Zekâsı Çeviri Portekizce
258 parallel translation
Kararları Adenoid Hinkel veriyor, üstün zekâsıyla devleti yönetiyordu. Tüm enerjisini bu göreve harcıyordu.
Ao centro, a energia de Adenoid Hynkel cujo génio dirigia toda a nação, cuja actividade o ocupava dia e noite.
Mareşal Herring'in zekâsı sayesinde oldu. Kendisine takdir madalyası vereceğim.
Isto graças ao génio do marechal Herring, a quem vou conceder uma medalha pela minha gratidão.
Fransız zekâsını kıskanıyorlar.
Têm inveja do génio francês.
- Annesinin zekâsını almış efendim.
- Bem, tem o cérebro da mãe.
Yaptığı kahramanlıklar zekâsını arttırdı, o da artan zekâsıyla kahramanlıklarını yazdı, bu sayede ünü yaşıyor hâlâ.
Seu valor ilustrou sua sagacidade. Seu espírito usou para dar vida a seu valor.
Bu da birimizin o laboratuara gidip zekâsını yükseltmesini çok öncelikli kılıyor.
Razäo pela qual é indispensável que um de nós entre no laboratório Krell e faca o aumento do cérebro.
Hobisi resim yapmak, ve altı yaşındaki bir çocuğun zekâsına sahip.
Passatempo : Desenho. Tem agora a mentalidade de uma criança de 6 anos.
Hâlâ çocuk zekâsına sahip fakat elleri... Elleri bir yetişkinin ustalığında.
Tem a mente de uma criança, mas a mão dele... desenha como a de um adulto.
Şey, şunu rahatça söyleyebiliriz ki, zekâsını annesinden almamış.
Pode dizer-se com segurança que ele não tem o cérebro da mãe.
Eğer onun zekâsını kullanmak gibi bir niyetiniz varsa sizi uyarıyorum, ona söyleyeceğiniz her şey anında diğerleri tarafından da biliniyor olacak.
Se tem esperanças de usar a sua mente aviso-o, tudo o que lhe disser é instantaneamente sabido por todos os outros.
Bazıları insanın zekâsının ve fiziksel noksanlığının prematüre bir maymun cenini olmasından kaynaklandığını söyler.
Alguém disse que a inteligência e a imperfeição física do homem devem se a que é o feto prematuro do macaco.
Erkeksi zekâsına.
Tanto intelecto masculino.
Cy, iki yaş zekâsına sahipsin.
Cy, você tem a mentalidade de dois ano.
Bu doğruluk, insan zekâsının kesin bir zaferiydi.
Esta espécie de precisão é um triunfo da inteligência humana.
Karşı çıkarkenki zekâsını takdir ettim.
Eu admiro a forma como se desenrasca, com facilidade como fez há pouco.
Fletcher'ın kokuşmuş zekâsıyla düşünseydim pusu kuracak ilk yeri Solomon Geçidi olarak görürdüm. Dur.
Se estivesse no lugar do Fletcher, o primeiro sítio onde preparava uma emboscada era nesta passagem.
Onun zekâsı ulusal bir kaynak.
A mente dele é um tesouro nacional.
Öyle de, bir şey var Steve sanırım kadının pek zekâsından haz alan erkek yoktur.
Mas não vejo muitos homens a cobiçar a cabeça das mulheres.
Neden Bud için daha kültürel ve zekâsını geliştirecek bir şey bulmuyorsunuz?
Por que não arranjas algo mais cultural e intelectualmente estimulante?
Bütün zekâsını emip alabilir.
Ele sugará a inteligência dela.
Büyüdükleri kadar da zekâları da gelişiyordu ve onların zekâsı beni bayağı hayrete düşürdü.
Também eu estava a crescer, principalmente em intelecto... e fiquei espantado com a inteligência que tinham.
Parmak Çocuğun harika zekâsını düşündüm. Keçi yollarının hayranlık verici mucidi.
Pensei na inteligência do Pulgarzito, brilhante inventor da pista pré-fabricada.
Zekâsı, onu koruman gereken bir hastalık değil.
A inteligência não é uma doença em que tenha de protegê-lo de todos.
Bu ofiste zekâsıyla yaşayan bir kişi var mı?
Toda a gente deste escritório vive da sua esperteza...
- Belki o kadar bile değildir. Üniversiteli zekâsı.
Talvez nem mesmo um de nós.
