English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Z ] / Zayıflamış

Zayıflamış Çeviri Portekizce

152 parallel translation
Cathy, ellerin zayıflamış.
Cathy, que desperdício...
Çok zayıflamış.
Tão magrinha.
- Böylece, güvenlik zayıflamış olacak. Ben ve dört kişi at sırtında... Hop, hop, hop düzlüğü geçip değirmene ulaşacağız.
Assim que escurecer eu levo quatro cavaleiros comigo... escalamos em silêncio até ao moinho...
Havanızın şu ana kadar bayağı zayıflamış olması gerek.
O vosso oxigénio já deve estar muito rarefeito.
- Biraz zayıflamış gibi duruyor.
- Parece um bocado escanzelado. - Certo.
Artık iyi görmüyorlar, refleksleri zayıflamış, güçleri azalmış.
Falha-lhes a vista, têm poucos reflexos e a sua força já é escassa.
Hani bu yolu ezbere biliyordun? Hafızan biraz zayıflamış.
Se conhece o caminho de cor, teve uma falha de memória.
Bence yaklaşık 10 kg zayıflamış.
Emagreceu para ai quase 10 kg.
Öyle zayıflamış ki orta siklet gibi görünüyor.
Emagreceu tanto que mais parece um peso médio.
Güneş ışığı zayıflamış, eflatun renge bürünmüştü.
A luz estava a ficar púrpura e leve lá fora.
Hafızan zayıflamış senin.
Tens a memória curta.
Tedavi yüzünden koku alma duyun zayıflamış...
Com esse tratamento até perdeste o olfacto.
Zayıflamış görünüyorsun.
Pareces magra.
Gücünü korumalısın, zayıflamış görünüyorsun.
Tens que manter a tua força por cima, pareces definhar.
Çok zayıflamış. Teslimat işine biraz ara vermem gerekecek yani.
Abrandou um pouco, por isso vou parar com o serviço de entregas.
Zayıflamış mıyım anne?
Estou com bom aspecto?
Fay hattının tam üzerindeyiz. Mağara duvarı ağırlıktan dolayı zayıflamış.
A estrutura da caverna foi enfraquecida pela tensão.
ama benim zayıflamış sağlığım, asistanım olmadan onu tamalayabilir miyim bilmiyorum.
Mas com a minha frágil saúde, não estou certo de o conseguir terminar. Sem o meu assistente.
Hafızan zayıflamış. Ya da seçici olmuş.
Estás a ficar com a memória fraca ou bastante selectiva.
Ne? Zayıflamış mıyım yoksa?
Pareço magro ou algo assim?
Ve dikey çizgileri çok zayıflamış.
E as listras fazem parecer mais magra.
"Zayıflamış olmalı" dedi.
Acha que você emagreceu.
Bu, 27 kilo zayıflamış ve sonra da bayağı bir uğraşılmış hâli.
Tem 30 quilos a menos...
Kevin, uzun süre nefes alamayınca vücuda oksijenli kan pompalanmamış ve bazı sinir dokuları zayıflamış. - Onu ne zaman eve götürebileceğimi söyleyin.
O Kevin deixou de respirar o tempo bastante para o sangue não oxigenado ter circulado e ter enfraquecido o tecido nervoso.
Seni zayıflamış gördüm.
- O George ainda está aqui?
Onun hükmü biraz zayıflamış... ve diğerleri acı çekiyor.
O seu julgamento fica um pouco prejudicado, e os outros sofrem.
Zayıflamış görünüyorsun.
É verídico.
Ama yaşam bağı öyle zayıflamış ki, çoğu öldüğünü düşünüyor.
Mas o fio de vida é tão ténue que a maioria acha que não está.
Solunum sistemi zayıflamış.
O sistema respiratório está prejudicado.
Çökmüş, yozlaşmış, politikalar ve savaşlar yüzünden zayıflamış olmasına rağmen... Roma İmparatorluğu dünyadaki en büyük güç olarak kaldı.
Embora decadente e corrupto, enfraquecido pelas guerras, o Império Romano permanecia a nação mais poderosa do mundo.
Zayıflamış, kolayca ezilebilir.
Isto está amolecido, em pó.
Mantığım henüz zayıflamış durumda değil.
O meu sentido de lógica não está debilitado ainda.
Sanki bir gecede zayıflamış gibi.
Emagreceu de um dia para o outro.
Her ne kadar aç kaldığı için zayıflamış olsa da, dört metre uzunluğunda ve bir ton ağırlığında bir balinayı yakalamak kolay bir iş değildir.
Apanhar uma baleia de quatro metros e uma tonelada não é tarefa fácil, mesmo que a baleia esteja enfraquecida pela fome.
Lisedeyken çok iri bir çocuktu. Sonra epey zayıflamış.
Era um rapaz bastante grande no secundário... mas emagreceu bastante entretanto.
Bu topluluk neredeyse çökecek kadar zayıflamış.
Este grupo tornou-se fraco, decadente.
Zayıflamış gibisin.
Pareces mais magro.
Bu aralar zayıflamış görünüyorsun.
Ultimamente até tem emagrecido.
O cezadan insan sağ çıkabilir. Ama daha zayıflamış olarak.
sobrevive-se, mas um pouco piorado.
Alacağınız bu fiziki eğitim zayıflamış iradenizi güçlendirecek.
O treino físico restabelece as mentes debilitadas.
Sa Rang... sanki zayıflamış gibisin.
SaRang... parece que perdeste peso.
Bu böyle bir deri bir kemik kalması için uzun bir süre değil, ama çocuk Afrikaya yardım kampanyalarındaki aç çocuklar gibi zayıflamış.
Ele não esteve tempo suficiente na caixa para se mumificar, mas a criança parece um reclame para acabar com a fome no mundo.
Çok zayıflamış.
Ele está demasiado magro.
Çerçeve zayıflamış. Gerisini tsunami halletmiş.
Enfraquece a moldura, e deixa o tsunami fazer o resto.
Zayıflamışım galiba.
Devo estar a perder peso.
Zayıflamış Turan kalesine birinin girdiğinden ve küreyi saklandığı yerden... aldığından şüpheleniyoruz, Majesteleri.
Sua majestade. Tememos que alguém tenha conseguido penetrar dentro da fortaleza. E acordar o ORBE De seu transe.
Tamam, bu testlere göre karaciğer fonksiyonları zayıflamış.
De acordo com os testes a função hepática estava diminuída.
Yeni kelimeler uydurmadı,.. ... laf salatası yapmadı ya da zayıflamış çağrışımlar kullanmadı.
Não existem sinais de neologismos, mistura de palavras ou perda de associações.
Hayal gücüm zayıflamış olsa da.
Até a minha imaginação acaba.
Evet, Lulu'nun ölçülerine göre yaptım ama fena zayıflamış.
- Sim. Fi-lo à medida da Lulu. - Ela não parece mais forte?
Dolayısıyla havaa savunma gücü giderek zayıflamış ve tükenmişti.
Mas agora, o controle aéreo britânico diminuía e desapareceu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]