaz.
Setenta e um neste último verão.
... elli, elli beş, altmış, altmış beş, yetmiş, yetmiş beş, seksen, elli, elli beş, altmış, altmış beş, yetmiş, yetmiş beş, seksen, seksen beş, doksan, doksan beş, yüz!
5, 10, 15, 20, 25, 30, 35, 40, 45, 50, 55, 60, 65, 70, 75, 80, 85, 90, 95, 100!
İki yüz yetmiş litre.
Quatrocentas e oitenta garrafas.
Yetmiş.
E setenta.
Yetmiş, seksen, doksan, doksanbeş.
Setenta, oitenta, noventa, noventa e cinco.
Elli, altmış, yetmiş.
Cinquenta, sessenta, setenta.
- Yetmiş küsur.
- 70 e tal.
İlk numaranın yetmiş olduğunu düşün!
Supon que o prêmio gordo é o 70.
Sende yetmiş varsa sen kazandın!
Se levar o 70 vontades.
Üç yüz elli tane Avrupa, iki yüz tane Asya yüz yetmiş beş tane Amerika, yüz tane Afrika ve on iki tane Prenses Grace anısına basılmış pul var.
Trezentos e cinquenta europeus, duzentos de Aslan... cem e setenta e cinco americanos, cem africanos... e 12 Princesa Grace comemorativos.
Yetmiş kişiler.
São 70.
Yedi defa değil, yetmiş kere yedi kez derim sana.
Não te digo sete vezes, mas até setenta vezes sete.
Yüz yetmiş beş.
Cento e setenta e cinco.
- Yetmiş beşe elli.
- Aposto 75 para 50...
Eğer yetmiş beş yaşına kadar yaşarsam yirmi beş yıl uyudum demektir.
Se um homem viver até aos 75, passa 25 anos a dormir. Sabes o que significa dormir tanto tempo?
Söyle bana, geminin erzağı 14 sene yetmiş olamaz...
Diz-me uma coisa. Os mantimentos da nave não podem ter durado 14 anos...
- Üçbin yetmiş beş.
- 3 450. - O que dizes?
- Yetmiş sekiz yıl uzun bir hayat.
Setenta e oito anos é uma longa vida. Sim.
Hızla tırmanıyoruz kaptan Seksen, yetmiş-beş.
Está a subir, rapidamente, Comandante. 25 metros. 23 metros.
bir gün yetmiş yaşında olacağım... yaşlandığım zaman yaşayıp yaşamadığım kimin umurunda olur?
os 70 anos hão-de chegar quando ninguém quer saber se vamos viver ou morrer
- Yetmiş beş. - Görüyorum.
- Setenta e cinco.
Numaram, ikiyüz yetmiş üçtü. Beni bu numara ile çağırırlardı.
Meu número era o 273... e tiraram-me uma foto.
Bin dokuz yüz..... yetmiş... üç.
Mil e novecentos..... e setenta e três.
Karım ikinci en iyi olduğumu söylüyor, ama en az yetmiş kişinin de birinciliği paylaştığını iddia ediyor.
A minha mulher diz que sou o segundo melhor, mas afirma que há 80 tipos empatados no primeiro lugar.
Yetmiş beş.
75.
Boy, bir metre yetmiş beş santim.
Altura : 1,80 m.
Yetmiş olacak, seksen olacak. Çalışmaya devam edecek. Meditasyon. oruç...
O terá setenta, terá oitenta e continuara tentando... com exercícios, meditações rápidas.
Kaptan Langsdorff, Uruguay yetkililerinden limana demir atmak için istedi. Ama kendisine limanı terketmesi için yetmiş iki saat süre tanındı.
Langsdorff, o comandante, pediu autorização aos uruguaios para ficar, mas ordenaram-lhe que abandonasse o porto em 72 horas.
Altmış... yetmiş.
Sessenta... 70.
Muhtemel zayiatlarının çok ağır olması bekleniyordu, yüzde yetmiş nisbetinde. Eisenhower da bunu iyi biliyordu.
Esperava-se que as baixas fossem de sete em cada dez, como Eisenhower bem sabia.
Yetmiş küsur kilodan otuz kiloya düşen ve yemek için sürüne sürüne yalvaran ya da yemekleri kapışan adamları görmek...
Ver alguém que pesava 60 quilos emagrecer para cerca de 25, e vê-lo arrastar-se, implorar ou lutar por comida...
Yetmiş yaşındayken de...
Aos setenta é igual...
Kız kardeşimin dediğine göre de, adamın onun kirli kıçını görmesi... boşalmasına yetmiş.
A minha irmã contou-me, que lhe bastava ver o traseiro dela sujo para ejacular.
Yüz yetmiş, aşağı yukarı.
Cento o setenta, mais ou menos...
Yüz yetmiş.
Cento e setenta.
Yüz yetmiş mi?
Cento e setenta?
- Yüz yetmiş yeterli.
- Cento e setenta serão suficientes.
Yetmiş.
Setenta.
O otel odasında yetmiş seksen tane muhabir vardı ama beni... -... bulan sen oldun.
Devia haver lá uns 70 ou 80 repórteres, mas foste tu quem me encontrou.
Elli, yetmiş tam bilemiyorum.
Cinquenta, setenta... - Realmente não sei dizer.
Kırk-atmış, elli-elli, otuz-yetmiş!
Quarenta-sessenta, cinquanta-cinquenta, trinta-setenta!
Bu süre sana rahatlikla yetmis olabilir.
Podias ter feito isso fácilmente naquela altura.
- Yetmiş yedi gün mü?
- 77?
Sabahtan beri yetmiş tane yükledik.
Setenta carroças esta manhã.