Yüzyılda Çeviri Portekizce
831 parallel translation
- 20. yüzyılda yaşıyoruz.
- Estamos no século XX.
İlk sahibi 18. yüzyılda yaşayan bir aristokratmış.
Pertenceu a um nobre do séc. XVIII.
Hikâye bir ilkbahar gecesinde başladı. Tesadüfen, 17. yüzyılda Felemenkçeyle elle yazılmış ilginç bir yazma bulmuştum.
Começou uma noite no princípio da primavera... deparei-me com um curioso manuscrito do Século XVII, escrito à mão em holandês.
Milattan önce 5. yüzyılda bir zorbanın yönetiminde zulüm çeken Atina yurttaşları onu sürgüne gönderdiler.
No século V antes de Cristo, os cidadãos de Atenas, tendo sofrido sob um tirano, conseguiram expulsá-lo.
20. yüzyılda.
No século XX.
- Yirminci yüzyılda yaşıyoruz.
- Estamos no século 20.
Daha hala 19. yüzyılda yaşadığımızı düşünüyorsun.
Ainda pensa viver no século XIX.
Ne yazık ki, Bayan Monroe 17. yüzyılda henüz bu dünyada değildi.
Infelizmente, as Monroes foram expulsas do kabuki no século 17.
Geçen yüzyılda, Roma'nın putperest zulmüne son verip... yeni bir toplumun kurulmasına yol açacak olan... Hıristiyanlık denen yeni dinin... doğumundan önce... Roma cumhuriyeti uygar dünyanın tam merkezinde yer alıyordu.
No século passado, antes do nascimento... da nova fé chamada Cristianismo... destinada a derrubar a tirania pagã de Roma... e criar uma nova sociedade... a república romana ocupava o centro do mundo civilizado.
İşte o yüzyılda... Fethedilmiş Yunan eyaleti Trakya'da... cahil bir köle kadın Spartacus adını verdiği... bir oğlan doğurarak sahibinin servetini biraz daha artırdı.
Nesse mesmo século... na província grega da Trácia, já conquistada,... uma escrava analfabeta fez aumentar a riqueza do seu amo... dando à luz um filho a quem deu o nome de Spartacus.
20. yüzyılda, Toplu Savaştan önce Dünya'da kullanılıyordu.
Eram usados na Terra durante o século 20, antes da Guerra Total.
Fransa 17.yüzyılda bu gerçeği göremedi. Onlar, insanların hatalardan kaçınabileceklerini düşündüler. Ve dahası, insanların doğru yolu kolayca bulabileceklerini sandılar.
A França não percebeu logo isso no séc XVII quando se pensou que podíamos evitar o erro, não a mentira, mas os erros, achou-se que podíamos viver directamente na verdade...
Her yüzyılda bir, despotun teki bunu dener, ama bugüne kadar kimse başaramadı.
Todo século, algum déspota tenta isso... mas, até agora, nenhum conseguiu.
Bu yüzyılda resim yapan Floransalı bir Hıristiyan'ım ben!
Sou um florentino e um cristão a pintar neste século.
20. yüzyılda,
No séc.
Bunu biliyorum. Dünyada 12 yüzyılda oldu diye onlarda o kadar sürmesi gerekmez.
A Terra levou 12 séculos, mas eles não precisaram.
Bones, 20. yüzyılda Asya'daki orman savaşlarını hatırladın mı?
Bones, lembra-se das guerras do séc. XX no continente asiático?
20. yüzyılda...
O século XX não tinha...
20. yüzyılda, bunu Tahiti Sendromu olarak adlandırıyorduk.
No séc. XX, referíamo-nos a isso como o Sindroma do Taiti.
11. yüzyılda ve ortaçağ boyunca İspanyol şehri Santiago de Compostela,.. ... veya St. James Compostela günümüzde de ziyaret edilen önemli bir hac bölgesi olmuştur.
A partir do século XI e durante toda a Idade Média... a cidade de Santiago de Compostela, em Espanha, foi teatro de uma importante peregrinação que ainda hoje se verifica.
Ondokuzuncu yüzyılda tesadüfen tekrar bulundu.
Foram apenas descobertas, por acaso, nos finais do século XIX.
Rivayete göre, M.S. 7. yüzyılda bir yıldız, birkaç çobana Aziz James'in bedeninin yattığı yeri göstermişti.
Foi no século VII depois de Cristo, que, segundo a lenda, uma estrela indicou a uns pastores o lugar em que se encontrava o corpo de São Tiago.
Beşinci yüzyılda, bir zamanların güçlü Roma İmparatorluğu dağıldığında Batı Avrupa'nın yumuşak karnı doğunun barbar kavimlerine karşı davetkar biçimde korunmasız kaldı.
No século V, quando o poderoso Império Romano se desmoronou, o ponto fraco da Europa Ocidental estava exposto às hordas bárbaras a oriente.
Buna benzer bir divanın getirildiğini hatırlıyorum. Headingley'de, M.Ö. 9.yüzyılda, siyahlara karşı.
