Zina Çeviri Portekizce
539 parallel translation
Zina etmeyeceksin.
Não cometerás adultério.
Hatta zina, şehvet kirlilik, putperestlik, isyan, kibir ve öfke.
Até adultério e lascívia, conspurcação, idolatria e tumultos, vaidade e ira.
Daha mı az haset, hırs ya da zina var? "
Haverá menos inveja, luxúria, adultério? "
Eğer bir erkek, karısının adice bir zina içinde bulunduğunu anlarsa... o halde evet, sayın jüri üyeleri, o zaman cinayet işleyebilir.
Se este homem tivesse surpreendido sua esposa em flagrante adultério sim, Senhores da Corte, talvez os tivesse matado.
Adam öldürme, zina etme, hırsızlık yapma, yalan yere tanıklık etme annene babana saygı göster ve komşunu kendin gibi sev.
- Quais? - Aqueles. "Não matarás, não cometerás adultério, não roubarás... não dirás falso testemunho, honrarás teu pai e tua mãe... e amarás ao próximo como a ti mesmo."
Efendimiz zina yapan kadına ne demişti, biliyor musun?
Sabes o que o Senhor disse à mulher que cometeu adultério?
Zina yaparken yakalandı.
Foi apanhada no ato do adultério.
O bir zina suçlusu.
Ela é culpada de adultério.
Ancak zina olmasın diye her erkek kendi karısıyla olmalı her kadın da kendi kocasıyla.
No entanto, para evitar a fornicação, que cada homem tenha a sua esposa e que cada mulher tenha o seu marido.
Tüm oğullarım veled-i zina zaten.
Os meus filhos são todos bastardos.
Billy Byron Bix zina yapmaz.
A olhar para nόs do alto daquele cavalo branco.
Zina zevkini korumak istiyor.
Que näo monta um cavalo branco.
"Yalnızım, bu yüzden zina ediyorum" - Seni sahtekar,
"Sou sozinho, e sou fornicador... um prostituidor!"
Çünkü Herodes şehvet düşkünüydü ve zina yapıyordu. İsa da yüzüne bakmak istemedi.
Porque Herodes era um homem lascivo e fornicador, e Jesus não queria olhá-lo.
İnsan eti yerler, zina yaparlar, kadınlara zulüm ederler, ve şeytanla devamlı işbirliği içindedirler.
Comem carne humana, fornicam, são adúlteros, misóginos, e comungam constantemente com os desígnios do Diabo.
- Çünkü o, herifle zina yapıyordu.
Porque fornicou com o tipo.
Rasputin rüşvet alan bir ayyaş. O zina yapan bir adam.
Rasputin bebe, aceita subornos, é um adúltero.
Zina benim için ayrılma nedeni olamazdı.
Isso não seria uma razão para que eu me separasse dele.
Konum da zina.
E Fornicação é o meu texto.
Zina eden bedenine karşı günah işler. 1.
Aquele que fornica, peca contra o seu próprio corpo.
Zina!
Fornicação!
Zina.
Fornicação.
Zina yapmak.
Fornicação.
Zina yapmak mı?
Fornicação?
Davalının bir koyunla zina yaptığı ispat edilmiştir.
O réu cometeu de facto um acto de adultério com uma ovelha.
- Zina yapmak istiyor.
- Quer ser swinger.
Zina ve fisk ü fücur.
Fornicação e pecados da carne.
Madame von BüIow onun ilham perisi değil, zina yaptığı kadın.
Madame von Bülow não é uma musa... Mas uma adúltera e o seu marido...
Takip eden süreçte, pozisyon değiştirerek, eş değiştirerek... karışık halde ve ensest türde olmak üzere hayvanlar gibi çiftleşilecek, zina ve anal seks yapılacaktır.
Deitados por terra, seguirão o exemplo dos animais, mudarão de posições, misturar-se-ão, copularão indiscriminadamente, incestuosamente e sodomiticamente.
# Silius'la yaşadığı zina hayatı o kadar sorunsuzdu ki, Messalina sıkılmıştı.
O adultério com Sílio correra tão bem, que comecava a aborrecer-se.
- Zina yapman mı masumiyet?
- Tu não? - És inocente de adultério?
Caesar çöldeki kum sayısı, karınızın yaptığı zina sayısına yetişemez.
César, os adultérios dela são tão incontáveis quanto os grãos de areia da costa!
İşte zina listen. Okumak ister misin?
Aqui está uma lista dos teus adultérios.
Zina suçlamasına maruz kalabilirsin, bu riske atacak kadar çok seviyorum seni.
Amo-vos demasiado, para arriscar expor-vos a uma acusação de adultério.
Size zina üzerine olan düşüncelerimi söyledim.
Eu já lhe disse o que pensava sobre a fornicação.
Yemin ederim ki bu bir dinsel zina cezasına benziyor. Evet öyle.
Aposto que se trata de algum ritual de castigo por adultério.
Zina eden bu adamı rahiplikten çıkarın!
Prive-se da dignidade masculina, o devasso!
Uzanıp, huzur içinde uyumama yardım et. Ben, günahkar, zina suçlusu... - Telefon etmelisin.
Deixa-me deitar e adormecer em paz que sou grande pecador...
Bayan Thaw, boşanma davalarında zina çok ciddi bir suçlamadır.
Adultério é uma acusação grave em casos de divórcio.
Rüşvet, yolsuzluk, zina, zamparalık, oğlancılık, hırsızlık...
Pagamentos, suborno, usura, adultério, luxúria, fanatismo, pequenos furtos...
- Zina yaptım... - Kim yapmadı ki?
- Cometi adultério...
Halbuki, diğer taraftan Cehennem, zina, talan, işkence gibi şeylerden hoşlanan türde insanlar için bir yerdir.
Enquanto que o Inferno, pelo contrário, é para as pessoas que gostam das outras coisas - adultério, pilhagem, tortura... essas coisas.
Zina, talan... sonsuzluğa kadar mı?
Adultério, roubo - por toda a eternidade?
Cinayet, zina, bir dostluk veya akrabalık bağına zarar verme.
Assassínio, adultério, linchamento de um amigo ou parente.
Diğeri de zina.
E a outra é a fornicação.
Dışarılarda zina etmiyorum yani.
Não ando por aí a cometer adultério.
Korkmama ve zina yapmamıza rağmen ne olursa olsun, Tanrı'ya veya Şeytan'a, kendimi yine... böyle hissettirdiği için minnettarım.
Embora esteja assustado, e de termos cometido adultério, não importa o que aconteça, estou tão agradecido, a Deus ou ao diabo, por... poder me sentir assim novamente.
Zina düşkünü fahişe!
Adultera!
- Zina yapıyorsun!
- Vai para a cozinha! - Adúltero!
Fakir zina eder.
O pobre, fornica apenas.
Zina yaptığınız için artık işler epey değişti... ve o size dava açıyor.
Agora é ele que requer o divórcio. O quê? Harry está requerendo o divórcio?