Yıkıldı Çeviri Portekizce
5,081 parallel translation
Benim değil senin tavsiyene uydu ve yıkıldı.
Ela seguiu o teu conselho em vez do meu e ficou desfeita. Ganhei!
Katrina sırasında setler neden yıkıldı sanıyorsunuz?
Sabem porque os diques rebentaram no Katrina?
Bir yıllık süreç içinde babasını kaybetti ve annesinden ayrıldı.
No intervalo de um ano, ele perdeu o pai e a mãe foi presa.
4 yıldır mezarlık güvenlik görevlisi olarak çalışıyormuşsun!
Faz o turno da madrugada na Global East Security há 4 anos.
Ne? 4 yıl önce nasıl olduğunu hatırlıyor musun? Liv nasıldık?
- Lembras-te como era, há quatro anos, Liv, como nós éramos?
Yaklaşık 20 yıldır ben bunların izini sürüyorum ve henüz bu kadar ciddi miktarda sivil hayata kasteden bir adamla karşılaşmış değilim.
Durante os 20 anos que tenho realizado o meu trabalho, nunca encontrei outro indivíduo com um impacto tão significativo na população civil como ele.
Kızlarınızdan ikisiyle iki çift laf edecektik de. Senin gibi bir film yıldızı kardeşlik evine girince insanlar nereye, kiminle gittiğine dikkat ediyor tabii.
Quando uma estrela de cinema aparece numa república, as pessoas veem aonde vai e com quem.
Kızın dediğine göre 19 yıldır onu kimse tanıyamamış bile.
Ela disse que ninguém a reconheceu durante 19 anos.
Son birkaç yıldır SAMCRO'nun yaptığı her şey başlarına bela oldu ve herkes bunun farkında artık.
Nos últimos anos, todo o que os SAMCRO fazem, deixam as pessoas assustadas. Toda a gente sabe disso.
Kıyıya çıkar çıkmaz bizden ayrıldın.
Foste-te embora antes de termos chegado à costa.
O zamandan beri yaklaşık 20 yıldır Ghibli ile çalıştı ve her akşam bizi ziyaret etti.
Deste então, durante os cerca de 20 anos em que trabalhou com o Ghibli, veio visitar-nos todas as noites.
Sonuçta kız film yıldızı.
Ela é uma estrela de cinema.
Bu cadılar meclisinin ve bu okulun durumu düşünülünce birinin son kırk yıldır bir Yüce'miz olmadığını düşünmesi işten bile değil.
Dado o estado desta Assembleia e da escola, poderemos pensar que não temos Suprema há 40 anos.
Kırk yıldır yanlış kapıyı çalıyorsun.
Há 40 anos que persegue a pessoa errada.
Kıyıda Michelin yıldızı alan bir restoranı var.
Ele tem um restaurante 5 estrelas na Strip.
"Vivian" senin en sevdiğin filim yıldızıydı. "Sinclair," ise annenin kızlık soyadıydı.
"Vivian" como "Vivien Leigh", a sua actriz de cinema favorita e "Sinclair" como o nome de solteira da sua mãe.
O yıkıldı.
Ficou arrasada.
- Yaklaşık bir yıldır.
- O que aconteceu há um ano?
Bu platform, Doğu Kıyısı'ndaki diğer platformlarla karşılaştırıldığında 60 kişilik ekiple üretim yapıyor.
A plataforma produz uma fracção de petróleo comparada com as outras na Costa Leste, é dirigida por uma equipa de 60 pessoas.
Biz de yıldızlarla yön bulmayı bildiğini sanmıştık.
Pensávamos que tinhas aprendido como navegar com as estrelas.
Yıldız haritan. Biz sakladık.
Sim, o teu mapa estelar.
Bin yıldır gördüğüm en güzel şey açık ara sensin.
É facilmente a coisa mais bonita que vi nos últimos mil anos.
Bu şok dalgası bir şahmerdan görevi görerek maddeyi sıkıştırıp ateşler ve yıldızın doğum süreci devam eder.
Essa onda age como um aríete que comprime e inflama a matéria, continuando o processo de nascimento da estrela.
Mavi ana gezegenimiz bütün ihtişamıyla karşımızda ve Ay'da Dünya'daki gibi hem bir atmosfer hem de ışık kirliliği olmadığı için yıldızların görüntüsü de harika.
O planeta mãe azul ascende majestosamente dando uma visão perfeita das estrelas, sem uma atmosfera ou poluição de luz impossibilitando a percepção, como faz com a Terra.
Ülker yıldız kümesi, namı diğer "Yedi Kız Kardeş," Dünya'dan görülebiliyor.
As Plêiades, também conhecidas como "Sete Irmãs", também são visíveis da Terra.
Kulağa alışılmadık gelse de evrenimizde birden fazla merkez yıldızı olan sistemler mevcuttur.
