Zerre Çeviri Portekizce
963 parallel translation
Seni zerre kadar umursamayan o asalakları besliyorsun.
Sustentar um bando de parasitas que não quer saber de ti.
Yaptıkları zerre kadar umurumda değil.
Não me importa nada o que ele faz.
- Bir zerre olsun anlaşılmıyor.
- Do Mark? - Não percebo nada.
Eğer kalbinde bana karşı zerre kadar aşk olsaydı O'nu senden alırdım.
Se ele tivesse amor por mim, no coração eu tê-lo-ia afastado de si.
Zerre kadar önemi yok.
Nem um pouco.
Uğraştığımız şeyi zerre umursamadığını biliyorum.
Eu sei que não quer saber do nosso trabalho.
Harika bir hanım olmanın ne demek olduğu hakkında zerre kadar fikrin yok.
Não tem a menor ideia do que é ser uma grande dama.
Zerre kadar değil.
De maneira nenhuma.
- Zerre kadar bile değil.
- De forma alguma.
Tek kelime bile etmediğine zerre kadar şüphe etmiyordum.
Sabia, sem dúvida alguma, que não diria nada.
Bir zerre bile kanıt yok Pip.
Nem uma pequena evidência, Pip.
O sana bir zerre bile sorun olmayacak.
Ele não lhe dará o menor incómodo a si.
Bob'un ne yaptığı zerre kadar umurumda değil.
O que faça Bob não me importa o mais mínimo.
Yeğenim ile yaşamlarımızı değiştirmeme konusunda sessizce anlaştık. Zerre kadar değişiklik olmayacaktı. Subay hiç yokmuş gibi...
A minha sobrinha e eu decidimos não mudar nenhum detalhe da nossa vida, como se o oficial não existisse, como se fosse um fantasma.
İç dekorasyondan zerre anlamam.
Se vier mais algum miúdo com histórias, manda o Dorsey. Não sei nada sobre decoração de interiores.
Seçim günü gelip çattığında burada yaptığım şeyin oyunuzu bir zerre olsun etkilemesini istemem.
Quando o dia da eleição aproximar, não quero que aquilo que estou a fazer aqui influencie minimamente o vosso voto.
Zerre umrunda olmayacaktır. Yapabileceğimiz bir şey olduğunu sanmıyorum.
Nada que fizermos fará qualquer diferença.
- Zerre çekmedi.
- Nem um pouco.
... ama onların zerre saygısı yok!
E eles, senhor vigário, não respeitam.
Fakat şimdi, eski hırs ve tutkusundan zerre kalmadı.
Mas agora, há somente um pequeno vestígio da, sua velha paixão e ambição.
Ne sana ne de onlara zerre kadar güvenmiyorum.
O problema é que não confio em ti mais do que confio neles.
Bana pislik yaparsan, bir kez bile, zerre merhamet göstermem.
Mas, se me trair, uma só vez, não terei um pingo de piedade.
Konuşursam hayatımın zerre kadar kıymeti kalmaz.
Se eu falar, a minha vida não vale nada.
Dokunuş bir zerre, Samarra.
Um toque de pena, Samarra.
İçimde bir zerre merak ve dev gibi bir inanç var... seni görüyorum Shep.
Tenho um pouco de curiosidade e muita fé, cubro a tua aposta, Shep.
Hayır, beyler, bütün gün zerre hareket yoktu.
Não cavalheiros. Não houve nenhuma atividade o do dia todo.
Ama ben gazdan zerre kadar korkmuyorum.
Tem pânico de gás. Gás não me amedronta.
O kitabın pagan faraziyeleriyle zerre kadar ilgilenmiyorum.
Não me interessam em nada as hipóteses pagãs contidas nesse livro.
Bu bulunmaz nimetten vazgeçmeye zerre kadar niyetim yok.
E näo faco a menor intencäo Ç Ç de abdicar dessa liberdade.
Sade bir aşk değil. Delice, divanece, tutkuyla çaresizce, biteviye bir aşk. Leila adında, yüzünü bile hatırlamayan zerre miktar ilgi duymayan bir kadına.
