Yün Çeviri Portekizce
407 parallel translation
Bu akşam, en cesur abluka yarıcısı bizimle beraber. Yanki topları arasından sıyrılıp, geçen hızlı gemileri bu akşam giymekte olduğumuz yün ve dantel kumaşları getirdi.
Temos entre nós o mais destemido de todos os resistentes, cujas escunas passaram pelos canhões do inimigo e nos trouxeram as lãs e as rendas que usamos esta noite.
Saçmalama. Saf yün, dostum.
Não seja tolo, é lã pura.
Yün kumaştan bir ceketi ve papyonu var.
Não usa chapéu. Tem um casaco de tweed e uma gravata.
Yatağa dört sıcak su şişesi ve bir kadeh brendiyle girer. Kırmızı yün külahını da takar.
Vai-se deitar com quatro botijas de água quente... um copo de brandy, e um barrete de lã vermelha.
Marshall'a uğrayıp bana biraz yeşil yün alabilir miydin?
Oh, podes passar pelo Marshall e trazer-me mais desta lã verde?
Gizlilik diye bir şey yoktu Bir paçavra, bir k emik, bir yün çilesi
Não havia mistério Um trapo, um osso, um rolo de cabelo
Yün için bana bir beşlik ver.
Dá-me uma moeda para lã.
Ona bir şişe, biraz pamuk yün ve kaşıklarımızdan birini verdim.
Dei-lhe uma garrafa para tomar, um pano de lã e uma das nossas colheres.
- Bıçaklar, pamuk bez, yün... - Ucuz, kalitesiz çöpler.
Tenho abastecimentos para eles comprarem.
Ben yün bir ceket istiyorum ki Dan'ın iğrenç havasını koklamayayım.
Uma tunica de lã para mim Para manter fora o ar sujo de Dan.
Sen de yün ceketini Targil!
Você irá ter a sua camisa de lã.
Koyunla birlikte, iki pazarımız olur, yün ve koyun eti.
Com ovelhas, teríamos dois mercados, lã e carne de carneiro.
Battaniyeler, farkedeceksiniz, çok sıcak tutar. Yüzde 50 yün.
Os cobertores, como pode ver, são muito quentes. 50 % lã.
Bu mu yün? Pamuk bu!
Isto é suposto ser lã?
Tüyleri görmek istemem. Ama biz onu kızarmış kuzu varsayalım, hala yün örmeye devam edecek misin?
E se tivéssemos costeletas de carneiro, continuarias a ver a lã?
- Yün çoraplarını almayı unutma.
Não se esqueça, das meias grossas. Hum! Sim.
Yün eğirmeye hazırlanın kızlar. Birazdan hareme geliyorum.
Preparem a minha roca, meninas.
Hayır, yün.
Não, é de lã.
O yün fanilaydı.
Era uma camiseta ralé.
Altı çile beyaz yün.
Seis rolos da lã branca.
Sana bunu nasıl anlatabilirim? Bu... bir kelime. Ve bu kelime işte bu şey demek, yün.
Como posso te dizer que isso isso quer dizer uma palavra e que essa palavra significa essa coisa :
Demek istediğim keten mi, yün mü ya da gabardin kumaş mı diye.
Sabe, o que quero dizer com isto É Verão ou sarja ou gabardine.
Parlak bakır güğümler Sıcak yün eldivenler
Chaleiras de cobre a brilhar E luvas de lã quentinhas
Parlak bakır güğümler Sıcak yün eldivenler
Chaleiras de cobre brilhando E luvas quentinhas
Sıcak yün eldivenler
E luvas quentinhas
Bir beyefendiyle buluşacağım. Yün tüccarı.
Uma entrevista com um comerciante de lá.
Bay Kierulf, yün tüccarı?
Tenho um compromisso com o Sr. Kierulf.
Güneşte saçları yün gibi yumuşacık olurdu.
E ao sol o cabelo dele tornava-se uma nuvem.
Yün, limon, baharatlar :
lá, limão, temperos :
Yün bulamazsa şiddete başvuruyor.
Se não arranja linha, torna-se violenta.
Pekala, size işi veriyorum. Ve sandalyeyi tamamı yün ordu uyku tulumunu çanta, şemsiye, cebinizdeki kalemler ve file atletinize.
Dou-lhe o trabalho e a cadeira, e um saco-cama de algodão do Exército pela pasta, o chapéu-de-chuva, as canetas que tem no bolso e a sua camisola de fibra.
Merinos. Dünyadaki en iyi yün.
A melhor lã do mundo.
Koyun postu mu? Yün mü?
Pele de ovelha, lã?
Müşteriler çok zorluydu. Yaz günü yün takım giyerlerdi.
Os gajos eram tão durões, que usavam fatos de lã no verão.
Yün veya ipek tüccarları var mı?
Há fabricantes de lã ou seda?
- Yün mü, pamuk mu?
- Lã, algodão?
Adler ve Scheme çok miktarda yün istiyor.
Esse negócio consiste em que Adler e Schene precisam de muita lã.
Yün ve ötekiler, sakin.
A lã e os demais estão calmos.
Adler ve Şirket'e yün alma konusunda bir iş.
Trata-se da lã, confiada a Adler e Companhia.
Ben hallederdim, yün hazır, ama hiç param yok.
Seria um bom negócio, até tenho lã mas me falta capital.
Bu yün palto ne için?
E você, com o casaco de peles?
Tamam, bir dahaki sefere kiracı olarak yün tüccarı bulursun.
De acordo, de acordo. Para a próxima alugue-o a uma loja de penas. Está!
Ona ilk rastladığımda... saçları yün çilesine dönmüş, paçavralar içinde bir kemik yığını idi.
Quando a vi pela primeira vez... parecia um trapo velho e esqueIetico com um pouco de cabelo.
Evet, bu gecelik bu kadar yün yeter.
Bem, é bastante lã para hoje.
Yakaladık artık seni yün yumağı!
Agora é que te apanhamos, bola de pêlo!
Matthew Spencer and Company için yün ihracatı yapıyoruz, tamam mı?
Transportador de Algodão para Matthew Spencer e companhia, certo?
Büyük yün bir hırkaya sürterek, Beyaz Saray ın tavanına yapıştırırım.
Esfregava-os numa camisola gigante e metia-os no telhado da Casa Branca.
Belki pamuk işine girerim, Ya da kışa doğru yün işine.
Talvez até plantar algodão... ou, no inverno, trabalhar com lã.
Güve yeniği kazaklar ve yün pantolonlar giyerim.
Só visto camisolas roídas pelas traças e calças de lã.
Sadece birkaç çift yün çorap.
Não são coisas que se estragam!
- Tuhafiyeciden yün kaşkol.
Não duvide se nunca tentou.