Zela Çeviri Portekizce
33 parallel translation
Artık size, ben göz kulak olacağım.
Agora sou eu quem zela por ti.
Senin işinse onu 10 dakikalığına mutlu etmek.
Zela só por que ele se divirta por dez minutos.
Onun gözünde herkes eşittir.
Por todos Ele zela de igual modo.
Bütün kalbimle inanıyorum ki, bir yerlerde birileri bebeğe bakıyordur.
Tenho fé no meu coração que alguém em algum lugar zela pelos nossos bebês.
Benim halkım, mahremiyete çok önem verir.
- O meu povo zela pela privacidade.
Çünkü tanrının benimle ilgilendiğini biliyorum.
Porque eu sei que Deus zela por mim.
Kadın çocuğu taşıyan rahibe olabilir.
A mulher pode ser a sacerdotisa que zela pela criança.
Evet, senin çıkarlarını gözetiyor.
Ele zela pelos teus interesses.
Bizi koru Yüce Tanrım, ve İsa üzerinden bize yapmış olduğun tüm cömertlikler için teşekkür ederiz.
Abençoe-nos Senhor por estes presentes que nos trazes através de Cristo. Ámen. Zela por cada um de nós, incluindo o novo membro.
Korkunç adam ama Fransa'nın çıkarlarını çok iyi koruyor.
Um homem desagradável... mas zela demais pelas prerrogativas da França.
Pekala, benimle ilgilenir.
Bom, zela por mim.
Zela el falınıza baksın. Hayır.
Deixa a Zela ler as tuas palmas.
Durum şu : Arkadaşım onu aramayan bir çocuğa saplantılı durumda. Onu unutmalı mı yoksa önümüzdeki yirmi yıl peşinden mi koşmalı?
Zela, a situação é a seguinte a minha amiga aqui está obcecada com um rapaz que não responde às suas chamadas e precisamos saber se ela devia esquecê-lo de vez ou ficar á espera os próximos 20 anos.
Tom Zarek'in topluma kazandırılması yerine, insanların iyiliğini gözettiğinizin güvencesini onlara nasıl vereceksiniz?
Como pode garantir que zela pelos interesses das pessoas e não pela reabilitação do Tom Zarek?
Arkadaşlarını kolluyormuş. Onunla dost olmaya bakın.
Ele zela pelos amigos.
Ben gittikten sonra onlara göz kulak ol, oldu mu?
Zela por eles logo que vá embora, sim?
Sizin çıkarınızı kim gözetiyor?
Quem zela pelos seus interesses?
O sizin çıkarınız için çabalamıyor.
É que ela não zela por si!
Polisler için çalışan bir siyah, etrafına bir bak.
Um negro a trabalhar como polícia que não zela pelos seus.
Soyu tükenen canlıları korumak için kâr amacı gütmeden uğraşan bir yerde.
Ela... trabalha para uma organização sem fins lucrativos que zela pelas espécies ameaçadas.
- Beni izliyor.
Ele zela por mim.
Aynı senin gibi.
É o problema de quando se zela pelas pessoas.
Baba, sadece bir tanrı var ve o da bizi gözetiyor.
Pai, só há um e ele zela por nós.
- Onları gözetmiyor mu?
- Mas não zela por eles?
Göz, gerçek sihrin ve onu çalışanların koruyucusu olurmuş.
"O Olho" zela pela magia real e por quem a pratica.
Koru beni.
Zela por mim.
Olimpos'un en güçlüsü ve en şanlısı. Şahidim ol, sözlerin tutulmasını sağla.
Grande e mais glorioso no Olimpo, sê minha testemunha, e zela pela manutenção destes juramentos.
Rahatsız hissediyorum ama benim iyiliğimi düşündüğünü biliyorum.
Sinto-me desconfortável, mas sei que zela pelos meus interesses.
Hiçbir şeye bakmayacaksa bakıcı tutmanın mantığı ne?
De que adianta ter um zelador se ela não zela por nada, não é?
Kendine bakıyor.
Sim, zela pela saúde.
Eve geldiğimde bakımlı bir kadın görmek istiyorum.
Quero voltar para os braços de alguém que zela pela sua higiene.
Kendisinin değil, ülkenin çıkarlarına hizmet ettiğinden emin ol.
Certifique-se de que ele zela pelos interesses do país e não pelos próprios.
Tamam, Zela.
Ok.