English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Z ] / Zora

Zora Çeviri Portekizce

472 parallel translation
İşi zora sokmak mı istiyorsun?
- Calma, calma. - É melhor cooperares!
Beni zora sokuyor.
Ele aflige-me.
Cadılar Bayramı polisi zora sokuyor.
Mas não o disseram ao Williams e ele não estava lá dentro. - Que confusão há lá fora.
Seni zora koşturan McGuire.
O velho McGuire do caminho duro.
- Onu zora sokmak istemem.
- Não queria tirá-lo de lá.
- Şansımızı zora sokabilir.
- Isso representa um risco.
Zora gelmiyorlar.
Cedem mais facilmente.
Bu sırların sizi zora sokmasını istemem.
Não quero que esta mistificação torne as coisas constrangedoras para si.
Zora sokmak mı?
Constrangedoras para mim?
Her şeyi zora koşuyorsun evlat.
Estás a tornar as coisas piores para ti, miúdo.
Şey, döndüğünde Henry'yi daha fazla zora sokar. Şimdi, bu konuda bir şey yapmamız gerek.
Vai ser pior para o Henry quando ele voltar, temos de fazer alguma coisa.
Seni zora sokmadığımı umarım.
Espero não estar interrompendo.
Ne kadar beklersek emniyet meselesi de o kadar zora girer.
Quanto mais esperarmos, mais grave será o problema de segurança.
Eğer aptalca bir şey yapacak olursa, özellikle terfiniz zora girer.
- É um século de barulho! Desde que ela não faça disparates, não há problema.
Shooter söylesene şu senin delikanlı beni zora sokar mı?
Shooter... Diz-me... Esse teu jovem vai dar-me problemas?
Evet. Seni zora sokacak.
Sim, se vai...
Bizi zora sokmadan gerekli emirleri hemen ver.
Poupe-nos incómodos desnecessários e emita as ordens adequadas.
Yani, bir şerifin işler zora bindiğinde tası tarağı toplayıp, gecenin bir vakti kaçması.
Digo, um homem aceitar um emprego e quando a coisa engrossar... fugir na calada da noite.
İşi zora koşmak isteyenleriniz piranha balığı dolu bir leğende amuda kalkın.
Aqueles que desejam jogar da forma mais difícil, ponham-se de pernas para o ar com a cabeça num balde de piranhas.
Tiburon'da kabilelerin vücut kimyalarıyla deney yapan Zora.
XXI, na Terra. Zora, que experimentou química corporal nas tribos de Tiburon.
Zora!
Zora!
Sağ elini çok zora soktuğumu düşündüm.
Eu acho que lhe causei problemas com a minha direita.
Neden devamlı hatırlatarak her şeyi daha da zora sokuyor ki?
Porque quer ele lembrar-me destas coisas todas? É cruel.
Emekliliğini beklemek dururken neden hayatını zora sokacaksın?
Por Que fazê-lo mais difícil? Te falta pouco para retirar-te.
Küçük maskara, bizi biraz zora soktu.
O trabalho que o malandreco nos deu!
Niyetim Abd al-Aziz, Fas Sultanı'nı zora sokmak.
Tenciono embaraçar Mulay Abd al-Aziz, Sultão de Marrocos.
Bizi zora sokmak mı istiyorsun?
Queres levar o negócio à falência, ou quê?
Ben de bol bol çalışıyorum ki zora düşmeyeyim... Şef olacağım.
Estou a trabalhar para isso... serei chefe dos jardineiros... daqui a seis anos.
Zora düşersek... Kaçabileceğimiz tek yer orası.
Se nos atacarem, é o único lugar que temos para fugir.
Sugar Ray'in kazanması zora girdi.
Os dias de vitória do Sugar Ray estão em perigo de terminar.
Kendini çok zora sokarsın.
Está muito magoado. Boa.
Madam Zora öyle diyor.
Foi o que disse a Madame Zora.
Lütfen kendi ifadenizi yalanlayarak durumu daha da zora sokmayın.
Por favor, não complique as coisas, desmentindo-se a si próprio.
Neden? ve bu durum seni zora sokardı, daima gizli ve korkak. değil mi?
E isso seria difícil, sempre escondido, receoso de ser descoberto.
Seni zora sokacak hiçbir şeyi bilerek yapmam.
Nunca faria nada para te deixar ficar mal.
Taro zora düşüp yardıma ihtiyacı olduğunda güçlerinizi birleştirirseniz Ichimonji'nin namı da halkı da güvende olur.
Sempre que Taro não consiga defender-se sozinho, se unirem as vossas forças, a Casa de Ichimonji estará segura.
Vergi açısından zora düşmek istemeyen bir müşterimize yardım ediyoruz.
A nossa jogada envolve alguém de outro estado que quer branquear títulos.
Ama polisi küçük düşürmesi bir bakan olarak beni zora sokuyor.
Mas como ministro, sinto-me humilhado quando ele faz pouco da minha polícia.
İkisinde de kendini ve ofisi zora koyarsın.
Das duas maneiras, prejudicas-te a ti e a nós.
- Bir polisi zora sokmak istemem Chappie. - Az önce yaptın.
- Não quero prejudicar um polícia.
Siyahilerle ilgili tek bildiğim, benden nefret edip işimi zora soktukları.
Tudo que eu sabia sobre negros era que eles me odiavam e que faziam o meu trabalho muito difícil.
Galiba... Galiba bu sefer gerçekten işi zora soktum.
Acho que desta vez tramámo-nos mesmo.
Eğer o acıyı görmezden gelmeye çalışırsak uzun vadede kendimizi daha zora sokarız.
Se tentamos evitar essa dor, isso resultará ser mais difícil.
Bir firma zora düşünce, babam gelir ve direnç varsa...
Sabe, quando uma empresa grande está com problemas o pai navega até lá e se há alguma resistência...
bence yeteri kadar zora gelemiyor
Pois eu digo que ele não se está a esforçar o suficiente!
- Soygun işi zora soktu... - Canın cehenneme!
- O assalto dificulta...
Eğer açıklama yapacak olursa, işlerimizi zora sokabilir.
É um adversário terrível. Não é bom para o negócio.
Orada işini zora soktu. Benim hayatımı da.
O que dificultou o trabalho dele lá e tornou a minha vida impossível.
Sadece elemanı zora sokuyordum.
Só estou a gozar com o gajo.
Zora gelince arkadaşlarını bırakıp sıvışanlar! Adice!
Belos amigos, quando as coisas aquecem, piram-se e deixam-te a arder.
Zora gelince hemen kuyruğunuzu kıstırıyorsunuz.
Nunca leram o Bakunin? Ao primeiro nome dificil, dão parte de doentes!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]