Zarifçe Çeviri Portekizce
42 parallel translation
Bir Amerikan tarafından kucaklanmış çıplak bir kadın resmi vardı ya da Amerikan, kadın külotunu giyerken zarifçe kravatını bağlardı.
Havia um desenho de uma mulher nua a ser abraçada por um americano, ou um americano a pôr a gravata, enquanto ela vestia as meias.
Bu ceket en iyi kalite kadifeden yapılmıştır. Baştan aşağı gümüş iplikle zarifçe işlenmiştir.
Um gibão do melhor veludo... todo finamente bordado a prata.
Zarifçe.
Agradável, tranquilizador.
Ergenleşmekte olan kendine acıman hakkındaki güneyli edebi eserini... okumama, zarifçe izin verdiğinden beri...
Desde que "deixou" eu ler a sua obra-prima sulista... onde so havia seu auto desprezo adolescente e pueril...
Çok zarifçe yazıyorsun.
Escreves com elegância.
Üstüne hiç yağ dökmeden elleriyle zarifçe yemek yiyen... rahibenin öyküsünü sevdim.
Adorei ler sobre a freira que comia delicadamente com as mãos, que nunca se sujava de gordura.
Sen doğmadan önce şu meşhur olaya adı karışmıştı. Annen Kontes Beaulieu'ye... kalmaya gittiği zaman... Kontes ona zarifçe, babanın odasıyla, o zamanlarki aşığı...
Houve uma famosa ocasião, ainda não éreis nascida, teria sido... quando visitou a condessa de Beaulieu, que sabiamente a alojou entre o vosso pai... e um tal Senhor de Vressac, naquela época, o seu reconhecido amante.
Şimdi, zarifçe kenara çekilirsen eğer.
Por isso, afaste-se gentilmente.
Beethoven, o podyuma çıkmış... elinde değneği... elleri havada zarifçe salınıyor... ve zihnindeki orkestra kusursuzca çalıyor. Ama önündeki orkestra vaziyeti kurtarmak için umutsuzca çabalıyor.
Beethoven em pé naquele pódio... com a sua batuta... as suas mãos dançando graciosamente no ar... e a orquestra da sua imaginação... tocando com perfeição... e a orquestra na frente dele... tentando desesperadamente acompanhá-lo.
Zarifçe tutuyordu onu.
Isso é dizer pouco.
" Zarifçe ve yavaşça beni yatağa yatırıyor...
" Ela, delicada e lentamente, deita-me na cama...
Parfümlenmiş ve zarifçe yazılmışlardı.
Estavam perfumadas. E elegantemente escritas.
Sözüm ona dostum olan birinin aksine ailen zarifçe röportaj yapmayı kabul etti.
Ao contrário de um alegado amigo meu, os teus pais aceitaram ser entrevistados.
4 Temmuz günü rüzgar, uzak bir çayırdan koca bir tohum bulutu getirdi. Akşamüzeri bu tohumlar zarifçe Elm Sokağı'na kondu.
O 4 de Julho veio com nuvens enormes de sementes vindas de alguma pradaria remota flutuando graciosamente pela Rua do Olmo abaixo ao princípio da noite.
Belini incitenler, adı Norman olan, seksen yaşında, buraya kadar pantolonları olan, şuraya kadar burun kılları olan ve tüm kelimeleri çok zarifçe diye başlayan yaşlı insanlardır.
As lesões nas costas são para pessoas de 80 anos chamadas Norman e com calças por aqui, pêlos do nariz por aqui, que começam cada frase com um muito elegante... Oops!
Ama bu işi zarifçe yapıyorum.
Vim às ruas de Nova York.
- Güzel, çok zarifçe.
- É óptimo. É impressionante.
Çok etkileyici bir bonservis, büyük nezaketle sunuldu ve zarifçe kabul edildi.
Uma belíssima homenagem, oferecida com grande delicadeza, e graciosamente recebida.
Gerçekten... Zarifçe yapılmış.
Foi... feito com muito cuidado.
bunu zarifçe yapalim.
Vamos fazer isto mal humorado.
Zarifçe Cara.
Com leveza, Cara.
Zarifçe, her şey zarifçe.
Elegante. Tudo é elegante.
Uçarken yanyana zarifçe kanat çırparlar.
No vôo, sobem graciosamente, lado a lado.
Programı zarifçe reklamlara sokmak için 10 saniyen var yoksa sana yemin ediyorum, reklamdan dönünce orada oturuyor olmazsın.
Tens dez segundos para ires para intervalo com elegância, ou juro que não estarás sentado aí, quando voltarmos.
- Kulağa çok zarifçe geliyor doğrusu.
- Na verdade parece muito elegante.
Hayır! Hissettiğin bu nahoşluğun kaynağı, zarifçe işlenmiş elmas bir iğne. Dulun Gözyaşı.
A origem do desconforto que sentes... deve-se a uma agulha de diamante finamente trabalhada, que gera a lágrima de viúva.
Çok zarifçe.
Que elegante.
Suyun içinde nasıl da zarifçe süzüldüğüne bir bak.
Olha como desliza toda sexy pela água.
Bir oyun kartı zarifçe ortadan katlanmış ve iki parça olacak şekilde yırtılmış.
Uma única carta de jogar, dobrada elegantemente ao meio, e rasgada em duas partes, mostro a parte da frente e a de trás.
Sadece hayatta kalan biri olmadın. Tüm badireleri öylesine zarifçe atlattın ki.
Não é apenas um sobrevivente, sobreviveu a tudo com tanta elegância.
Bir taraftan, evet, bu hayret verici şeyleri başarıyor, ve diğer taraftan basit gerçeklik hala ortada, o da zarifçe yerine getirdiği ve yaptığını iddia ettiği şeyin, basitçe söylemek gerekirse, mümkün olmadığıdır.
Por um lado, sim, realiza feitos desconcertantes. Por outro lado, temos o facto de que o que ela alega fazer, ainda que o faça impecavelmente, é simplesmente impossível.
Zarifçe hazırlanmış bir kurnazlığın tadını çıkarmasını bilirim.
Não sou incapaz de apreciar um estratagema de tão elegante construção.
Umarım zarifçe ve alçakgönüllülükle yanlış talebinden vazgeçer.
Espero que ele entregue a sua falsa alegação, com graça e humildade.
Zarifçe zarar görmüş.
Tem problemas mentais de uma forma requintada.
Sana zarif bir adam nasıl zarifçe davranır göstereyim.
Deixa-me mostrar-te como um tipo com classe faz coisas com classe.
Zarifçe Savaşçı Bir duruşuna geçelim.
Passem, graciosamente, à Posição de Guerreiro I.
Nazikçe, çok zarifçe.
Graciosa, tão graciosa.