Yeğen Çeviri Portekizce
138 parallel translation
- Müsrif yeğen!
O sobrinho pródigo.
Çünkü biz sadece dayı ve yeğen değiliz, bu başka bir durum.
Porque não somos só tio e sobrinha. É outra coisa.
Biz herhangi bir dayı yeğen değiliz, ne yaparsam yapayım.
Tu própria disseste que não somos uns tio e sobrinha vulgares, faça eu o que fizer.
Tabii en tatlı yeğen de benim.
E vocês têm o sobrinho mais simpático.
Bayan French, kocanızı bir oğul ya da sevdiği bir yeğen olarak görmeye başlamıştı.
Claramente, a Sra. French via o seu marido como um filho ou sobrinho favorito.
Bir kaç yıl içinde yeni yeğen-şoför arabasıyla hava atar... Ve manken sevgili Helen'in mücevherlerini takar.
No futuro, o chaufer-sobrinho vai fugir com o carro... e a modelo vai usar as jóias da Helen.
İşleri yapacak kimse yok. Sadece bir sürü yeğen var.
E ninguém capaz de gerir o negócio, só um monte de sobrinhos!
Biri görse onu yeğen beni yabancı sanır.
- O meu marido não fuma. - É feriado!
Bu yeğen nereden çıktı?
O que é isto de um sobrinho?
Bugün artık onlar yeğen değil oğul oldular...
Hoje, já não é de sobrinhos que se trata, mas de filhos, assim mesmo!
Ben, Walter Franz. Şu yeğen.
Sou Walter Franz.
Yeğen demek!
Sobrino!
Biz "yeğen" demek yerine, "kardeşimin oğlu" deriz.
Conhece a nossa língua, Sr. Woods. A palavra que usamos para sobrinho é "filho do meu irmão".
Yeğen "
Sobrinho "
Bir yeğen amcasından ne ister?
O que quer de mim? O que quer de mim?
Geçtiğimiz Salı günü, bu yeğen kayboluyor. Çarşamba günü, Mademoiselle'e yapılan saldırılar başlıyor.
Na Terça-feira passada, esse sobrinho é dado como desaparecido e na Quarta-feira começaram os ataques à vida de Mademoiselle.
Ne güzel, saygılı yeğen!
Que sobrinho tão bom e respeitável!
Yeğen, Jethro Bodine.
o sobrinho, Jethro Bodine.
Güle güle "Yeğen" Vada.
Adeus, "sobrinha" Vada.
Yeğen..
Sobrinho.
Yeğen, pardon.
- Desculpe. Sobrinha.
Bir yeğen.
Um sobrinho.
Ve ben yeğen dediğimde, ben kız arkadaşını, sevgilisini kastediyorum?
E quando digo "sobrinha", quero dizer amiga colorida.
Onunla evleneceğim ve beni durduramazsın yeğen!
Vou casar com ela e não me podes impedir sobrinho!
"Sir Thomas'ın fenalıkla bakmaya başladığı Mrs. Norris," "kendisini kendisine adamaya başladı... ne bahtsız yeğen."
E a Sra. Norris, que sir Thomas passou a ver como o diabo foi dedicar-se à sua infeliz sobrinha.
Diğer yeğen, şu yakışıklı Feyd mesela.
Alguém como o outro sobrinho, aquele bonito, o Feyd.
# Yeğen Tiggerlardan koca bir halka, Amca Tiggerlar bir ton ağırlığında. #
E existem bandas de primos Tigres Tios Tigres da Taprobana
# Amca Tiggerlar, yeğen Tiggerlar # # ve büyükanne Tiggerlar # # ve biz Tiggerlar, bir araya geldiğimizde #
Há tios Tigres Sobrinhos Tigres A avó Tigre é de mais
Bir yeğen kendisini seven amcasını ziyaret ediyor.
Um sobrinho visita o tio, que o adora.
O çatlak yeğen yukarıda ağlıyor ve aşağıya inmek istemiyor.
A doida da sobrinha está lá em cima a chorar e recusa-se a descer.
Fergal'in hep övündüğü güzel yeğen sensin.
Então, você é que é a sobrinha linda que Fergal fala sempre.
- Hey yeğen, fotoğrafçı nerede?
- Sabes onde está o fotógrafo?
Çeviri : YeĞeN
Continua...
"Yeğen" in "n" si.
Esse é o meu sobrinho.
İyi görünüyorsun, yeğen Seth.
Estás com bom ar, sobrinho Seth.
Öyleyse bir eş ve kız kardeş olarak alamıyorsanız beni bir kız evlat ve yeğen olarak sever misiniz?
Então se não me podem ter enquanto mulher e irmã, não me amarão enquanto filha e sobrinha? O quê?
Ama benim ihtiyacım olan şey bir yeğen değil, evlât!
Mas não foi uma sobrinha que eu pedi, meu filho!
1911'de Besancon'da 99 yaşında bir kadın geride tahta elli bir yeğen bıraktı Altın El Sokağı'nda Ölü El barının sahibi Sylvain'in bana dediğini sık sık ona söylermiş.
Em Besançon, em 1911, morreu uma senhora de 99 anos que tinha um sobrinho com uma mão de madeira, que é dono da taberna Mão Morta, na Rua da Mão d'Ouro, a quem ela dizia amiúde aquilo que o Sylvain me perguntou onde ouvi.
Yavru kuş zamanı, yeğen.
Vamos ver a tua coragem, sobrinho.
Dik başlı yeğen oyunu oynayabiliriz.
Poderíamos jogar a carta do sobrinho indisciplinado.
Hadi yeğen.
Vamos, sobrinha.
90 yaşındaki yeğen. Evet.
É a "sobrinha" dos anos noventa...
Yeğen mi?
Sobrinho?
- Karı, yeğen, kardeş.
- Mulher, sobrinho, irmão, irmã.
- Hayır, yeğen Shiv.
- Não, "Sobrinho" Shiv.
- Beyefendinin yeğen oğlu.
É sobrinho-neto do patrão.
Öyle olsun, yegen.
Faça isso mesmo, primo.
- Bir yeğen.
- Um sobrinho.
- Yeğen mi?
- O sobrinho?
Yeğen?
Sobrinho?
"De yegen."
"Sobrinho." Agora...