Lembro-me bem de trazerem um divã semelhante para Headingley em 9 A.C. Contra os escurinhos.
" 18. yüzyılda yapılan Belediye binası, merdivenleri ve kabul odası.
"Câmara Municipal, Sec. XVIII", Com escadaria e sala de recepções.
19. Yüzyılda.
No século XIX.
18. Yüzyılda.
No século XVIII.
Baksana, George. 18'inci yüzyılda yaşasaydın, Napolyon'u büyük bir mareşal yapardın.
George, seria um excelente marechal de Napoleão, se tivesse vivido no século XVIII.
İnsanların hala 19'uncu yüzyılda, o saçmalığa inandıklarını görmek.
Pensar que as pessoas ainda acreditam nestas patranhas no século XIX.
Kısa ve öz bir şekilde belirttiğin gibi, 19'uncu yüzyılda yaşıyoruz.
Como disse de modo tão sucinto, vivemos no século XIX.
Buck Rogers 20. yüzyılda!
Buck Rogers no século 20!
Biz, 20. Yüzyılda yaşayan bir 18. Yüzyıl ülkesiyiz.
Somos um país do séc. 1 8 num mundo do séc. 20.
4. yüzyılda yaşamış bir Yunan filozofu?
"Filósofo grego do século 4".
18. yüzyılda Almanya'da yaşanmış bir olay.
Um monge foi julgado por fazer amor com um cão.
"Söylesene Winston, 20. yüzyılda bir başbakanın Lordlar Kamarası üyesi olmaması mı gerekiyor?"
"Winston, vê algum motivo para que, no século XX, um primeiro-ministro não possa estar na Câmara dos Lordes?"
Onun gibileri yüzyılda bir gelir bu dünyaya.
Um super-homem como ele nasce uma vez por século.
Geçen yüzyılda, ada sakinleri açlıktan ölüyorlardı.
No século passado, os ilheus morriam de fome.
Bence Rowan Morrison, pagan barbarlığının bir gereği olarak... katledildi ve ben böyle bir şeyin... 20. yüzyılda gerçekleşmiş olmasına kendimi güç bela inandırabiliyorum.
Penso que Rowan Morrison foi assassinada... nas mãos da brutalidade pagã, o que me custa a crer que ocorra em pleno século XX.
Kıyamet sonrası insanoğlu, 23. yüzyılda nüfus patlaması ve ekolojik dengeyi sağlamak amacıyla dış dünyadan kendilerini ayıran... bir kubbe şehir yaratır.
Algures no século 23, Os sobreviventes da guerra,.. ... da superpopulação e da poluição, vivem numa grande cidade coberta por uma cúpula, afastada e esquecida do mundo exterior.
Bavariayı 15. yüzyılda yÖnetmiş ünlü bir aile
Uma família que morou na Bavaria no século 15.
O bir keişişti, bir şeytan kovucu. 13. yüzyılda yaşamış.
Era um monge e exorcista. Viveu no século XIII.
Diğer yüzyılda öğlen yemeği. Espirütelliğini kaybettiğini sandım.
Confesso que no outro... século pensei que você estivesse louco.
" Bakanımız, tasarı sürelerinin yavaşlığının örnek yerindeyse 20. yüzyılda tek katlı bir ev yapmak için 12. yüzyılda katedral inşaatından daha uzun sürdüğünün farkında mı?
"Compreenderá o Sr. Ministro que os métodos de planeamento " tornam a construção de um bungalow no séc. XX mais lenta que a construção de uma catedral no séc.
17. yüzyılda Avrupalı denizciler güney göklerini ilk gördüklerinde, 17. yüzyılla ilgili şeyleri koydular gökyüzüne.
Quando os navegadores do século XVI viram pela primeira vez os céus do Sul, colocaram neles toda uma série de coisas de interesse da sua época.
Yıldız gruplarına eğer 20. yüzyılda isim verilseydi, eminim oraya buzdolaplarını ve bisikletleri, rock yıldızlarını belki de atom bombasının mantar şeklindeki bulutunu koyardık.
Se as constelações tivessem sido classificadas no século XX, veríamos possivelmente, frigoríficos e bicicletas, estrelas do Rock'n Roll, e talvez até cogumelos atômicos.
Fakat 15.yüzyılda doğmak onun hatası değildi.
Mas a culpa não era dele, estava confinado ao século XVI.
Bu 16. yüzyılda ülkemizi birleştiren ilk adam hakkında bir filmdir.
O filme conta
O olayın 19. yüzyılda gerçekleştiğini unutuyorsun.
Vivemos no século XIX.
Zo'e 16. yüzyılda ki Cizvitler'in yazmalarını temsil eder.
Havia representações dos Zo'é em escrituras jesuítas, do século XVI.
4. yüzyılda, İznik Konsülü'nden sonra,..
No séc.
Tarih dersinde okudum. Ama 20. yüzyılda oldu.
Mas aconteceu no séc.