E enquanto isso pode parecer incomum, nosso universo tem muitos sistemas com mais de uma estrela central.
Yırtık ve buruşuk görünümlü yapısıyla bu bulutsu, zamanda donmuş bir yıldız patlamasını andırır.
São as estruturas rasgadas e sulcos que fazem essa nebulosa parecer uma explosão de estrela parada no tempo.
- Yıkıldım.
- Não queríamos incomodar.
Yaklaşık bir yıldır onu takip ediyoruz.
Já estávamos de olho nele há um ano.
Um... Demek istediğim, yaklaşık 100 yıldır şarkı söylemiyorum.
Eu não canto há cerca de 100 anos e...
Bu bina başarısızlık ve utanç kaynağı olarak birkaç yıldır başıboş duruyordu. Şimdi ise azim göstergesi olarak duruyor. Tom Weston'ın The Paradise'ı yeni konumlara çıkaracağının bildirimi.
Agora destaca-se como uma declaração de intenções, uma afirmação de que Tom Weston significa elevar a The Paradise a novas alturas.
Hayallerin yıkıldığı için mahvolduğuna şüphem yok.
Não preciso mais de si.
Bir yıldır onu oynamadık.
Não jogamos há mais de um ano.
O kadının nazik zihni yıldızların ışık yayması gibi sevgi yayan suretle bir olmadıklarından sevinci bıraktığı yerde hüznü buldu mu bilinmez.
Ou, a amável mente dessa senhora já não tinha as formas combinadas. E um amor espalhado, para que as estrelas deem luz. E a tristeza fique num lado.
İtalya'yı özleyecek olsam da tatili benim için çok özel kıldın, Peter.
Ainda que vá ter saudades de Itália. Tornaste a viagem muito especial para mim, Peter.
Gönderdiğimiz adam sayısında dikkatli davrandık, saldırı cesaretlerini yıldıracak kadar ama tehdit edecek kadar değil.
Tivemos o cuidado de mandar os homens suficientes para desencorajá-los, mas não... Não para os ameaçar.
Birkaç yıldır da sol dirseğinizin kırık olduğunu ve kötü şekilde kaldığını biliyorum.
Sei que fraturou a ulna esquerda há alguns anos e não cicatrizou bem. Isso é tudo verdade?
Resmen geciktiler. Kızı için adaletin yerine gelmesini 8 yıldır bekleyen bir annenin gecikmesine sebep olan nedir, hayal etmekte zorlanıyorum.
Tenho dificuldade em pensar que circunstâncias podiam atrasar uma mãe que esperou 8 anos para ver se feita justiça pela filha.
Marshall göğe doğru bakıp gece çıkan ilk yıldızın üzerine yemin etti. Pişmanlık olacaktı bu üç kelimenin sonu :
O Marshall olhou para o céu e pela primeira estrela da noite acabou por jurar cinco palavras de que em breve se arrependeria :
Efsaneye göre yıldırım, Yıldırım Atar'ın ağzından çıkıyormuş ve gök gürültüsü de...
Diz a lenda que o raio sai da boca do Skrill e o trovão do...
Tüm işi biz yaptık ama Vahşi savaşçılar yine de Yıldırım Atar'ı ele geçirdi.
Fizemos o trabalho todo e os Berserkers - apanharam o Skrill.
Yani o, 32 yıldır ayık, ona ihtayıcı olan herkesin yanındaydı.
Ela está sóbria há 32 anos, está sempre presente para quem precisar...
- 10 yıldır hep burada kaldık.
- Ficamos aqui há dez anos.
Boğa Takımyıldızına 400 ışık yılı uzaklığında ücra, M-Sınıfı bir gezegen.
Um remoto planeta M-classe localizado a 400 anos-luz além da nuvem molecular de Taurus.
2 yıldır da ayık geziyorken bu başıma geliyor.
Estou sóbrio há dois anos e isto acontece.
İndirdiği korkunç hızlı kılıcının kaçınılmaz yıldırımı vardı.
"Ele soltou o relâmpago fatal da sua justa tempestade,"
Yıllarca frontotemporal yerleşimli bunama ve Alzheimer karıştırıldı, lakin frontotemporal yerleşimli bunama ayrı bir hastalık.
Durante muitos anos, demência fronto-temporal e Alzheimer eram confundidos, mas demência fronto-temporal é uma doença à parte.
Yıkıldım resmen.
Céus, estou um caos.
İki buçuk yıldır ilerleme kaydedemediniz. Artık yeter.
E em dois anos e meio não fizeste avanço algum, já chega.
Duvarların gelecek ay yıkılacağı haberi çoktan yayıldı bile.
Demolir o muro que separa a cidade de Bick Mansions começará no próximo mês.
Yirmi yıldır... onlarla yaşıyorum Hıçkıdık... bütün sırlarını keşfettim.
Vivi entre eles... durante 20 anos, Hiccup... descobrindo os seus segredos.