O kadar da mantıksız olamaz. Eğer zekâsı, denildiği kadar kıvrak ve mükemmelse, Sinyor Benedick gibi seçkin bir beyefendiyi reddedemez.
Sendo ela de espírito tão vivo, não terá o fraco discernimento de recusar um fidalgo tão perfeito como o Signior Benedick.
Gertrude Stein'ın bilgeliğine, Cathy Guisewite'ın zekâsına, Nina Totenberg'ün kararlılığına ve Elizabeth Cady Stanton'ın sağ duyusuna sahip olacak.
Terá a sabedoria de Gertrude Stein a astúcia de Cathy Guisewite. A tenacidade de Nina Totenberg e o senso comum de Elizabeth Cady Stanton.
Sana bir şey söyleyeyim mi? Üç kızımın zekâsı bir bakanın zekâsından daha çoktur.
Digo-lhe uma coisa, sr. João de Deus, as minhas três filhas têm mais cachimônia, do que muito ministro desses que para aí anda.
İnsan zekâsının fantastik şeyleri algılama kapasitesi var.
A mente é capaz de coisas fantásticas.
Tam anlamıyla Cooper veya Lancaster'a benzeyen birini al ama kurnaz bir zekâsı olsun.
Com a presença de um Cooperou de um Lancaster mas combinada com uma graça sonsa.
Bu şeyin zekâsı olduğunu mu söylüyorsun?
Estás a dizer que esta coisa tem inteligência?
Tüm gemilerin kontrolünü bizimkinin yapay zekâsına ver.
Ligue todas as outras naves ao nosso sistema de controlo.
Zekâ yoksunluğunu, yoksun zekâsıyla telafi eder.
O que lhe falta em inteligência, ele compensa com falta-de-inteligência.
Senin öne sürdüğün şey onun zekâsının veya becerilerinin ötesinde bir kurnazlık ister.
O que sugere está para além da inteligência dele.
Biri onun kısıtlı zekâsını kendi amacı için kullanmış.
Alguém usou essa inteligência limitada para fins próprios.
Einstein zekâsında.
Um Einstein com decote.
Bir çeşit makineye iliştirilmiş bir yapay zekâsın.
Você é uma inteligência artificial, embutido numa máquina de algum tipo.
Sen o yapay zekâsın.
Você é a inteligência artificial.
Yani insan zekâsına sahip bir köpekten söz ediyorsun.
Então, estás a falar de um cão que tem inteligência humana?
Peşine düştüğüm hayvanla ilgili. E-posta'da sözünü ettiğin. Zekâsı hakkında.
É acerca do animal que mencionaste no teu email, da sua inteligência.
Merak ettiğin buysa, köpek türlerinin zekâsı bizden üstündür.
A inteligência do canídeo é muito superior à nossa, se é isso que queres saber.
- Russ'ın sınırsız zekâsıyla... - Evet.
Estás a dizer que o Russ, na sua infinita sabedoria,
Babam kendi zekâsıyla kendini yükseltmişti.
Meu pai chegou muito longe graças às sua inteligência.
Evet, Musa'nın da zekâsı çok meşhur değildir.
Sim, Moisés não é famoso por seu músculo mental.
Çünkü zekâsıyla ve çalışkanlığıyla bir yerlere gelmiş herkese tepeden bakar.
Menospreza quem chega ao topo por meio do cérebro e trabalho árduo.
Bu hanımın kendi zekâsına sahip biri olduğuna inanıyorum.
Eu admiro uma mulher que pensa com a própria cabeça.
İyi ki zekâsını Eddie'den değil de, senden almış.
Sorte a dela ter herdado a tua inteligência e não a do Eddie.
Olağanüstüsün Dünya Güzeli'nin gözlerine ve zekâsına sahipsin!
És incrível. Pareces uma Miss Mundo com um cérebro a acompanhar.
Çocuğun terbiyeli bir suç zekâsı var.
O rapaz tem uma mente criminosa decente.
- Para! - Ama inan, eğer zekâsına saygı duyduğum, ruhu benim ruhumun eşi olan ve beni deli edecek şehvetli bir tutku için duyduğum açIığın aynısını duyan bir erkeğe aşık olmazsam, hayatım boşa geçmiş olacak. Evet, para.
- Casam-se por dinheiro.
- Bir çocuğun zekâsına sahipti.
- Mentalmente, era uma criança.