Não só apaixonado, mas loucamente, apaixonadamente, ilógicamente, miseravelmente e consumivelmente apaixonado por uma jovem chamada Leila que tem uma vaga recordação da sua cara e menos ainda do seu interesse passageiro.
Doğrusu, ne düşündüğün zerre kadar umurumda değil.
Estou-me nas tintas para o que pensa.
Nice erkeğin, ne kadar büyük ve şanlı olurlarsa olsunlar aşktan zerre anlamadıklarına şahit oldum.
Compreendi que um homem que se faz famoso nunca entenderá o que é o amor.
Lil düşünecek ki... Lil'in ne düşündüğünü ve fikirlerini, zerre kadar önemsemiyorum.
Não me ralo nada com o que a Lil pensa.
"Uluslar bir damla su, bir zerre tozdur."
"As nações não são mais que o gotejar dum balde, e contam tanto como a poeira numa balança"
O, zerre kadar örselenmedi!
Ele não tem qualquer perturbação!
Eğer benim için anlamı olan bir şey hissediyorsan, zerre kadar bile olsa, şu an benim de öyle hissetmemi nasıl beklersin?
Se achas que isto tem algum sentido pra mim, qualquer que seja, como achas que me sinto neste minuto?
Bu adama zerre kadar benzemiyorum.
Não sou nada parecido com este tipo.
Çünkü zerre kadar maceraperest değilsin.
Por não seres nada aventureiro.
Zerre kadar.
Sobre isso.
Richard'ın bu teklifi ettiğinden de senin elinden geleni ardına koymadığından da ve sonunda John'un beni sevdiğine de zerre şüphem yok.
Não duvido que ele se oferecesse, que tu tentasses e que John me ame.
Ama zerre kadar çalabildiği de yoktu.
Mas não fazia o minímo esforço.
Kutsal Kitap ki gerçekten zerre kadar saptırılamaz bize muazzam heybetli, dört buçuk metre boyundaki Philistine Goliath'ı... anlatır.
A Sagrada Bíblia que não pode desviar-se nem um átomo da verdade conta-nos de um enorme Golias filistino de 5 m de altura que resulta ser uma estatura prodigiosa.
Tek bir zerre. Ne çok ama.
E num trago, estão muitas penas.
Yaptigi seyden bir zerre pisman degil.
Nem sequer está arrependida do que fez.
Eğer onu seviyor olsan ve ona karşı çok sabırlı olsan hatta ve hatta kendisi hakkında bir şeyler paylaşmayı zerre kadar umursamasa...
E se o amasses e tivesses paciência com ele, e mesmo que ele não ousasse contar-te nada de pessoal sobre ele,
Eğer onu seviyor olsan ve ona karşı çok sabırlı olsan kendisi hakkında bir şeyler paylaşmayı zerre kadar umursamasa... Tuş oldun Harry.
E se o amasses e tivesses paciência com ele, e mesmo que ele não ousasse contar-te nada de pessoal sobre ele, mesmo que te amasse, tu serias capaz de...
Zerre kadar umurumda değil.
Não me importo nem um bocadinho.
İçinde zerre kadar masumiyet kalmışsa göster ona kan laneti Havva'ya olduğu gibi ona da musallat olmayabilirdi.
Mostra-lhe que se tivesse permanecido inocente, a maldição de sangue não cairia sobre ela como caiu sobre Eva.
- Zerre kadar umurumda değil.
Não me interessa.
Zerre kafanız çalışmıyor.
Como são cretinos!
Bir hamur gibi püre edilmekten ya da gözlerinin çıkarılmasından..... ve de dirseklerinin kırılmasından diz kapaklarının ayrılmasından..... vücudunun yanıp kül olmasından bacaklarının yarılmasından ve ezilmesinden..... zerre kadar korkmazdı cesur Sir Robin.
"Camelot Morte Certa" Não tinha mesmo medo nenhum de ser transformado em papa Ou de ter os olhos arrancados e os cotovelos partidos