Zayıflar Çeviri Portekizce
356 parallel translation
Tipik kadın davranışı. Zayıfları korumak.
As mulheres protegem os mais fracos.
Zayıflar elenir.
A sobrevivência dos mais aptos.
- Sadece kedi gibi zayıflar.
- Mas ainda estão muito fraquinhas.
Pis demokrasiyi ve zayıfları yeniyoruz.
Vencemos estas democracias porcas, estes fracotes.
Zayıflar, güçlüyü alt etmek için hep bir arada dururlar.
Os fracos sempre se encontram juntos para derrubar juntos o forte.
Senin gibi pek çok iyi adam, yani iyiler ama zayıflar. Yüzümü kara çıkardılar.
Existem muitos como você, com boas intenções... mas são fracos, decepcionam-me.
Günaha karşı koyamayan zayıflar için ve zayıf olanlardan yararlananlar için dua ettim.
Eu rezei pelos que não têm resistido à tentação... de manipular os fracos.
Zayıflar, güçlülere hizmete zorlandı.
Os fracos a servir os fortes.
Tuğlacıların ayaklarının çamur ve samanı, Firavun'un tuğlaları için karıştırdığı çamur bedenlerin oluşturduğu bir cehennem ve her yerde ustabaşıların kamçısı zayıfların sırtını haşlamaya hazır.
Um inferno de corpos enlameados, onde os pés dos pisadores misturam barro e palha para os tijolos do Faraó. E sempre os chicotes dos capatazes vigilantes, prontos a flagelar as costas dos escravos cansados.
Güçlüler zayıfları avlar.
Os fracos que não são ninguém
Yine de hasta ve zayıflar için ilave araba temin edeceğim.
No entanto... eu providenciarei carroças a mais, para os doentes e debilitados.
Bence evlilik, zayıflar, benciller veya kendine güvenmeyenlere.. ... göre değil.
o casamento não serve para os fracos os egoístas ou os inseguros.
Sakinleştiricinin etkisi ne kadar süre sonra zayıflar?
O efeito tranquilizante passa daqui a quanto tempo?
- Güç nezaketle zayıflar.
- A força é anulada pela bondade.
Bir galaksideki zayıfların kaderi.
O destino dos inferiores, em qualquer galáxia.
Yeterli protein almaz, çok zayıflar kemikleri çıkmaya başlar ve yüzgeçleri kopmaya başlar.
Se não recebe proteínas, fica muito magro, as espinhas começam a sair e as barbatanas começam a cair.
Beni yenemeyecek kadar zayıflar.
Eles são fracos demais para me derrotar.
Sıcak yemek olmazsa zayıflarız.
Sem raçäo completar, vamos emagrecer.
O zayıfların şampiyonuydu.
Defendia o que era o correcto, era o nosso líder.
Bir şövalye olmak. Dışarı fırlayıp macera arayışıyla dünyayı dolaşmak. Yanlışları düzeltmek, bir cihat düzenlemek zayıfları ve ihtiyaç içinde olanları ayağa kaldırmak.
Converter-se em um cavaleiro andante e perambular o mundo em busca de aventuras para fazer bem de todo mal e organizar uma cruzada e recrutar aos fracos e aos necessitados.
Ne derseniz deyin, avcı ve av, zeki ve cahil fatihler ve boyun eğdirilenler. Her ne derseniz güçlüler ve zayıflar olarak ayrılır.
Chame-lhes o que quiser, predador e presa, inteligentes e ignorantes, conquistadores e vencidos, seja o que for que lhes chame há aqueles que são fortes e aqueles que são fracos.
Deneyin bu evresinde itaat düşüncesi genellikle zayıflar.
As vezes, é nesta fase que diminuem a obediência.
Erkeklerden daha zayıflar, daha dayanıksızlar.
Elas são mais fraco que o homem, menos durável
Zayıfların hayatı, güçlüler için!
A vida dos fracos, contra a dos fortes.
Zayıflar...
Tornamo-nos...
Zayıflar oluruz.
Enfraquecemos.
O zayıflar içindir.
A piedade é para os fracos.
Zayıflar.
São fracos.
- Yokediciye dönüştürme zayıflar üzerinde işe yarıyor.
- O Trance só funciona com imbecis.
Zayıfları öldürürüz güçlüler yaşasın diye.
Matamos os fracos para os fortes sobreviverem.
Zayıflar ve kolay ele geçiriliyorlar.
Fracos e fácilmente controláveis.
Bu zayıflar içindir.
Isso é para os fracos!
Ama zayıflar.
Mas são fracos.
" Acımak zayıflar içindir.
" A misericórdia é para os fracos.
Benim için biraz zayıf, ama zayıflar başlarıyla iyi derler.
Magra para o meu gosto, mas dizem que as magras fazem bons bicos.
- Sonuç : Çok yakında banka mali açıdan zayıflar.
- Resultado : o Banco enfraquece.
Zayıflar ve muhalifler o taraftalar.
E todos os fracos e críticos estão do lado de lá.
Her zaman diğerlerinden daha akıllı insanlar olacak ve zayıfları sömürecektir.
Continuará a haver pessoas mais inteligentes que outras que viverão à custa dos fracos.
Duygular zayıflar ve kızlar içindir.
As emoções são para os fracos, para as raparigas.
Zayıflar, duygularla kirlenmişler.
São fracas, contaminadas pelas emoções.
Ne zaman eve bir adam getirsem beş dakikada adamı perişan ediyorlar. Sürünün zayıflarına saldıran çakallara dönüşüyorlar.
Quando levo alguém lá a casa, atiram-se a ele... como coiotes a depenicar os elementos fracos da manada.
Akıllı bir adam bir zamanlar'Doğa zamanla zayıflar ama Latinum sonsuza kadar sürer.'
Um homem sábio escreveu : "A natureza morre, mas o latinum é eterno." Regra de Aquisição número 102.
Güçlüler zayıfları yönetir!
Os fortes governam os fracos!
Birbirimizle ne kadar savaşırsak o kadar zayıflarız ve Dominyona karşı şansımız o kadar azalır.
Quanto mais lutarmos entre nós, mais fracos ficamos e menos hipóteses teremos contra o Dominion.
Kudreti, zayıfları destekler.
Sua força suporta o fraco.
En çok zayıfları sarsar gergin düşünceler. Duyguları arasına gir.
A reflexão melhor trabalha... nos seres mais frágeis.
Ama yaptığın tek iş ise zayıfları dövmek. Ve senin yoluna çıkan herşeyi ya da herkesi yok etmek senin küçük acınacak duyguların doğru ya da yanlış, güç ve adalet.
E a única coisa que faz é espancar os inocentes, e... desrespeitar e destruir todos e tudo o que se atravessa á frente de... você e da sua patética noção do Bem e do Mal, ou de Justiça e Poder.
Yaşlandıkça beyin kurumaya başlar ve hafıza zayıflar.
Com a idade... o cérebro vai secando... e a memória vai se deteriorando.
Güçlülerin zayıfları avlaması yanlıştır.
É errado os fortes aterrorizarem os fracos.
Sadece zayıflar.
Eles são simplesmente inferiores.
Vücut zayıflar.
O corpo fraqueja.