Yüzüğün Çeviri Portekizce
492 parallel translation
O yüzüğün Joseph Wilson'a ait olduğu nereden belli?
Quem poderá provar que o anel era do Joseph Wilson?
Yüzüğün nerede?
Onde está o teu anel?
İşte yüzüğün.
Aqui está o teu anel.
İşte düğün yüzüğün.
Aqui está o teu anel de noivado.
Kölelik yüzüğün.
O teu anel de escrava.
Ve bu yüzüğün geldiği yerde, daha çok Mısır hazinesi olabilir.
E, se essa cidade existe, pode ter fabulosos tesouros egípcios. Certamente.
Senin yüzüğün değil mi?
Não é este o teu anel?
Yüzüğün karşısında eğiliyorum.
Estou ajoelhado na tua aliança.
Bir yüzüğün üzerine?
Num anel?
Yüzüğün?
Tens o anel?
Demir sana uyar, yüzüğün gibi.
É de ferro como o teu anel. O ferro assenta-te bem.
Oh, Bilbo Baggins, bu yüzüğün ne anlama geldiğini anlasaydın - ki soyundan gelen doğmamışlar ileride anlayacaktır... bu hikayenin sona ermediğini bilirdin BU SADECE BİR BAŞLANGIÇ.
Oh, Bilbo Baguins, se de fato compreendes-te esse anel então compreenderás que esta história não terminou é só o começo...
Ama Yüzüğün kendi iradesi vardı ve efendisine geri dönmek için... bir elden ötekine geçmenin biryolunu buluyordu.
Mas o Anel tinha vontade propria e acabava escapando de uma mão... e sendo encontrado poroutra, para que pudesse, finalmente... voltar para seu mestre.
O da Yüzüğün yerini söyleyinceye kadar... burada kalmak.
É vovê permanever aqu ¡, até d ¡ zer onde esta o Anel.
Bütün sabah Elrond'un Divanında Tek Yüzüğün ve onun efendisi Sauron'un... geçmişi konuşuldu.
Durante toda aquela manhã, o Conselho de Elrond... debateu a historia do Anel Unico e de seu mestre Sauron.
Gandalf ayrıca hain Saruman'ın o anki durumunu... ve Yüzüğün gücüne sahip olmak için duyduğu arzuyu anlattı.
Gandalf também contou a todos sobre Saruman, o traidor... e seu desejo pelo poder do Anel.
Yüzüğün Yoldaşları da dokuz olacak.
A Companhia do Anel consiste de nove.
Belki sadece Frodo'nun yolunda biraz daha ilerleyebilmesi için. Bu arada bırak Yüzüğün peşinde olması gereken ordular... bizi yok etmeye çalışmakla zaman kaybetsinler.
Talvez apenas para Frodo se d ¡ stanv ¡ ar a ¡ nda ma ¡ s... enquanto os exérv ¡ tos em busva do Anel pervam tempo vonosvo.
Bu yüzüğün bir şey yaptığını mı söylüyorsun?
Estás a dizer-me que o anel tem alguma coisa a ver com isto?
Ve hala evlenmedin, yüzüğün de yok.
Porque é que não é casada? Porque não usa anel?
İşte yüzüğün, Arthur.
Aqui está o teu anel, Arthur.
Evlilik yüzüğün nerede, Layla?
Onde está a tua aliança, Layla?
"Elinde bir yüzüğün yoksa, dostum sakın öpüşme."
" Nunca dês um beijo, minha amiga, a não ser com a aliança no dedo,
Metroda takamayacağın bir yüzüğün varsa her zaman için taksi tutman gerekir.
Quando se tem um anel que não se pode usar no metro, tem de se andar de táxi.
- Yüzüğün güzelmiş, Charlie.
- Linda aliança que tens, Charlie.
Bu yüzüğün ona ulaşmasını sağlar mısın?
Faz chegar-lhe a aliança?
Yüzüğün yeni mi? - Sana sormaya geldiğim şey bu.
Foi isso que eu te vim perguntar.
Lise yüzüğün emanette.
O teu anel de curso está seguro.
Bu da nişan yüzüğün mü? Evet.
É esse é o teu anel de noivado?
Evlilik yüzüğün yok.
Não há aliança.
Ama yüzüğün güzelliğini ortaya çıkaran ellerdir, değil mi sevgili Bay Archer?
Mas é a mão que faz brilhar o anel, não é, meu querido Sr. Archer?
Yüzüğün paltona takılmasın.
Não deixes que o anel fique preso na manga.
Nick de, yüzüğün peşinden okyanusa atlıyor.
O Nick mergulha no oceano para o apanhar.
Ama o havuzun içine giren kişide de o yüzüğün aynısı vardı.
Mas quem esteve no tanque tem um anel igual ao dele.
Bir sürü bilezik ve yüzüğün olacak.
Montes de pulseiras e de anéis!
Yüzüğün canı cehenneme.
Ao diabo com o anel!
Yüzüğün de büyükmüş.
Que anelão!
Yüzüğün. Saatin.
O seu anel... o relógio.
Bu yüzüğün beni diğer kadınlardan çok sevdiğini anlatmasını istiyorum.
Quero que essa aliança me diga que me amas mais do que às outras.
Sevdiğin birine sana alacağı yüzüğün karşılığında bunu verirsin. Evlendiğinizde takacağın yüzüğün şimdilik yerini tutacak olan yüzük.
Está a ver, dá-se a alguém que se ama... um anel de noivado como uma entrada para outro anel... do tipo que se troca quando se casa.
O yüzüğün taklit olduğunu nasıl bildin hiç bir fikrim yok.
Não sei como demónio soubestes que esse anel era um fugazy.
Yüzüğün de var.
As alianças.
- Bu yüzüğün anlamını biliyor musun?
Sabes o que esse anel simboliza?
Yani bana aldığın ilk yüzüğün değersiz bir şey olduğunu biliyordun?
Sabias que o primeiro anel que me compraste não valia nada?
Yüzüğün kaybolmamasına dikkat eder misin?
Podes ver se o anel não se perde?
Çok güzel bir yüzüğün var.
É um belo anel que tens aí.
Yani o yüzüğün yeri doldurulamaz mı diyorsun?
Por isso, pode dizer-se que a aliança é insubstituível.
Yani yüzüğün büyülü olduğunu bile söyleyebilirsin.
Pode dizer-se que é uma aliança mágica.
İşte yüzüğün.
Toma o teu anel.
O yüzüğün taşı Gazo.
Isso é a pedra.
Yüzüğün çok güzel, Van Vecten.
Bonito anel, Van Vecten.